100. yılda liselilerin yaşam koşulları
Asgari ücretin ve alım gücünün bu kadar düşük olduğu yüksek enflasyon koşullarında ortaya çıkan bu beslenme masrafı, ailelerimizin karşılayamayacağı boyutlara ulaşmış durumda.
Bozüyük Mimar Sinan Mesleki Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi
Eskişehir
Liseler 17 Kasım’a kadar tatile girdi. Eğitim-öğretim yılının çeyreğini tamamladık ve şimdiye kadarki en verimsiz eğitim dönemimizi geride bıraktık. Bu eğitim döneminin gündemini Cumhuriyet’in 100. yılı oluşturdu. Gösterilerde ve reklamlarda oluşturulan cumhuriyet algısı, biz liseliler için 100. yılda, eğitim ve yaşam koşullarımızı düşündürttü ve bu koşulları kimlerin umursadığına dair bir turnusol oldu. Çünkü gösterilerin ve okul idarelerinin söylemi “güçlü, eşitlikçi bir cumhuriyet” iken yaşadığımız koşulların bizlere propaganda edilenden çok farklı olduğunu gördük. O yüzden bu yazıda, gösterilerinin gölgesinde kalan, öğrencilerin en temel ve insani problemlerinden ve 100. yılda bile hâlâ nasıl bir cumhuriyette yaşadığımızdan bahsedeceğim.
Eğitim dönemi başladığından beri hem öğrenciler hem de veliler geçim sıkıntısı yaşıyor. Kalem, kitap, defter, ulaşım gibi birçok gider ile boğuşuyorlar. Bu giderlerin en yakıcısı kuşkusuz beslenme sıkıntısı. Bazı arkadaşlarımız bu sorunu evden yemek getirerek veya öğle aralarında eve giderek çözüyor ama gidemeyen, yemek getiremeyen arkadaşlarımız ya dışarıda ya kantinde şanslı olanlar ise yemekhanede yiyor. Buna rağmen aylık yemek gideri en az 1000-2000 TL tutuyor. Asgari ücretin ve alım gücünün bu kadar düşük olduğu yüksek enflasyon koşullarında ortaya çıkan bu beslenme masrafı ailelerimizin karşılayamayacağı boyutlara ulaşmış durumda. Buradan tüm sıra arkadaşlarım adına, yetkililere talebimizi hatırlatıyorum: 1 öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek istiyoruz!
BUGÜNE VE YARINA DAİR ENDİŞE
Bazı sıra arkadaşlarımız ailelerine destek olmak için okul çıkışında çalışıyor. Bazı arkadaşlarımız okullarda verilen eğitimi yetersiz görüp okulu bırakmayı ya da MESEM’e geçmeyi düşünüyor. Bana göre bu düşüncenin sebebi gelecek kaygısı ve geçim sıkıntısıdır. Sıra arkadaşlarımız okuyarak bir yerlere gelemeyeceklerini düşünüyorlar. İktidar partisine üye olmayan, milletvekili akrabası olmayan, bir tarikata üye olmayanlar; torpili olmadığı için iş bulmakta zorlanıyor, iş bulsa da aldığı maaşla ileride geçinemeyeceğini düşünüyor.
Sömürü maalesef her yerde karşımıza çıkıyor. MESEM’deki arkadaşlarımız ortalama bir işçi kadar çalışıp asgari ücretin bile altında maaş alıyorlar, bunun yanında canları çoğu zaman tehlikede oluyor. Daha geçen ay Zekai Dikici arkadaşımızı patronların ve iktidarın para hırsı yüzünden kaybettik. Zekai arkadaşımız gibi her gün medyaya düşmeyen ve bizim haberimiz olmayan ölümler yaşanıyor. Arkadaşlarımızla sorunlarımızın çözümünü tartıştığımızda, kurtuluşu, ülkemize kıyasla çalışma ve yaşam koşullarının iyi olduğu ülkelere gitmekte aradıklarını görüyoruz. Fakat bu, Türkiye gençliğinin sorunlarını ortadan kaldırmadığı için yurt dışına çıkmayan ve çıkamayanlarımızın burada her geçen gün kötüleşen koşullarla yüzleşmesi anlamına geliyor.
Bilmeliyiz ki bizi bireysel kurtuluş çabalarına iten şeyin kendisi de iktidarın Türkiye gençliğini sistematik bir biçimde “apolitikleştirme” çabasının bir sonucudur. Fakat burjuvazi ve onun iktidardaki temsilcilerinin gençliği itmeye çalıştığı karanlık ve yalnızlık karşısında biz gençler olarak iktidarın gericiliğine ve sömürüsüne boyun eğmeyecek ve hak ettiğimiz yaşamlara hep birlikte kavuşana dek mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz.