25 Kasım 2023 18:36
/
Güncelleme: 18:38

Tıp öğrencilerine dayatılan: Suistimal ve yabancılaşma

Nisanur ÇİÇEK

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

İntihar edenlerin arasında genç nüfusun oranı %23’E ulaştı. Bu durumun nedenlerini ve çözüm yollarını tartışırken toplumsal bağlamından kopuk ele almamak ve işçisinden doktoruna, öğrencisinden kadınına; intihar eden her kim ise intiharı bir halk sağlığı sorunu olarak görmesi gerekiyor biz tıp öğrencilerinin. Ama şöyle bir durumda var ki, son aylarda intihar eden 5 gençten biri Hacettepe Tıp Fakültesi öğrencisi Elif’ti. Yaklaşık 2 ay önce Cerrahpaşa’dan arkadaşımız Can da aynı şekilde yaşamına son verdi. Cemaat yurdunda yaşadığı baskılara ve gelecek kaygısına daha fazla dayanamadığını söyleyip intihar eden Enes’i hepimiz hatırlıyoruz. Ya da intihar mektubuna “Lanet hastaneler artık doktora yüklenip durmasın” cümlesini yazan Ecenin intiharını. Ve belki de ismini bilmediğimiz sayısız kişinin. Biz hekimlerin başlıca görevlerinden biri insanların sağlığını korumak. İnsanları sağaltmak için yemin etmiş/edecek olan bunun için eğitim gören bizler bu sağlıksızlık üreten sistem içinde daha kendimiz sağlıklı olamazken başkalarına nasıl şifa dağıtacağız?

DOKTORLARIN SAĞLIĞI TEHLİKEDE

Son yıllarda tıp öğrencilerinin depresyon prevalansı %8,8’den %27,2’ye yükseldi. Yapılan anket sonuçlarına göre %63,3’ü antidepresan kullanıyor. Elimizde net bir veri olmamakla birlikte fakültelerimizde karşılaştığımız kadarıyla tıp öğrencilerinin arasında uyuşturucu madde kullanımında ve aşırı doz kullanıma bağlı hastaneye yatışta kayda değer bir artış var. Bu durum mesleğe başladıktan sonra da devam ediyor. Türkiye’de sağlık çalışanları arasında anestetik ilaçlara bağımlılık mevcut. Kabul edilmek istenmeyen üzerine hiç konuşulmayan ya da konuşulamayan bir sorun bu. Mesleki tükenmişlik yaşıyoruz. Günde 100-150 hasta bakmak durumunda olan hekimler, hastaların adını bile soramadan şikayetini sorup ilaç yazıyorlar. Bu durumdan ne hekim eğitimini aldığı mesleği yapması gerekene uygun olarak yapıp tatmin oluyor ne hasta. Hastanın tatminsizliğinin sonucu sağlıkta şiddet, hekiminse mesleki tatminsizlik ve yabancılaşma. Uzun nöbetler tutmak zorunda kalan, mobinge ve baskıya maruz kalan, hedef haline getirilen, şiddete uğrayan birinin neden uyuşturucu madde kullandığı da şaşırtıcı değil.

İntiharlar elbette çok katmanlıdır. Ama katmanların en altında yatan şeyin çoğunlukla politik olduğunu her zaman görürüz. Görece sosyal devletin varlığı hissedilen ve görece refah düzeyi yüksek coğrafyalardaki intiharlara baktığımızda neoliberalleşmenin getirdiği yabancılaşma ve yalnızlaşmayı teşhir edebiliriz. Tıp fakülteleri öğrencileri arasındaki antidepresan kullanım oranının yüksekliğini bu şekilde ele almak gerektiğini düşünüyorum. Eğitim aldığımız süre boyunca sürekli rekabet halinde olmaktan ve birbiriyle dayanışarak yükselmektense birbiri üstüne basarak yükselmenin öğretilmesinden dolayı benliğimizle ve başkalarıyla kurduğumuz bağlar kopma noktasında. Bireyselleşme ve bencilleşme yüzünden rahatsız olduğumuz olaylar karşısında tepkimizi ortaya koyma, bir şeyleri değiştirecek gücü ve umudu bulma noktasında alacak daha çok yolumuz var.

BU POLİTİKAYI BİR ARADA YENERİZ

Tüm bunların ışığında çözümü nerede arayacağız peki? Evet intiharlar politiktir, evet ekonomik kriz yüzünden olabilir, siyasi sebepleri olabilir, günde 100 hasta bakmak zorunda bırakılmak yüzünden olabilir, aile baskısı veya cemaat yurtları yüzünden olabilir ama intihar eylemini hayata geçirirken gözünü kırpmadan yapabilmeni sağlayan şey umutsuzluktur. İki temel içgüdüsü var insanın ölüm ve yaşam. Ölmeyi istemek değil ama bir şey istiyor olmayı istememek diyebiliriz. Şiirde de dediği gibi:

“Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak içinMadem ki iyisin, iyiliği yaşatmak içinMadem ki umutlusun, umudu yaşatmak için”*

Bir şeyleri istemekten, düşlediğimiz geleceği yaratmak için çaba harcamaktan, hayata dokunmaktan vazgeçmeyelim. Bu bataklıkta tek başımıza debelenip daha dibe batmak yerine hep birlikte örgütlü mücadelemiz ve dayanışmamız sayesinde daha umutlu ve mutlu yarınları inşa edelim.

*Uyan – Metin ELOĞLU

Evrensel'i Takip Et