‘Dans duygusal derinlikleri keşfetmeyi sağlar’
İDOB Modern Dans Topluluğu (MDTistanbul) “Dans Adrenalin”i sahnelemeye devam ediyor. Dansçılardan Huri Murphy, “Dans, gündelik yaşamın dinamiklerini keşfetme ve paylaşma fırsatı sunar” diyor.
"Dans Adrenalin" | İDOB MDTistanbul
Şeyma AKCAN
İstanbul
İstanbul Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu bu sezon “Dans Adrenalin” isminde 5 farklı parçadan oluşan bir eserle seyirci karşısına çıktı. Kasım ve aralık ayı boyunca sahnede olacak eser 6 Kasım’da prömiyerini yaptı. Eserde Türkiye’den ve başka ülkelerden koreograflar çalıştı.
Parçaların ortaya çıkış süreçleri, dansçıların koreograflarla birlikte çalışma biçimi, yaratım ve deneyim süreci hakkında MDTistanbul Proje Yönetmeni Emre Karaca, Koreograf İhsan Rüstem, Koreograf ve Dansçı Ferhat Güneş, Repetitör ve Dansçı Huri Murphy, Repetitör ve Dansçı Seçil Yenigün sorularımızı yanıtladı.
Eserdeki parçalar birbirinden bağımsız olsa da seyirciye “doğa” temasında bir ortaklık duygusu geçiyor. Huri Murphy “Dans, gündelik yaşamın dinamiklerini ve duygusal derinliklerini keşfetme ve paylaşma fırsatı sunar” diyor.
‘DOĞA TEMASI ENERJİMİZLE ALAKALI’
Dans Adrenalin birbirinden bağımsız beş farklı parçadan oluşsa da “doğa” kavramı insan ile ilişkisi bakımından tekrarlanıyor gibi. Öncelikle bu beş farklı konu nasıl bir temada bir araya geldi, projenin yaratılma sürecinden bahsedebilir misiniz?
Emre Karaca: Dans Adrenalin süreci, MDTistanbul Kurucusu ve Eski Proje Yönetmenimiz Beyhan Murphy zamanında başladı. Gecenin ismini veren ve içeriğinin büyük bölümünü hazırlayan Beyhan Hoca’mızdır. Topluluğumuzun ürettiği eserlerde genelde seyircilerimiz doğayla ilgili bir bağlantı buluyorlar. Bunu topluluğumuzun enerjisiyle alakalı bir geri dönüş olarak düşünüyorum. Farkında olmadan gelişen ve doğaya tekrar yakın olmak ihtiyacıyla ilgili bir durum bence. Seyircilerimizle bu noktada bir yakınlık kuruyoruz. Koreografların farklı deneyimlere sahip olması ve dünyanın farklı coğrafyalarından geliyor olmaları birbirinden bağımsız ve farklı beş parçanın bir tema altında toplanmasını sağladı diye düşünüyorum.
Ferhat Güneş: Her koreograf kendine ayrılmış zaman diliminde üretimlerini gerçekleştirdiler. Dolayısıyla koreografların ortak bir doğa/insan hissi etrafında konumlanması içgüdüsel sürprizli bir hamle niteliğinde ve koreografilerin tamamına etkisinin olduğunun farkındayız. Genel “Adrenalin” teması çerçevesi ile kurduğumuz kendine has bağlantılarımız ise ortak bir atmosfer oluşmasını destekledi…
‘YARATICILIĞIN BİRLEŞİMİ HEYECANLANDIRIYOR’
Seyirci olarak sahnede yalnızca dansçıları görsek de koreografiden ses tasarımına, müziğinden kostüm tasarımına her yönüyle kolektif bir çalışmanın sonucunu deneyimliyoruz. Ekip olarak çalışma sürecinin zorlayan ve heyecanlandıran yönleri nelerdir?
F.G: Koreografik/teknik katmanların artması ortaklığı yakalamada çoğunlukla zorluk seviyesinin artmasına neden olacakmış gibi görünse de; MDTistanbul bu çağın kolektif-üretim açlığını çokça hisseden ve ortak paydada buluşmanın gerektirdiği iletişimi, sanata-dansa yaklaşım ne olursa olsun çözümlemeyi başaran bir topluluktur. MDTistanbul’da üretim yapmanın en heyecanlı yanlarından biri de bu benim için. Üretimi gerçekleştiren her birimle uzun çalışmalar gerçekleştirdik. Örneğin Reside/Düşler 3Kere Görülmeli’nin (D.Ü.G.) ses ve müzik tasarımlarını gerçekleştiren Onur Seçki arkadaşımla günlerce süren üretimimiz belirttiğim çerçevede, benim tanımımla heyecanlı/geliştirici “tartışmalar” olarak değerlendirilebilir.
Huri Murphy: Koreografi, ses tasarımı, müzik ve kostüm tasarımı gibi unsurların bir araya gelmesi kolektif bir sanat eseri ortaya çıkarmak için önemlidir. Ekip olarak çalışma sürecinin heyecanlandıran yönleri, yaratıcılığın birleşimi ve farklı disiplinlerin bir araya gelerek etkileyici bir performans yaratma potansiyelidir. Ancak, aynı zamanda farklı görüşler ve estetik tercihlerle başa çıkmak, bir uyum bulmak gibi zorlayıcı yönleri de bulunabilir. Bu zorluklardan gelişim, çok yönlü bir yaratım ortaya çıkar ve çalışmanın dinamiklerini dengelemeyi sağlar.
E.K: Topluluk olarak sahneye çıkan eserlerin stüdyo dışındaki hazırlık sürecisinde de emek vermeyi seviyoruz. Tanıtım, dekor/kostüm tasarımı, ışık tasarımı vb. her alanda tasarımcılarımızla beraber çalışmak eserlerin bizi daha çok yansıtmasını sağlıyor. Motivasyonumuzu artıran ve içinde olmaktan keyif aldığımız bir süreç oluyor. Tabii ki her zaman pozitif gitmeyebiliyor. Tatlı zorluklar diyebileceğimiz; her şeyi zamanında yetiştirmeye çalışmak, farklı fikirlerde ortak noktada buluşmak gibi durumlarda pozitif ve yapıcı bir şekilde konuşup tartışıp çözmeye çalışıyoruz. Dansçılar için beden sağlığı çok önemli bir konu. Her sabah aynı şekilde kalkamayabiliyorsunuz. Ağrılı veya sakatlık yaşanılan dönemde motivasyonunuzu düşürmemek ve gerekli fiziksel bakımını yapabilmek çok önemli. Dans etmek, dansçı olmak dışarıdan ne kadar keyifli ve güzel gözükse de, çok disiplinli olmak bedenine ve kendine her zaman çok iyi bakılması gereken çok zor ve özverili bir meslek.
KOLEKTİF YAKLAŞIM, YARATICI EKİP ÇALIŞMASI
Koreografinin yaratım süreci nasıl ilerliyor, nasıl planlanıyor? Bu süreçte nerelerden faydalanıyorsunuz?
H.M: Koreografi yaratım süreci genellikle belirli aşamalardan oluşur. İlk olarak, koreograf, temel konseptleri ve duygusal tonları belirler. Ardından, müzik seçimi yapılır ve dans hareketleri bu müziğe uyacak şekilde planlanabilir. Koreograf, dansçılarla iş birliği yaparak hareketleri, fikirleri uygular ve geliştirir. Ancak bu aşamalar; önce bir müzikten esinlenerek fikirlere ulaşılması gibi farklı bir sıra ile de oluşabilir. Prova süreci boyunca müzik, ışık tasarımı ve diğer unsurların birbiriyle uyumunu sağlamak amacıyla iletişimde kalınır ve iş birliği yapılır. Koreografi aşamasında dans eğitimi, görsel sanatlar, müzik ve tiyatro gibi çeşitli disiplinlerden ve neticede koreografın ilham aldığı bütün durumlardan faydalanılır. Bu süreç, kolektif bir yaklaşım gerektirir ve yaratıcı bir ekip çalışması içerir.
F.G: Her koreografın ya da üretilen her eserin üretim kıvılcımı/motivasyonu/dinamiği farklılık gösterebiliyor. “Reside/D.Ü.G.” 2019 yılında MDTistanbul olarak ürettiğimiz, yönetmenliğini üstlendiğim kısa dans filminin sahne versiyonudur. Dolayısıyla kendi dramaturjik sürecini zaten başlatmış, üretilmiş bir yapının var olan hikayesinin kronolojik olarak öncesini konu alarak “Resıde”ın hüzünlü hikayesinin aksine totalde eğlenceli/mutlu küçük bir topluluğun hikayesine dönüştürdüm.
‘BİR ŞİİRİ DANS OLARAK HAYAL EDİYORUM’
Özel olarak Reside parçasının dansla birlikte teatral bir yönünün de olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda Reside bir kısa filmin de parçası. Sanatın farklı alanlarıyla birlikte üretmek nasıl bir deneyim? Bu fikir nasıl gelişti?
F.G: Dansa başladığım andan itibaren izlediğim okuduğum deneyimlediğim tüm sanatsal üretimlerin başka disiplinler versiyonlarını hayal etmeyi çok sevmişimdir. Bir şiiri dans olarak hayal etmek ya da etkilendiğim bir heykeli film karakteri olarak/bir performansın dijital bir illüstrasyon versiyonunu hayal etmek, beni dansı sahne ve seyirci sınırlarının ötesinde bir hayal dünyasına sürüklüyor. Üretime dair gelen fikirlerin havuzumu zenginleştirdiğini düşünüyorum. “Reside/D.Ü.G.” de Taner Güngör’ün canlandırdığı 1972 döneminden bir karakterin bir NFTye, tek kişilik bir tiyatro oyununa ya da bir filme dönüşmesi zeminini genişletiyor üretimin dönüşmesine olanak tanıyor.
‘SANATÇILARIN ANI YAŞAMASINI İSTİYORUM’
Anikka için tanıtım metninde “Hiçbir şeyin aynı kalmadığı ve her şeyin sürekli değiştiği fikrini kucaklayan bir kavram” olduğu ve pek çok provadan sonra aynı şekilde iki kez dans edilemediği belirtiliyor. Bu değişim dinamiğini koreografi açısından nasıl işlediniz?
İhsan Rüstem: Bana göre provaların birden fazla işlevi var. Bir yandan, özellikle grup bölümlerinde sıkı bir temizlik ve uyum düzeyi yaratmak için yorulmadan çalışıyorum. Bir insan kitlesinin tek bir ordu gibi hareket ettiğini görmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Öte yandan, sanatçıların anı yaşamalarını ve o anı kucaklamalarını sağlamak için de bir o kadar çok çalışıyorum. Bunu söylemek yapmaktan daha kolay. Bir dansçıdan hem komşusuyla sıkı sıkıya bir arada olmasını hem de ‘Anı yaşamasını’ nasıl istersiniz? Bu benim çabaladığım bir şey... Çünkü bir kez hareketin üzerine inşa edildiği özü, amaçlandığı yaklaşımı, müzikalitesini gerçekten anladığınızda özgür bir zihinle, sürecin hem bir olmanızı hem de anı yaşamanızı sağlayacağına tamamen güvenerek gerçekten dans etmekte özgür olursunuz. Bu yüzden ben buna ‘değişim dinamiği’ demezdim -daha ziyade en gerçek ve en dürüst haliyle anın saflığı derdim. Bu benim için Anikka.
‘İYİ Kİ DANS VAR DİYORSUNUZ’
Bir ifade yöntemi olarak beden-hareket-koreografi, bir fikri veya duyguyu anlatırken gündelik yaşantıyla da kurulduğu bağı göz önünde bulundurursak nasıl bir yerde duruyor? Dansçılar bunu nasıl içselleştiriyor?
H.M: Beden, hareket ve koreografi, bir ifade yöntemi olarak günlük yaşantının içselleştirilmesine odaklanır. Dansçılar, kendi deneyimlerini, duygularını yoğun bir şekilde düşünerek bedenlerine nasıl etki ettiğini ve o etkinin bedeni nasıl bir hal tavır ve duygu ile hareket ettirdiğini doğaçlama yöntemi ile araştırdıkları çalışmalar yaparlar ve günlük yaşamla kurdukları bağları danslarına yansıtarak izleyiciye iletişim kurarlar. Bu içselleştirme süreci, dansçıların duygusal zenginlikleri, hikayeleri ve düşünceleri beden dili aracılığıyla ifade etmelerine olanak tanır. Dans, gündelik yaşamın dinamiklerini ve duygusal derinliklerini keşfetme ve paylaşma fırsatı sunar. Dansçılar, koreografik unsurları anlamak ve performanslarını güçlendirmek için kendi yaşantılarından ve gözlemledikleri yaşantılardan ilham alabilirler.
