25 Kasım'da haklarımız ve hayatlarımız için alanlara
Boğaziçi’nden İstanbul’a, İstanbul’dan Türkiye geneline uzanan bir birliktelik kurarak devlet şiddetine karşı mücadele edeceğiz, alanlarımızı koruyarak birlikte güçleneceğiz.
Fotoğraf: Burcu Yıldırım
Erdinç İNCEER
Boğaziçi Üniversitesi
Türkiye’de özellikle son seçimde AKP-MHP bloğunun bir propaganda aracı olarak kullandığı LGBTİ karşıtı nefret söylemleri, toplumda hali hazırda var olan nefret suçlarını arttırıyor. Çoğu kişinin hakkında bilgi sahibi olmadığı insanlar hakkında yargıya varmasına sebep olan Büyük Aile buluşmaları adı altında nefret körükleyici ortamlar oluşturuluyor. Dini kaynak göstererek gerçekleştirilen bu buluşmalar, halkın vicdani yönlerini tetikleyerek onların doğru bilgilendirmeden uzaklaştırıyor. Bunun sonucunda lubunyalar her gün yanlış bilgilendirilmiş insanlar ve devlet tarafından nefret suçlarıyla yüz yüze geliyor.
2022 yılında LGBTİ bireylerine karşı 612 nefret suçu raporlandı. Bunun içinde yıl içerisinde Onur Ayı kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nde, ODTÜ’de ve İstanbul genelinde gerçekleştirilen barışçıl gösterilerde şiddet kullanılan, saldırılan kişiler de bulunuyor. 2023 yılında ise İstanbul Onur Yürüyüşü’nde barışçıl gösterilere katılan 117 LGBTİ bireyi yine devlet eliyle şiddete uğrayarak gözaltına alındı.
SİSTEMATİK BİR ŞİDDET POLİTİKASI
Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum yönetim öncesinde aileleri tarafından toplumsal normlara uymadığı için desteklenmeyen sıra arkadaşlarımız, okuldan hem yurt hem de burs alma hakkına sahipti. Böylece LGBTİ bireyler, öğrencilik hayatlarını bir nebze daha kolay idame ettirebiliyorlardı. Fakat hükümetin atadığı kayyum yönetim kampüsteki haklarımızla birlikte alanlarımızı da elimizden almaya çalışıyor. Üniversitede BUSOS (Boğaziçi Sosyal Hizmet Kulübü) gerçekleştirilmesi amaçlanan LGBTİ haklarını merkeze alan etkinliklerin iptali, bununla alakalı yazılan yazıların dergide çıkarılmasının engellenmesi, kayyum yönetiminin toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim kapsamında yapılan çalışmalara karşı dinci gericiliğe sahip hükümetin görüşlerini öğrencilere yaymaya çalışması gibi hamleler LGBTİ bireylerin yaşam alanlarını işgal etme politikasının örnekleri olarak karşımıza çıkıyor.
Evde, okulda ve iş yerinde; hayattaki tüm alanlarda LGBTİ’ler nefret söylemlerine ve şiddetin her türlüsüne maruz kalıyor. Fakat elbette ki bu büyük aile buluşmalarına, polis şiddetine, yaratılan toplu nefret söylemlerine karşı bu 25 Kasım’da da el ele bir yol çiziyoruz. Boğaziçi’nden İstanbul’a, İstanbul’dan Türkiye geneline uzanan bir zincir ve birliktelik kurarak devlet şiddetine karşı kol kola mücadele edeceğiz, alanlarımızı koruyarak birlikte güçleneceğiz.