Diş hekimliğinin ağrısı
Hekim olma yolunda ilk öğretilen şey “primum non nocere” yani “önce zarar verme!” deyişi, “önce zarar görme” ile yer değiştirme yolunda ilerliyor.
Fotoğraf: Pixabay
Bilge
Pamukkale Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Ülkemizde her 22 Kasım; Dünya Diş Hekimliği Günü, 21-27 Kasım haftası ise Ağız Diş Sağlığı Haftası olarak kutlanmaktadır. Ağız sağlığı genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır ve iyi bir ağız sağlığı temel insan hakkıdır. Hazır bu zaman dilimi içindeyken kutlama yapmanın yanında ülkemizdeki diş hekimliği öğrencileri ve yeni mezun hekimlerin sorunlarından bahsetmek istiyorum.
DİŞ HEKİMİ OLMAK YA DA OLAMAMAK
Meslek örgütlerinin tüm uyarılarına rağmen peş peşe, ihtiyacın çok üzerinde Diş Hekimliği Fakültesi açıldı. An itibariyle Türkiye’de 104 Diş Hekimliği Fakültesi bulunuyor. Kontenjan beş yılda %137,46 arttı. Nüfus dağılımı ve hekim ihtiyacı gözetilmeden açılan bu fakültelerde yeterli ekipman, akademik kadro, laboratuvar, hasta üniti, pratik yapılacak alan gibi eğitim için gerekli temel ögelerin bulunmaması mesleki eğitimin geleceğini tehdit ediyor. Verilen eğitimin niteliği düştükçe hekim adayları kendini daha da hırpalamak zorunda bırakılıyor. Mezun olduktan sonra da atamaların yetersizliği, mesleki rekabetin kötüye kullanımı gibi etmenler nedeniyle hekimler çok uzun çalışma saatleri ve düşük maaşlar altında özel sektörde sürünüyor. Teknisyenler yetkileri olmadığı hâlde sırf paraları olduğu için klinik açıyor, denetimsiz bir şekilde hasta bakıyor, hastaların can güvenliğiyle oynuyor ve yeni mezun arkadaşlarımızı altlarında çalıştırarak umutsuzluğa itiyor. Bunun yanı sıra öğrenciler pratik eğitimde ve stajlarda hasta ağzında kullanacakları malzemeleri kendileri alıyor. Faaliyet gören üniversite hastanelerinin tedavi materyallerini öğrenciler karşılıyor. Artan döviz kuru nedeniyle dental malzeme depoları, istifledikleri malzemeleri zamlı şekilde satarak zengin olurken klinikte kullandığı kağıt havluya kadar malzemelerini kendi alan öğrenciler eziliyor. Eğitimdeyse akademisyenlerden görülen mobbing, yüksek puan kotaları, stajlardan defalarca bırakılma, tek dersten kalındığı için okulun bir sene uzaması vs. sorunlar cabası.
“SENDEN HEKİM OLMAZ ÇIKAR O ÖNLÜĞÜ”
Geçtiğimiz haftalarda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden arkadaşımız Elif Zamir Khan kaldığı yurt odasında hayatına son verdi. Aynı stajdan 3-4 kez kalmak sadece oturup ders çalışmayla atlatılabilecek bir serüven olmuyor ne yazık ki. “Sen yol yakınken bırak bence bu bölümü”, “Senden hekim olmaz çıkar o önlüğü” tarzı caydırıcı ve baskıcı söylemler yüzünden bölümü bırakan, intihar eden arkadaşlarımızın sayısı gün geçtikçe artıyor. Zaten okunan bölüm bu kadar zorken bir de üzerine mobbing eklenince insan ümitsizliğe kapılıp gidiyor. Aynı yollardan geçmemiş, hiç öğrenci olmamış gibi üzerimizde ego tatmini yapan akademisyenler tarafından çaresizliğe ve yalnızlığa itiliyoruz. Meslektaş olarak bize kıdemlilerimiz tarafından sahip çıkılmasını beklerken maalesef daha da dışlanıyoruz. Hekim olma yolunda ilk öğretilen şey “primum non nocere” yani “önce zarar verme!” deyişi, “önce zarar görme” ile yer değiştirme yolunda ilerliyor.
Çözüm her sorunda olduğu gibi birlik olmak. Artan kontenjanlara, cebimizden çıkan masrafa, bozulan psikolojimize, mesleğimizin başka meslek grupları tarafından gasp edilmesine hep birlikte karşı çıkmak. Bireysel olarak yalnız ve çaresiz hissetmek yerine birlikte mücadele ederek yarına daha umutlu bakabilmemiz mümkün.
22 Kasım Dünya Diş Hekimliği Günü kutlu olsun.