Çevre Mühendisi Akdoğan: Kentlerde bütünsel planlama yaşamsal zorunluluktur
Kıyı kentlerinde yaşanan mevsim normallerinin üzerindeki yağışların sonuçlarını ÇMO İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan ve GıdaMO İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak ile konuştuk.
Fotoğraf: DHA
Ramis SAĞLAM
İzmir
Kıyı kentlerinde yaşanan mevsim normallerinin üzerindeki yağışlar çarpık kentleşme sorununu tekrar gündeme getirdi. İzmir’de son iki günde etkili olan sağanak yağış özellikle kıyı şeridindeki Konak ve Karşıyaka gibi ilçeler, deniz seviyesinin yükselmesiyle adeta sular altında kaldı. Bilim insanlarının ve meslek odalarının yaptığı uyarıları dikkate almayan yerel yönetime ve merkezi hükümete, son yaşanan taşkınların ardından yeni uyarılar geldi.
Nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme, doğal varlıkların kontrolsüz tüketimini gündeme getiren TMMOB’a bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu ve Çevre Mühendisi Selma Akdoğan, çevresel etkilerin yönetilememesinin sonucu ortaya çıkan iklim değişikliği ve su kısıtlılığının artmasını gündeme getirdi. Yaşanan sel felaketlerinin ardından yaşanabilecek gıda krizini hatırlatan Gıda Mühendisleri Odası (GıdaMO) İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak ise kaynakların tükenmesi, kirlilik, aşırı doğa olaylarının dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşam için tehdit oluşturduğunu söyledi.
"PLANSIZ YAPILAŞMA TEHDİT EDİYOR"
Kentlerde geçmişten bugüne sıcaklık, kuraklık ve yağış miktar ve şiddetindeki değişiklikler artarak devam diyor. Kentleşme politikalarına, plansız yapılaşmaya, ormansızlaşmaya ve yeşil alanların kaybına dikkat çeken Akdoğan, “Betonlaşma, altyapı eksiklikleri gibi süreçler yağışların sel ve afete dönüşmesine neden oluyor. Kentlerin altyapı ve planlama sürecindeki gelişiminden çok daha hızlı ilerliyor. Kentlerimizde dirençli kent kavramı üzerinden acil olarak gerekli çalışmaları yürütülmesi ve kentleşme sürecinin bilim ve mühendislik ışığında planlanması gerekiyor” dedi.
"DİRENÇLİ ŞEHİRLER İNŞA ETMELİYİZ"
Afetlerin ekonomik, teknik sistemler ve altyapılara sosyal koşullara verebileceği zararlardan korunabilecek kapasitede geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken sosyal, “Şehirlerin dirençli şehir olabilmeleri için çevresel risklerini belirleyerek, doğru ve etkin bir çevresel altyapı ve çevre yönetimini gerçekleştirmesi önemlidir. Kentlerimizde, sağlıklı ve temiz su ihtiyacının sağlanması, su kaynaklarının korunması, kullanılmış suların arıtılması, yeniden kullanımı, tarım ve sanayi kullanımına yönelik planlamaların, iklim değişikliği, meteorolojik ve hidrolojik faktörler, afet ve taşkın yönetim süreci ile birlikte bütünsel, entegre yönetimi sürecinin değerlendirilmesi ve yönetilmesi yaşamsal zorunluluktur” diye konuştu.
"GEREKLİ BAKIMLAR DÜZENLİ OLARAK YAPILMALIDIR"
Taşkın seviyeleri belirlenerek, taşkın riski altında bulunan yapılar için özel önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Akdoğan, yapıların taşkın seviyesi altındaki bölümlerin iptal edilmesi gerektiğini ifade etti. Yeni yapılacak binalar ve kentsel dönüşüm alanlarındaki yapıların depremin yanı sıra sel ve taşkın riski de göz önünde bulundurularak inşa edilmesi gerektiğini dile getiren Akdoğan, “Subasman kotu uygun yükseklikte alınmalı, dere yataklarında akışın sağlanması için gerekli bakımlar yapılmalı, taşkın suyunun akışını engelleyecek yapılar ortadan kaldırılmalı. Mevcut altyapı tesisleri güçlendirilmeli, atıksu ve yağmursuyu şebekelerinde gerekli bakımlar düzenli olarak yapılmalıdır” dedi.
"AFET SONRASI GIDA GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ"
Doğal afetlerde gıda güvenliğinin önemini özellikle deprem özelinde sıklıkla dile getirdiklerini belirten GıdaMO İzmir Şube Başkanı İ. Uğur Toprak, “Ülkemizde gerçekleşen afetlerin yüzde 9,3’lük kısmını sel afetleri oluştururken, sel suları fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıpların dışında gıda güvenliğine dair de sorunlara neden oluyor” diye konuştu.
İlgili kurumları kentlerde yaşanan su taşkını ve sel baskını ile ilgili görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye bir kez daha davet eden Toprak, “Kamu kurumlarının görev alanları içinde Afet Ayni Bağış, Depo Yönetimi ve Dağıtım Grubu görev sorumlulukları arasında gıda güvenliği için denetim yaptırmak ve soğuk hava depoları kurdurmak var. Gıda güvenliği ile ilgili bir sorun yaşamamak için gıda üretimi, satışı yapan yerlerde belli hususlara ekstra dikkat edilmeli” dedi.
"BOZULAN GIDALAR İMHA EDİLMELİ"
Sel suyu ile temas etmiş ambalajsız, açık, dökme tüm ürünlerle ilgili uyarılarda bulunan Toprak, “Sel suyu ile temas etmiş olabilecek yiyeceklerden doğal kokusu, rengi veya dokusunu kaybetmiş ürünler, su geçirmez özelliği olmayan (karton, açılır kapaklı, vidalı kapaklı plastik, cam vb.) paketlerdeki ürünler derhal imha edilmeli. Fakat imha edilirken, direkt çöpe atılması yerine, tekrar kullanılma ihtimalini ortadan kaldıracak şekilde açılarak dökülmeli, ambalaja zarar vererek imha edilmelidir” uyarısında bulundu.