25 Kasım 2023 19:03

“Bir anda dünyayı yakasım gelir”

Bir tarafta en lüks araçlara binen patronlar, bizden toplanan ama bize harcanmayan vergiler var. Bir tarafta da en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan meslek liseliler!

Kaynak:Pop Zebra/ Unplash

Paylaş

Deniz DALKIRAN

Sincan/Ankara

 

“Bu hayat kavgası cana yetince

Vurup duvarları yıkasım gelir

Çaresizliklerim çaresiz kalır

Bir anda dünyayı yakasım gelir”

Yazımıza Azer Bülbül’ün “Korkularım” şarkısıyla başlayalım. Bu yazıda Sincan’daki gençlerin hayat kavgasını ele alacağız. Hangi duvarlar karşımıza çıkıyor, çaresiz miyiz, gibi sorulara da yazımızın içeriğinde cevap vermeye çalışacağız.

Sincan, ağırlıklı olarak yoksul işçi ve emekçilerin yaşadığı, liselerin de çoğunluğunun meslek liselerine gittiği bir semt. Meslek liselilerin ise ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz. Birinci kesim hâlâ okuluna devam etmekte kararlı ve haftada 5 gün okula gidip beslenme maliyeti ve eğitim kalitesi gibi sorunları yaşıyor. Büyük çoğunluğu, okuluna dair ilk sorun olarak kantin fiyatlarını gösteriyor, öğretmenlerin ilgisizliği ve MEB’in yeni getirdiği klasik sınav uygulaması sonraki sıralarda geliyor. İkinci kesim ise okulu bırakarak veya MESEM’e geçerek çalışmaya başlamış durumda. Okuluna kısıtlı günler gidenlerin bile okulla pek bir bağları kaldıkları söylenemez. Büyük çoğunluğu çalıştığı yerde neredeyse bir işçi kadar çalışıp asgari ücretin 3’te 1’ini alıyor. Kalfalık, ustalık belgeleri alanlar görece daha yüksek ücret alsa da ne emeğinin karşılığını aldığını ne de ücretlerinin yettiğini söyleyemeyiz.

BEKLEMEKTEN BAŞKA ÇARE YOK MU?

Birinci kesimin acil talebi okullarda ücretsiz 1 öğün sağlıklı yemek verilmesi iken ikinci kesiminki ücret artışı. Ancak birçok meslek liseli, bunun şu anki Türkiye’de gerçekleştirileceği noktasında umutsuz. Gerçekleşmesi için neyin değişmesi gerektiği tartışmaları Cumhurbaşkanı’nın ya da Bakan’ın değişmesi yönünde önerilerle kısıtlı kalıyor. “Niye birinin değişmesi lazım, şu an yeterli kaynak yok mu?​” sorusuna gelen ilk cevaplardan biri ise Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki harcamalardan kısılabileceği oluyor. Elbette saray harcamalarının kısılabileceği ya da patronun bir alt model araca binebileceği herkes için açık olan gerçekler. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Sigara başta olmak üzere hepimizden toplanan vergilerden, bize daha büyük bir pay ayrılması da bir örnek olarak verilebilir. Peki bunu nasıl sağlayacağız? İlla bir sonraki seçimleri ya da yeni Bakanlar gelmesini beklemek mi gerekli?

HAYAT KAVGAMIZI BERABER YÜRÜTELİM!

Yukarıda uzun uzun anlattıklarımızdan anlaşılacağı gibi, bu hadiseler bir ya da iki kişinin özel sorunları değildir. Bu sorunlar Sincan’ın dört bir yanından farklı yaşlarda gençlerin yaşadığı sorunlardır. Hatta bu sorunların tüm Türkiye’deki liseli gençler tarafından yaşandığını söyleyebiliriz! Bugün, hayat kavgası Sincan gençliği tarafından ya yalnız ya da sadece aile veya birkaç yakın dostla birlikte yürütülüyor. Sorunlarımız ortaksa hayat kavgamızı neden yalnız yürütüyoruz? Doyabileceğimiz, sağlıklı yemeği karşılayabilmek hayat kavgamıza dahil değil mi? Ya da alın terimizin karşılığında hak ettiğimiz ücreti almak? Kendimize rahatça sigara alabilmek, alışverişe gidebilmek, insanca koşullarda yaşayabilmek hayat kavgamızın tam ortasında yer almıyor mu? O hâlde meslek liseliler bu kavgayı kendi başına yürütmeye çalışmayı bırakıp birleşmelidir. Bir tarafta en lüks araçlara binen patronlar, saraya giden milyonlar, bizden toplanan ama bize harcanmayan vergiler var. Bir tarafta da en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan meslek liseliler! Bu tablo karşısında tek başına kendini kurtarmaya çalışmak esas çaresizliktir. Kendi yoluna duvar örmektir. Vurup yıkılması gereken duvar da budur!

ÖNCEKİ HABER

Pendik'te bir kadın evli olduğu erkek tarafından çocuklarının gözü önünde öldürüldü

SONRAKİ HABER

EMEP Mersin İl Örgütü 10’ncu Olağan Kongresi’nde birlikte mücadele çağrısı yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa