İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nden Adalet Yürüyüşü: “Özgürlük, demokrasi, adalet istiyoruz”
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri'nin, “Adalet Yürüyüşü”nde Türkiye’nin insan hak ve özgürlüklerinin yok sayıldığı bir ülke haline geldiği belirtilerek; Özgürlük, demokrasi, adalet talep edildi.
Fotoğraf: Evrensel
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, yaşanan hak ihlallerine karşı “Adalet Yürüyüşü” düzenledi.
Yürüyüşte “Yargı darbesine, emek meslek örgütlerine yapılan baskılara, kadına yönelik şiddet politikalarına karşı, emekten halktan yana bir bütçe için, sendikal hak ve özgürlükler için, savaşa karşı barış için, özerk demokratik üniversite için, asansör kazasında yaşamını kaybeden gençler için, gericileştirme politikalarına karşı laiklik için, parasız eğitim parasız sağlık için, temel hak ve özgürlükler için yürüyoruz” denilerek, tüm hak ihlallerine karşı ortak mücadele vurgusu yapıldı.
Konak Eski Sümerbank önünde toplanan kitle, “Herkes için adalet, adalet için demokrasi” yazılı pankartın arkasında, “Hak, hukuk, adalet”, “Saraya değil emekçiye bütçe”, “Karanlığa teslim olmayacağız”, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” sloganları atarak Konak Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü. Yürüyüşe İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de katıldı.
Ortak basın açıklamasını İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz okudu. Türkiye’nin, yargının yürütme tarafından tahakküm altına alındığı, evrensel hukuk ilkelerinin göz ardı edildiği, insan hak ve özgürlüklerinin yok sayıldığı bir ülke haline geldiğini söyleyen Yılmaz, “İzmir’in, Türkiye’nin hak savunucuları olarak, muktedirlerin haklara ve özgürlüklere yönelik saldırıları karşısında, yılmadan, boyun eğmeden barışı, demokrasiyi, hukuk devletini savunduk. Bundan hiç vazgeçmedik” dedi.
“YAŞANAN SÜREÇ, TAM ANLAMIYLA BİR YARGI DARBESİDİR”
“Artık hukuk devletinden, tarafsız ve bağımsız bir yargıdan bahsetmek mümkün değil” diyen Yılmaz, Anayasal hakkını kullanan yurttaşların cezaevine atıldığını ifade etti. Yargıtay’ın, Can Atalay hakkında verilen karara karşı Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasını eleştiren Yılmaz, “Yaşanan süreç, tam anlamıyla bir yargı darbesidir. Bir davada hakkında tahliye kararı verilen, başka bir dosyada tutukluluk süresi azami süreyi aşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, haksız ve hukuksuz biçimde halen tutuklu bulunmaktadır” diye konuştu.
“BİR ARAYA GELMEMİZİ ENGELLEYEMEYECEKSİNİZ”
Gazetecilerin, aydınların, yazarların düşüncelerini ifade ettikleri için, halkın haber alma hakkını kullanmasını sağladıkları için gözaltına alınıp tutuklandığını söyleyen Yılmaz, Hrant Dink’in katilinin serbest bırakılmasına tepki gösterdi.
Yılmaz, “Konuşmamızı, yazışmamızı, iletişim kurmamızı, bir araya gelmemizi engellemeye ve bütün hayatımızı kontrol altında tutmaya çalışıyorsunuz, başaramayacaksınız. Yürütmenin yargıya müdahalesini eleştirmemize, yargı bağımsızlığı olmayan bir ülkede hiç kimsenin hukuk güvenliğine sahip olmayacağını haykırmamıza engel olmaya çalışıyorsunuz, engel olamayacaksınız” dedi.
“SALDIRILARA KARŞI SESSİZ KALMAYACAĞIZ”
Demokratik hakkını kullanırken katledilenlerin katillerinin cezasız bırakılmasını kabul etmeyeceklerini dile getiren Yılmaz, İkizdere’de, Kazdağları’nda, Yılmazköy’de, Akbelen’de ve daha birçok yerde havanın, suyunun, toprağın, ormanların, tüm kamusal alanların rant, talan ve yağma düzenine kurban edilmesine izin vermeyeceklerini ifade etti.
Yılmaz, “Laik cumhuriyetin tüm kurum ve kurallarını yok etmenize, eğitimin ve öğrencilerin barınmalarının tarikatlara, cemaatlere bırakılmasına, ÇEDES projesiyle okullara imam ve vaiz atanmasına, cumhuriyet değerlerine ve ilkelerine karşı saldırılarınıza sessiz kalacağımızı düşünüyorsunuz, izin vermeyeceğiz. Bizler, Aladağlar’da tarikat yurdunda yanarak ölen çocuklarımızın, Soma’da, Ermenek’te, Bartın’da iş cinayetlerinde katledilen maden emekçilerinin, Gezi’nin ve Gezi direnişçilerinin, katledilen Emine Bulut’un, Özgecan Aslan’ın, Ebru Gültekin’in ve öldürülen yüzlerce kadının, LGBT bireylerin acılarının hesabını soruyoruz. Bizler, halkın avukatlığını yapan Selçuk Kozağaçlı’nın, Dört Ayaklı Minarenin önünde katledilen barışın sesi Tahir Elçi’nin, kentlerimizin yağmalanmaması için mücadele eden Can Atalay’ın, Mücella Yapıcı’nın ve Tayfun Kahraman’ın dostlarıyız” diye konuştu.
“GEÇİT YOK, BİZ VARIZ”
Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti için, bağımsız ve tarafsız yargı için, cumhuriyet değerlerini savunmak için, haklar ve özgürlükler için, emekten, haktan yana bir bütçe için, savaşa karşı barış için, özerk demokratik üniversite için, parasız eğitim ve parasız sağlık için, gericileştirme politikalarına karşı laiklik için, sendikal hak ve özgürlükler için, tüm işçiler ve direnişçiler için alanlarda olduklarını ifade eden Yılmaz, son olarak şunları söyledi; “Emek meslek örgütlerine yapılan baskılara karşı, kadına yönelik şiddet politikalarına karşı, mücadelemizde susmadık, susmuyoruz, susmayacağız. Bağımsız ve tarafsız yargı istiyoruz, özgürlük istiyoruz, demokrasi istiyoruz, adalet istiyoruz. Hiçbir karanlığa teslim olmayacağımızı, vazgeçmeyeceğimizi, biat etmeyeceğimizi yeniden ve yeniden haykırıyoruz. Geçit yok, biz varız.” (İzmir/EVRENSEL)