Seçil Yenigün: Bence hareket edebilmek duyguyu ifade etmenin en güzel biçimi. Bizler herkes gibi günlük yaşamın içinde maalesef kaybolabiliyoruz. Kendimiz için, birey olmak için, iyi bir dünyada yaşamak için her gün çabalıyoruz. Her gün yoruluyoruz, hem fiziksel hem zihinsel olarak. Fakat bu yoğunluğun içinde dans edebilmek dünyanın en keyifli mesleği oluyor birden. Sanki başka bir dünyadaymışsınız, başka bir evrendeymişsiniz gibi her şey bir anda değişiyor, farklı biçime giriyor ve sizi o duygudan alıp başka bir duyguya taşıyor. İyi ki dans var diyorsunuz.
YÖNTEMDE ÇEŞİTLİLİĞİN ETKİLERİ
Bazı dansçılar birden fazla koreograf ile çalışıyor. Üretim sürecinde dansçı ve koreograf ilişkisi nasıl? Birbirinden öğrendiği veya birbirini zorladığı taraflar nelerdir?
F.G: Dansçı olarak fiziksel birçok kaliteyi/dinamiği/yaklaşımı deneyimleyerek her koreografiye uyumlanabilme donanımımızı genişletmeyi hedefleyerek kendimizi her an eğitiyoruz ama bazen daha çok benimsediğimiz hareket kodlarını yüzeyde tutabiliyoruz. Koreograf ve dansçı olarak tek zorlandığım nokta bu; benimsenen hareket kodlarının vazgeçilemez düzeyde olması. Bu hareket kodlarının dışında fiziksel bir öneri sunulduğu taktirde bu alışkanlıklardan sıyrılıp koreografın/koreografinin talebine fiziksel cevabımızı üretemediğimiz noktada zorlanabiliyoruz. Bu zorlukları çoğunlukla karşılıklı geri besleme ile hızlıca çözebilmemiz de kurduğumuz iletişiminin ortak bir hedefe odaklanma ile kolaylıkla üstesinden gelebiliyoruz.
H.M: Dansçılar birden fazla koreograf ile çalıştıklarında, bu deneyimler genellikle karşılıklı bir etkileşim ve açık bir iletişim içerir. Bu, dansçıların kendi becerilerini çeşitlendirmelerine ve genişletmelerine olanak sağlar. Dansçılar, her koreografın benzersiz beklentileri ve yönetim tarzlarıyla tanışarak gelişirler. Aynı zamanda, farklı koreografların çalışma yöntemlerini birleştirerek kendi yaratıcılıklarını zenginleştirebilirler. Ancak, bu durum aynı zamanda dansçıları zorlayabilir, çünkü farklı koreografların talepleri ve estetik tercihleri, konseptleri ve fikirleri uygulama arasında denge kurmak gerekebilir. Bu çeşitlilik, dansçılara geniş bir perspektif kazandırırken, aynı zamanda esnek, iş birliğine açık ve öğrenmeye istekli olmalarını gerektirir.
S.Y: Tabii ki öğrenilen keşfedilen o kadar bilgi var ki. Bence MDTistanbul olarak bunu iyi başardığımızı düşünüyorum. Birbirimizle çok uzun zamandır çalışıyoruz. Evet bazı genç dansçılarımız da var ama herkes kısa zamanda bu döngüye keyifle dalıyor. Aynı gece içinde farklı eserlerde dans etmek zor olabiliyor. Çünkü eserler arasında hareket kalitesi farkı var. Dansçılar bu kaliteyi özümseyip, aynı anda da hem hareketi, düzeni ezberleyip hem de icra etmeye giriştiklerinde parça zor olabiliyor. İşte burada profesyonellik devreye giriyor. Dans hayatım boyunca pek çok eserde dans ettim. Kalitesi son derece farklı koreografla çalıştım ama her zaman ortak noktada kalmaya çalıştım. O da keyfine varmak sahnede olmanın keyfini çıkarmak.