27 Kasım 2023 12:57

Hablemitoğlu davasında duruşmalar yeniden başladı | Şengül Hablemitoğlu: “İnancımız şu an sıfır”

Necip Hablemitoğlu suikastı davasına bugün devam ediliyor. Duruşma öncesi açıklama yapan Şengül Hablemitoğlu, dava ile ilgili umutlarının tükendiğini dile getirdi.

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

Paylaş

Özer AKDEMİR

18 Aralık 2002 tarihinde Ankara’da evinin önünde öldürülen Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı ile ilgili açılan davanın duruşmasına bugün devam ediliyor. Dört gün sürmesi beklenen duruşmada dinlenmeyen tanıklar dinlenecek. Duruşma öncesi sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Necip Hablemitoğlu’nun eş Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu dava ile ilgili umutlarının tükendiğini dile getirdi.

SUİKASTTAN 21 YIL SONRA AÇILAN DAVA

Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı AKP’nin tek başına iktidara gelmesinden iki ay sonra işlendi. O tarihten bu yana açılan tüm soruşturmalar sonuçsuz kalırken, suikast hala “fail-i meçhul” kimliğini koruyor. Suikastın üzerinden 20 yıl geçtikten sonra açılan davada ise Mayıs ayındaki son duruşmada tüm tutuklu sanıkların tahliyesi sonrası başa dönüldü. Savcı Zafer Ergün tarafından hazırlanan iddianamede suikastın aralarında o dönem Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda (ÖKK) görev yapan askerlerle birlikte FETÖ yöneticilerinin ortak işi olduğu ileri sürülüyor. İddianamenin hazırlanmasının ardından o zamanki ÖKK askerleri ve FETÖ yöneticileri olarak suçlanan isimler hakkında ‘örgüt üyeliği’ ve ‘tasarlayarak adam öldürmek’ suçlaması ile dava açıldı. İddianameyi kabul ederek dava açan Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi FETÖ davasından hükümlü Enver Altaylı ve FETÖ yöneticisi olma suçlaması ile aranan Mustafa Özcan’ın yönlendirmesi ile eski ÖKK komutanı Albay Levent Göktaş’ın emrindeki askerlere Hablemitoğlu’nu öldürttüğünü ileri sürdü.

GÖKTAŞ VE BOZKIR DAVA İÇİN YURDIŞINDAN GETİRİLDİLER

İddianamenin ortaya çıkmasının ardından yurtdışına kaçan L. Göktaş Bulgaristan’dan, davanın açılmasına yol açan ÖKK eski yüzbaşısı Nuri Gökhan Bozkır ise MİT tarafından bulunduğu Ukrayna’dan ülkeye getirilerek tutuklanmışlardı. Davada tetiği çektiği ileri sürülen ÖKK eski Yüzbaşısı Tarkan Mumcuoğlu ve emekli ÖKK Binbaşısı Fikret Emek’le birlikte 7 şüphelinin 'ağırlaştırılmış müebbet hapis' ile cezalandırılmaları isteniyordu. 14 Şubat 2022 tarihinde başlayan duruşmalarda MİT’in Ukrayna’dan getirildikten sonra kendisine ağır işkenceler yaptığını ileri süren N. G. Bozkır bütün ifadelerini reddetmiş, davanın açılmasına yol açan itirafların ise kendisi ile Ukrayna’da iken görüşen gazeteci Zihni Çakır’ın yönlendirmesi ile uydurduğu bir senaryo olduğunu ileri sürmüştü. Bozkır’ın işkence iddiaları kendilerine başvurulan Ankara Barosu avukatlarının araştırmaları sonrasında baro tarafından da doğrulanmıştı.

TETİKÇİ YURT DIŞINDA OLDUĞUNU KANITLAYINCA SANIKLAR TAHLİYE EDİLDİ

Sanıklar suikastla ilgilerinin olmadığını ileri sürerken suikastta tetiği çektiği ileri sürülen Tarkan Mumcuoğlu’nun o tarihlerde Kazakistan’da askeri eğitimde olduğunu kanıtlayan yeni deliller sunması sonrası mahkeme heyeti 19 Mayıs 2023 tarihinde tutuklu tüm tanıkları tahliye etmişti. ‘FETÖ’ davasından ceza alan Enver Altaylı’nın hükümlü olduğu için bırakılmazken, mahkeme kendilerine sunulan T. Mumcuoğlu’nun Kazakistan’a birlikte gittiği askeri personel, eğitim verdikleri Kazak askerlerinin tanıklıkları ve birlikte çekilen fotoğrafların tetiği çekenin T. Mumcuoğlu olmayabileceği kanaatini doğurduğu gerekçesine dayandırmıştı. Mahkeme ayrıca “Olayda tetiği çeken asıl failin kim olduğunun tespiti için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda” da bulunmuştu. Davada tüm tanıkların tahliyesi sonrası reddi hakim talebinde bulunan Hablemitoğlu’nun ailesi ve avukatlarının talebi ise bir üst mahkeme tarafından reddedilmişti.

Bugün yeniden başlayan duruşmalarda bu dava ile ilgili tutuklu tanık kalmazken, tahliye edildikten bir gün sonra IŞİD’e satılan silahlarla ilgili “soğan tırları davası” olarak bilinen davadan 21 yıl 9 ay hapis cezası verilen N. G. Bozkır yurtdışına kaçtı. Bozkır’ın kaçtığı tahliyesinden bir süre sonra “ayda bir adli kontrol” hükümlerine uymadığı, karakola gidip imza atmadığı ve bu durumun mahkemeye 25 gün sonra bildirilmesi ile ortaya çıkmıştı.

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU: “UMUDUMUZ VARDI, ŞU AN İNANCIMIZ SIFIR!”

Bugün başlayan duruşma ile ilgili sosyal medya hesabından bir açıklama yapan N. Hablemitoğlu’nun eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu “Dava ile ilgili umudumuz vardı, ancak şu anda inancımız sıfır; kurguyu ve kimlerin bu cinayete nasıl bulaştığını, o kirli derinliği ve ilişkiler örüntüsünü, nasıl göz yumulduğunu anlıyoruz. Bizim için dava başladıktan sonra tümüyle netleşti. Şu taraf bu taraf dedikleriniz iç içe, birbirlerini pek kolluyorlar. Bundan önceki celselerde konuşulanlar, ilişkiler ve telaffuz edilen paralar vs çok korkutucu. Mevzu Necip Hablemitoğlu da değil zaten, olan her birimizin hayatlarına oldu. Kaybımızın üzerinden 21 yıl geçti. Tek tesellimiz, zarif bir eş ve harika bir baba ile kısa da olsa yaşayabilmek…” dedi.

ÇEVRE MÜCADELESİNE KARŞI SAHTE BELGELERLE YAZILAN KİTAP

N. Hablemitoğlu, öldürüldüğü dönemde Fethullah Gülen Cemaatinin devlet içindeki yapılanmasına dair araştırmalar yapıyordu. Hablemitoğlu’nun Bergama’daki altın madenine karşı mücadele eden Bergama Köylülerini ve o mücadelenin önderlerini “Almanya’nın desteklediği, kışkırttığı” iddialarına yer verdiği “Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” adlı kitap da öldürülmeden bir yıl kadar önce yayımlanmıştı. Kitabın altın madeni şirketince yazdırıldığı, gerekli-bilgi belgelerin şirkete iki kere giden Hablemitoğlu’na şirket yöneticileri tarafından verildiği, kitabın finansman ve dağıtımının büyük oranda altıncı şirketçe karşılandığı, kitabın ana omurgasını oluşturan Alman Kalkınma Bakanlığı’nın “Türkiye’nin Altın Konsepti” başlıklı belgesinin ve bazı verilerin sahte olduğu ortaya çıkmıştı[1]. Hablemitoğlu, yazdığı bu kitabı suç duyurusu olarak kabul eden DGM’nin Bergama köylü mücadelesinin önderleri ve Alman Vakfı yöneticileri hakkında açtığı “Legal Alman Casusluğu Davası”nın ilk duruşmasından 8 gün önce öldürülmüştü.

HABLEMİTOĞLU’NUN SÖZLERİ GEZİ İDDİANAMESİNDE

Sahte bilgi/belgelerle yazılan bu kitap Bergama Köylü hareketinin sönümlenmesinde önemli rol oynarken, Türkiye’deki çevre hareketine ciddi zararlar vermişti. Kitap, bugün bile çevre mücadelelerine karşı şirketler tarafından “bu mücadelelerin arkasında dış güçler var” argümanına delil olarak gösteriliyor. Kitapta yer verilen “etki ajanı” kavramının yer aldığı bazı bölümleri ise Gezi Davası tebliğnamesinde kullanıldı.  Hablemitoğlu’nun F. Gülen cemaati ile ilgili yazdığı “Köstebek” kitabı ise ancak ölümünden sonra yayınlanabilmişti. 

[1] Bkz: “Kuyudaki Taş / Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği”. Özer Akdemir. Evrensel Basım Yayın 2011

ÖNCEKİ HABER

Lise öğrencisine taciz iddiasıyla tutuklanan polis, adli kontrolle serbest

SONRAKİ HABER

"İşçi sınıfı kazanacak" | Arif Nacaroğlu'nun EMEP Gaziantep İl Kongresinden izlenimi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa