"Müslümanlar öldürülüyor" diyenler İsrail’le iş birliğinden vazgeçmiyor
"İsrail ürünlerinin boykotu; emekçi kitlelerin duygularının gerçek bir tepkiye dönüşmemesi üzerine planlanmış eylem biçimleri olarak ortaya çıkıyor."
Fotoğraf: Abed Rahim Khatib/AA
Ahmet AKARSU
Kayseri
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarında ölenlerin sayısı 14 binin üzerine çıkarken; İsrail ile Hamas’ın rehine takası sonucu 4 günlük ateşkes ilan edildi. ABD’nin ve Avrupa’nın İsrail’e açık desteğini açıkladığı ilk günden bu yana Türkiye’de ise AKP iktidarının tutumu hamasetle sınırlı kaldı. İsrail ile ikili anlaşmaların iptal edilmediği Türkiye’de, başta AKP Gençlik Kolları olmak üzere, iktidara yakın kesimler kafe boykotları, İsrail menşeli ürünlerin tüketilmemesi gibi eylemler yapıyor.
BÖYLE BOYKOT OLUR MU?
Ülke genelinde olduğu gibi Kayseri’de de Starbucks kafeleri önlerinde boykot çağrıları yapılıyor. Cumhuriyet Meydanı’nda “Oradan içmeyin, biz de kahve dağıtıyoruz” şeklinde sesler yükselirken, işin ilginç ve trajikomik tarafı ise İsrail’i boykot etmek için dökülen kolaların satın alınması!
Boykotun anlamı ve önemi; hakim hükümetin politikalarını da eleştirmek üzere, halkın kendi yaptırımını ortaya koymasını sağlamakken, pratikte Erdoğan ve AKP’nin ekmeğine yağ sürmekten öteye geçmiyor. İsrail ürünlerinin boykotu; emekçi kitlelerin duygularının gerçek bir tepkiye dönüşmemesi üzerine planlanmış eylem biçimleri olarak ortaya çıkıyor. Keza Türkiye’nin İsrail’le arasına mesafe koymasını istemek, Erdoğan’ın ve AKP’nin hiç istemeyeceği bir şey olduğu da görünen bir gerçek. Nitekim bu boykot çağrıları, samimi emekçi kitleleri, kutuplaştıran bir noktaya götürüyor...
KAYSERİLİ İŞÇİLER ÖRNEĞİ
Daha açık bir örnek; Kayseri’de bir grup işçi, iş çıkışı “İndirimli bir şeyler bulur muyuz?” sorusuyla Kayserili Tuncay Özilhan’a ait Migros’a giriyor. Belirli ürünlerde indirim olduğunu fark edip, Migros çalışanlarına soruyorlar: “Neden bu ürünler indirimde?” Migros çalışanının cevabı: “İsrail ürünlerinde indirim var” oluyor. Çamaşır deterjanı 400 küsur liradan, 200 küsur liraya düşmüş. İşçiler kendi arasında tartışmayı sürdürüyor: “Alsak mı, almasak mı?” En son cepteki para hesabı devreye giriyor ve ürünü almaya karar veriyor işçiler. Ürünleri incelerken, “Türkiye’nin yerli ürünü de ne kadar azmış” diyorlar.
Kapitalist her türlü kârını yapıyor ve kazancını katlıyor. Bir, İsrail ürününü indirimli satmak neyin nesi? Daha fazla alınmasını sağlamaz mı? İkincisi, demek ki bu ürünler bu fiyatlara da satıldığına göre biz hep pahalıya almıyor muyuz? “İsrail ürünleri erken bitsin, bir daha satmayacağız” diye indirim yapanlar ile Coca-Cola’nın Türkiye ortağı yine aynı isim değil mi? Tuncay Özilhan, yani Anadolu Grup... Kapitalistler göz boyamak üzere her yolu ve yöntemi deniyor. Anadolu Grup bünyesinde Türkiye ortaklığı bulunan Coca-Cola’ya ağustos ayında 590 milyon teşvik veriliyor. İsrail ürününü indirimli satan da Coca-Cola’nın Türkiye ortağı olan da devletten teşvik alan da aynı kapitalist...
"MÜSLÜMANLAR ÖLÜYOR" AMA ÜRETİM DURMUYOR
Kayseri’de mobilya, metal iş kollarındaki çoğu iş yerinde İsrail’e üretim yapılıyor. İsrail’in soykırımını Kayseri’de işçiler arasında tartışıyoruz. Herkes lanet okuyor ama bir o kadar da “Elden bir şey gelmez” deniyor. “İsrail güçlü devlet Türkiye bir şey yapamaz” diyen de oluyor. “Gazze’ye gider ölürüz” diyen de. “Erdoğan İsrail’e kafa tuttu” diyen eskisi kadar yok ama “Erdoğan aklıselim ilerliyor diyen çok. Türkiye’nin İsrail’e dönük tutumunu samimi bulmayan işçi sayısı az değil ama “Filistin’de Müslüman kardeşlerimizi katlediyorlar, biz de savaşırız” diyen de az değil. İsrail’e üretimin yapıldığı bir metal fabrikasından işçi soruyor: “Bizim patron hocalardan. Dini bütün yaşar denir ya işte onlardan. Müslümanlar ölüyor diye anlatıyor herkese ama İsrail ile ilişkisini niye kesmiyor? Patron her zaman kaosun olduğu yerden kazanıyor...”
Öte yandan; Kayseri’de askeri iş kolunda çalışan bir işçi, “Gazze’de yakın zamanda bombalanan Endonezya Hastanesinin tankla vurulduğu söyleniyor. İşin vahim yanı ise bu tankların geçtiğimiz senelerde Kayseri’de bakım-onarımı ve modernizasyonu yapılıyordu” diyor.
GERÇEKLERİ DAHA FAZLA ANLATMAYA İHTİYAÇ VAR
Küçük bir iş yerinde çalışan bir metal işçisi beraber çalıştığı işçilere; Erdoğan’ın, kapitalist ve emperyalistlerin samimi olmadığını, kendi çıkarları dışında başka hiçbir şeye dahil olmadıklarını anlatmaya çalıştığını söylüyor. Tuncay Özilhan’a devletin teşvik verdiğini söyleyince tüm işçilerin güldüğünü ve başka cevap veremediğini ifade ediyor. Filistin’e gerçek anlamda destek verilmediğini anlatan işçi, “Sosyal medya o kadar etkili ki; çoğu işçi Erdoğan öyle ya da böyle İsrail’in karşısında zannediyor” diyor. Aynı metal işçisi, Erdoğan’ı körü körüne destekleyen işçilerde de eskiye nazaran şüpheci bir yaklaşımın da olduğunu söylüyor. “Erdoğan böyle dedi ama acaba...” düşüncesi yaygınlaşıyor diyor. Nedenlerine ilişkin ise geçmiş yıllarda yaptığı konuşmalarla kıyaslamalara işaret ediyor. En çok da gerçekleri işçiler arasında daha fazla anlatmaya, göstermeye, çelişkileri ortaya çıkarmaya ihtiyaç olduğundan bahsediyor...