47. Dünya Şehircilik Kolokyumu’ndan izlenimler
Kararlı ve kitlesel yürüttüğümüz 1 aylık çalışmamızla son yıllarda İTÜ’de benzeri yapılamamış bir geziyi gerçekleştirdik.
İTÜ Kent ve Kentlileşme Kulübü
Kolokyum kelimesi birçok insana tanıdık gelen bir kelime olmasa da, bilimsel bir sorunun ele alındığı, tartışıldığı toplantılar olarak tanımlanabilir. Ülkemizde ise Şehir Plancıları Odası tarafından 1977’den beri düzenli olarak 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü’nde 3 gün süren Dünya Şehircilik Günü Kolokyumları düzenlenmektedir. Bütün bir meslek grubunu ulusal çapta bu biçimde bir araya getirebilen Türkiye’de başka bir etkinlik bulunmaktadır, bu sebeple DŞG Kolokyumları hem özgün hem de çok değerli bir konumda. Bu yıl, çoğunluğu Şehir ve Bölge Planlama öğrencisi olan kulüp üyelerimiz tarafından 2023 Kolokyumu’na birlikte gitmek fikri de ortaya atıldı.
KOLOKYUM’A HAZIRLIK SÜRECİNDE KONAKLAMA ENGELİ
İTÜ yönetimin kültür ve sanat kulüplerinin önüne koyduğu bariyerleri ve kısıtlayıcı politikalarını hem hocalarımızın hem de arkadaşlarımızın haftalarca süre çalışmalarıyla aşmayı başardık fakat okulun desteği ulaşım için bir otobüs tahsis edilmesiyle sınırlı kaldı. Diğer ulaşım ve konaklama ihtiyaçlarımız için Şehir Plancıları Odası’ndan destek aldık fakat konaklama talebinin tümünü karşılayacak bir kapasitenin yetersizliğinden konaklamasını karşılayamadığımız birçok sıra arkadaşımız bizimle Kolokyum’a gelemedi. Ne yazık ki kulüpler, İTÜ öğrencilerinin hem mesleki hem de sosyal ve kültürel gelişimi için gerekli olan etkinliklerin masraflarına idareden gerekli yardımları alamayıp, idari engellerle karşılaşırken, okul bütçesi okul içindeki gerici yapılanmalara yer açmak veya şirketlere ucuz iş gücü sağlamak için kullanılıyor.
Sürecin sonunda İTÜ’den 70 kişiyle Ankara’ya gittik. 47 kişinin konaklamasını ŞPO aracılığıyla karşılamayı başardık, eğer İTÜ yönetiminden gereken desteği almamız mümkün olsaydı daha kalabalık bir katılım sağlayabilirdik. Ankara’ya ulaştığımızda örgütlenmemizin önemini tekrardan gördük çünkü Kent ve Kentlileşme Kulübü üzerinden örgütlenmiş İTÜ’lü öğrencilerden daha yüksek katılım sağlayan başka bir öğrenci grubu yoktu. Öğrenci dayanışmamızın toplu ve kararlı çalışmasıyla kabul ettirdiği taleplerimiz bir çoğumuzun Kolokyum’a ücretsiz katılımını sağlamışken farklı okullarda okuyan sayısız arkadaşımız kendi başlarına gerek seyahat gerek konaklama masraflarının ağırlığının altından kalkamadığı için bizimle beraber olamadı.
YENİ YÜZYILDA PLANLAMA
47. DŞG Kolokyumu’nun konusu Yeni Yüzyılda Planlama’ydı. Kolokyum, Cumhuriyet’in 100. Yılında içinde bulunduğumuz, doğa ve insanın sömürüsünün kuvvetlendiği ortamı, şehircilik açısından ele almak ve tersine çevirmek, Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze şehirleri tartışmak için üretimde bulunmayı hedefliyordu. Belirlenmiş konu ve hedef her ne kadar geçerli ve değerli olsa bile, bir çoğumuz yapılan sunumların ve üretilen tartışmaların bir kısmını yetersiz veya yüzeysel bulduk. Bu düşüncenin başlıca sebebi, toplum bilimleri ve ekonomi-politiğin çoğu tartışmanın kıyısında kalması, hatta içinde bulunmamasıydı. Bir örnek olarak, aynı oturum içinde bir konuşmacı deprem bölgesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Valilikler ve Belediyeler eliyle getirilen kentsel rejimin yaratacağı mülksüzleştirme, sermaye aktarımı ve toplum mühendisliği hakkında bir tartışma yürütürken, bir başka konuşmacı Bakanlık, Hatay Valiliği ve Japon iş birliğinde inşaat makinesi alımlarıyla, belirlenecek alanlar üzerinde yapılacak enkaz ayrıştırma projesini anlattı. Bir tarafta aynı yönetim aktörleri enkaz boşaltma alanlarını insanların evleri, tarlaları, su kaynakları üzerine kurmuşken diğer tarafta paydaşı olduğu bir projeyle, övgülerle anlatılıyordu. Farklı bir oturumda bir konuşmacı, Düzce örneğinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet bağlamında bisiklet kullanımı hakkındaki araştırmasını cinsiyet, emek ve politika üzerinden tartışmaya açarken, yine aynı oturumda bulunan başka bir konuşmacı İstanbul’da ki e-skuter kullanımını, bu araçların yarattığı kentsel sorunlara, sebep oldukları kamusal mekân işgaline veya erişilebilirlik sorunlarına değinmeden tüm anlatımını tamamladı. Arkadaşlarımızla sunumları konuşurken gündem ve kent tartışmalarında olan bu genel yetersizliğin farkına vardık ve hem dersliklerde hem de Kent ve Kentlileşme Kulübü olarak yürüttüğümüz tartışmaların ekonomi-politikten uzak kaldığında ve toplumsal düzlemde ele alınmadığında içine düştüğü anlamsızlığı tekrardan idrak ettik.
KARARLI ÇALIŞMAMIZ ENGELLERİN ÜSTESİNDEN GELDİ
3 gün boyunca Ankara’da, Türkiye’nin dört bir yanından gelen sıra arkadaşlarımızla beraber vakit geçirmek; birlikte eğlenmek, tartışmak ve paylaşmak hepimiz için zevkli ve değerli bir deneyimdi. Kararlı ve kitlesel yürüttüğümüz 1 aylık çalışmamız olumlu sonuçlar verdi ve okul yönetiminin gerekli desteği göstermemesine rağmen, Şehir Plancıları Odası aracılığıyla ihtiyaçlarımızı kısmen de olsa karşılayarak, son yıllarda İTÜ’de benzeri yapılamamış bir geziyi gerçekleştirdik. Son olarak, Kolokyum’da da selamlarımızı gönderdiğimiz ve eksiğini hissettiğimiz, gerekliliklerine uyarak mesleğini icra ettiği için hukuksuzca tutsak edilmiş şehir plancısı Tayfun Kahraman’ın özgürlüğüne kavuşması ve bizimle beraber tekrardan Kolokyum’lara katılabilmesi için olan çağrımızı yineliyor, Tayfun’un genç meslektaşları olarak kendisine selamlarımızı yolluyoruz.