25 Kasım 2023 14:58
/
Güncelleme: 15:23

Psikolojik destek herkes için ulaşılabilir olmalı

Ada

Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü

Son 3 hafta içinde kaybettiğimiz 5. arkadaşımızla birlikte bu yazıyı yazmak ve söylenmesi gerekenleri söylemek yapabileceğim belki de tek şey. Kelimelere dökmek bile çok zor. Belki de sadece devam etmeye çalışıyorduk bugüne kadar. Bazen çoğu kişinin olanları umursamadığını düşünüp öfkelendiğim bile oldu. Ancak fark ettim ki kaçıyorduk aslında, kendi iyiliğimiz için. Çünkü çoğumuz çok da farklı bir durumda değiliz. Zorla bulduğumuz güçle kalkıyoruz güne, kaybettiğimiz tüm arkadaşlarımızla belki de benzer düşüncelerle. Kaybedebileceğimiz tüm arkadaşlarımızla birlikte sadece “günü geçirmeye” yönelik bir sürece evrimleşmeye başladı üniversite hayatımız. Birkaç yıl öncesinde rahatlıkla yapılabilen akademik sorumluluklar ve başa çıkılabilen hayat sıkıntıları şu anda boğazımızı sıkan yükler haline geldi. O yüzden öncelikle sizleri şunun farkına varmaya davet ediyorum: Bu intiharların tek bir sebebi olamaz. Kaybettiğimiz kimse “zayıflık” veya “bencillik” gibi sığ yorumlarla anılamaz ve bu düzende yaşamaya devam eden hiçbir üniversite öğrencisinin hak ettiği okul hayatı bu olamaz.

SORUNLARIN ALTINDA EZİLEN GENÇLİK

Arkadaşlarımızın hayatlarına dair kişisel bilgilerimiz olmasa da biliyoruz ki her şey üst üste biniyor ve bu süreçte yanımızda bizden başka kimse yok. Sorunları yaratan merciden yardım istemeye çalışıyoruz ve gün sonunda yine bizi bizden başka kimse anlamıyor. Çoğumuz ailemizden ayrı, yıllardır çığ gibi büyüyen bir ekonomik krizin tam ortasında, doğal afet ve savaş gibi ekstrem olaylarla, akademik ve uyum sorunlarıyla depresyon ve kaygı eşliğinde baş etmeye çalışıyoruz. Öğrenci hayatı bile demek zor aslında buna. Çoğumuz okula ayırdığı vakitten fazlasını çalışarak geçirmek zorunda. Aldığımız her kararı akademik kaygılar eşliğinde ve “iş bulmama nasıl yardımcı olur?​” düşüncesiyle veriyoruz. Şu anımız için yaşadığımız kaygıdan fazlasını geleceğimiz için hissediyoruz. Ve tüm bu faktörler bizleri yalnızlaştırıp umutsuzluğa sürüklüyor.

Psikoloji öğrencileri olarak tüm bunları nasıl çözebileceğimizi görüyor, tanılandırıp sınıflandırıyoruz ancak mezun olduğumuzda ne kendimize ne de diğerlerine ulaşamıyoruz. Neden derseniz, en yaygın çalışma alanımız olan klinik psikoloji bizi ya pahalı seans ücretleriyle ve ulaşılamaz üst sınıf bir ‘lüks’ olarak adlandırılmaya ya da emeğimizin karşılığını ve sancılı eğitimimizi her gün sorgulayacağımız devlet kurumu bazlı bir iş hayatına yönlendiriyor. Mesleğe inatla verilmeyen değeri ve hafife alınan gerekliliğini saymıyoruz bile. Haliyle halkın çok büyük bir kesiminin ihtiyacı olan yardımı alma şansı tuzla buz oluyor. Hele ki bir üniversite öğrencisinin bir terapiyi karşılayabilmesi, bunun için ailesini ikna edebilmesi hatta terapiye gidebilecek zamanı bulması bile imkansıza yakın.

BİRBİRİMİZİN SESİ OLALIM

Her yıl binlerce mezun veren psikoloji ve psikiyatri bölümlerinin öğrencileri iş bulma problemini senelerdir düşünürken çoğu okulda bir psikolojik danışma birimi bile yok. Her öğrencinin ulaşabileceği hale getirilerek psikolojik hizmetler servislerinin bizlerin hizmetine sunulması elzem bir ihtiyaç. Hiçbir çaba gösterilmeden ve meclis oylarıyla reddedilerek önemsenmeyen şey ülkenin geleceği olan bizlerin hayatı. Ve sesimizi duyurmak için yine bizden başkası koltuğundan kalkmıyor. Üst katınızda yaşayan gencecik bir kızın cansız bedenini görünce yaşayacağınız duyguyu tahmin edebilir misiniz? Benim içimde sadece öfke kaldı. Konuşulmayanları konuşmaya ve hak ettiğimiz gençliği yaşamaya mecburuz. Bir öğrenciyi daha bu sisteme yem edemeyiz. Yaşarken yalnızlaştırılan kaybettiğimiz arkadaşlarımız, hatıralarınız mücadelemizde yaşayacak.

Evrensel'i Takip Et