Panderma: Kültür sanat yolculuğum
Bandırmada kültür ve sanatla ilgilenen çok az insan tanıyordum, burası bana şifa gibi geldi. Gelin ışığa ulaşalım, bu gençlik kolektifinde buluşalım.
Betül KAYALI
Bandırma/Balıkesir
Bandırma’da iki senedir üniversite okuyorum ve ikinci sınıftayken Panderma Kültür Sanat’tan haberim oldu. Meydandaki afişi görmemle başlayan tamamen tesadüf eseri bir tanışmaydı. Uzun zamandır Bandırma’da böyle bir yer arıyordum. Bandırmada kültür ve sanatla ilgilenen çok az insan tanıyordum, burası bana şifa gibi geldi, 1 aydır Panderma’ylayım. Buraya gelme amacım kendimi bulmaktı, nitekim, kendimden parçalar bulabileceğim insanlarla tanıştım. Her atölyede farklı duygular ve farklı sorgulamalar edindim. Olumsuz yönlerimi fark ettim, hayatıma yön verdim. Atölyelerden sonra çok enerjik olduğum da oldu, durulduğum da. “Hadi çay içelim, gençlik!” diyerek gittiğimiz kafede bu küçük ilçeyi daha da sevmeye başladım.
Farkındalık konusunda çok başarılı atölyeler düzenleniyor, farklı fikirler tartışabiliyor. Söz ve İletişim Atölyesi, bir oyundan bile pek çok şey çıkarmamızı sağlıyor. Film Atölyesi de yapıyoruz. Bazı sahneleri duraklatıp aslında hangi anlamlar barındırdığını, bize ne katacağını görüyoruz. Bu kolektifte yer almak bana çok şey katıyor. Buraya kendimi bulma düşüncesiyle gelmiştim, kendimi keşfediyorum. Başarılı akademisyenlerle iş birliği yapılıyor. Demokrasi Atölyesi dahi düzenleniyor. Bir seçim simülasyonuyla güncel siyaseti, iktidarı ve muhalefeti daha iyi anlamımıza yarıyor.
BU KOLEKTİF FARKLI PERSPEKTİFLERDEN BAKMAYI SAĞLIYOR
Yabancılaşıyor ve gün geçtikçe kendimizden uzaklaşıyoruz, uzaklaştığımız yaşamdan bir şeyler koparıyor bazen de alıp gidiyoruz. Farklı yaşamlar tanıyoruz yoldayken, hayatlarına dokunuyoruz, hayatlarımıza dokunuyorlar. Yaşamak, yolda olmak, bağlarımızı sağlamlaştırmak, fark edebilmek, farkındalık yaratmak… Bunların her biri bu insanlarla tanıştığımda daha da arttı.
Bazen bazı konularda umutsuz kalsak da bazı gelişmeler umudumuzu yeşertebiliyor. Yolun birinde ayağımıza bir taş takılıyor. O taşın altında aslında ezilmiş bir çiçek olabiliyor, onun orada yeşermeyeceğini bilip oradan kurtarır ve yaşatmaya çalışırcasına umutsuzluğun içinde bir umut yeşertiyoruz. Umutsuzluğun içinde hep bir yer buluyoruz, o yüzden önemli olan karanlığa hapsetmeden oradan kendini kurtarmak, ışığa ulaşmak. Gelin ışığa ulaşalım, bu gençlik kolektifinde buluşalım.