Mücadelemiz güvenli kampüsler için
Genç kadınlar olarak hayatımızın bir bölümünü geçirdiğimiz kampüslerimizin saldırı ve tehdide açık olmasını istemiyoruz.
![Mücadelemiz güvenli kampüsler için](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/249664.jpg)
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Ilgın ALİKOÇ
Ankara Üniversitesi
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde sıklıkla taciz olaylarıyla karşılaşmaktayız. Özellikle, düzenlenen yemeklerde ve partilerde tacize uğradığını belirten birçok kadın bulunmakta. Kadınlar, bir yandan yaşadıklarının taciz olduğunu kabullendirmeye çalışırken bir yandan da kapıların yüzlerine kapanmayacağı alanlar bulmaya çalışıyorlar. Mağdurun yanında durmayan, aksine mağduru suçlayan tepkilerle karşılaşmak kadınları yalnızlığa ve çaresizliğe itiyor. Hukuki süreç için kanıt istenmesi kadınları zorlarken aynı zamanda hukuken bir karşılık alınmayacak olması kadınlar için yıldırıcı oluyor. Polislerin, avukatların “Buradan bir şey çıkmaz” mantığıyla hareket ettiği davalar kadınları sonuca ulaştırmamakla beraber fail için caydırıcı bir yaptırımı da engelliyor.
SBF’de kadınların en fazla kullandığı yöntem ifşa yöntemi olsa da bu da çok sınırlı kalıyor. Açık ifşa, faillerden çok mağdur için zorlayıcı oluyor. İfşanın, faili teşhir edip alandan uzaklaştırması gerekirken SBF’de, alandan uzaklaştırmamakla beraber onları fakültenin öne çıkan bileşenlerinde dahi görebiliyoruz. Daha çok kadınların bu alanlardan kendini çektikleri ve yapmak istediklerinden feragat ettikleri durumlar oluşuyor. Tacize uğramamak için yemeklere, partilere gitmemek gibi. Henüz okula yeni başlamış kadın öğrencilerin sözüne inandıramayacağına dair korkular salarak bastırmaya çalışmaları da duyumları azaltıp olayların örtbas edilmesine yol açıyor. Kadınların, fakülte içinde seslerini duyurabilecekleri mecraların kısıtlılığının da payı var. Fakültedeki Cinsel Tacize ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimi (CTS) kadınların gidebilecekleri okul yönetimine bağlı bir yer olsa da bu birimin kadınlara ne kadar ulaşabildiği belirsiz. Fakülte içinde aktif olmaması kadınların güvenilir bulup gidebileceği yerlerin varlığının da kısıtlı olduğunu düşündürtüyor.
Dekanlığın veya Rektörlüğün ise bu olaylar karşısında gerekli önlemleri aldıklarını göremiyoruz. Herhangi bir yaptırım veya cezalandırma da aynı şekilde. Örneğin geçen sene kampüsün civarında bir kadın öğrenci eski sevgilisi tarafından bıçaklanmıştı. Bu olay öğrenciler tarafından tepki çekse de dekanlığın herhangi bir yaptırımı olmamıştı. Dekanlık, üstüne üstlük taciz ve şiddet olaylarına faşist gruplar aracılığıyla önayak oluyor. Fakültedeki taciz ve saldırı olayları faşist çetelerden bağımsız ilerlemiyor. Onların koruması altında yapılan taciz ve saldırılar, onlar tarafından aklanıyor veya örtbas ediliyor. Kadınları korkutmaya ve bastırmaya yönelik çalışmaları, okul yönetimi tarafından destek görüyor.
TEK BAŞINA DEĞİL BİRLİKTE MÜCADELE
Genç kadınlar olarak hayatımızın bir bölümünü geçirdiğimiz kampüslerimizin saldırı ve tehdide açık olmasını istemiyoruz. Sınıflarımızda eğitim görürken tacizcilerimizle karşılaşmak istemiyoruz. Üniversiteli kadınlar olarak sosyal hayatımızın çoğunlukla bu çevreden oluştuğu yerlerde güvenli bir şekilde eğlenmek hakkımız. Bu taleplerimiz için cinsel tacizi önleme birimlerinin aktifleştirilmesi için mücadele etmeliyiz. Tacize, saldırıya ve buna önayak olan faşist çetelere fırsat vermemeli, inisiyatifi elimize alıp mücadele etmeliyiz.
Evrensel'i Takip Et