10 Ekim Katliamına yol verenler için “görevi savsaklama” denip yalnızca kınama istenmiş!
10 Ekim Ankara Katliamına ilişkin emniyet görevlilerinin ihmallerine ilişkin disiplin raporunda bazı emniyet görevlileri için “görevi savsaklama” suçundan "kınama" istendiği görüldü.
![10 Ekim Katliamına yol verenler için “görevi savsaklama” denip yalnızca kınama istenmiş!](https://www.evrensel.net/upload/dosya/241374.jpg)
Fotoğraf: MA
İLGİLİ HABERLER
![10 Ekim Ankara Katliamı Davası: Yeni mahkeme heyeti de bütün talepleri reddetti](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/198927.jpg)
10 Ekim Ankara Katliamı Davası: Yeni mahkeme heyeti de bütün talepleri reddetti
![Kritik rapor dosyaya sansürlenerek verildi | 10 Ekim Davası Avukat Komisyonu: Gerçekler ayıklanamaz](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/250041.jpg)
Kritik rapor dosyaya sansürlenerek verildi | 10 Ekim Davası Avukat Komisyonu: Gerçekler ayıklanamaz
Cem ŞİMŞEK
İstanbul
Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı olan ve IŞİD’in canlı bomba saldırısı nedeniyle 103 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı 10 Ekim Ankara Katliamına ilişkin emniyet görevlilerinin ihmallerine ilişkin yürütülen disiplin raporunun detayları ortaya çıktı. Dönemin il emniyet müdürü ve il emniyet müdür yardımcısının da dahil edildiği idari disiplin sürecine ilişkin hazırlanan raporda bazı emniyet görevlileri için “görevi savsaklama” suçundan “kınama” cezası istendiği görüldü.
10 Ekim Ankara Katliamına ilişkin Mülkiye Müfettişliğinin hazırladığı disiplin raporu katliam davasının dosyasına 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu tarafından sunuldu. Disiplin raporunda hakkında soruşturma yürütülen emniyet personellerinin isimlerinin sansürlendiği görüldü. Mülkiye Müfettişliğinin katliama ilişkin araştırma raporunda da kamu görevlilerinin sorumluluğuna ilişkin bölümler ve kimi sayfalar da silinmişti. Raporlar avukatların ısrarlı taleplerine rağmen dava dosyasına gönderilmemiş, bunun üzerine idare mahkemesine açılan dava sonucu "bilgi edinme hakkı" kapsamında açıklanmıştı.
Dönemin il emniyet müdürü, il emniyet müdür yardımcısı, 4 şube müdürü ve 1 şube müdürlüğü büro amiri, 1 şube müdürlüğü komiser yardımcısı ve 4 şube müdürlüğünde görevli polis memuru hakkında yürütülen disiplin soruşturmasında iki ayrı suçlama bulunuyor. Suçlamalardan ilki katliama ilişkin önleyici emniyet tedbirlerinin alınmaması, ikincisi ise canlı bomba saldırısının ardından emniyet görevlilerinin yaralı ve hayatını kaybedenlerin olduğu alana attığı gaz bombalarının sağlıkçıların alana müdahalesini engellediği ve ölüm sayısını artırdığı oldu.
İL EMNİYET MÜDÜRÜNE ‘SAVSAKLAMA’DAN CEZA
Hakkında soruşturma yürütülen 11 emniyet görevlisinin ifadelerine de yer verilen raporda dönemin il emniyet müdürü için “görevi savsaklama” nedeniyle “kınama” cezası verilmesi gerektiği belirtildi. Disiplin raporunda “Bahse konu toplantı ile ilgili İl Emniyet Müdürlüğü tarafından her toplantı ve gösteri yürüyüşü için alınan rutin emniyet tedbirlerinin alındığı, bu rutin emniyet tedbirlerinde bir eksiklik olmadığı, ancak mevcut istihbarat bilgilerinin ve yakın dönemde diğer illerde meydana gelmiş olan benzer türdeki terör eylemlerinin rutin emniyet tedbirlerinin dışında toplantı ve gösteri yürüyüşleri özelinde ek tedbirler alınmasını gerektirecek nitelikte olduğu, yine alınacak her türlü önleme rağmen toplanma alanına kadar gelmiş olan canlı bombalarım bu eylemlerinin engellenebilmesinin çok zor olduğu kabul edilse bile, mevzuat gereği yasal bir toplantı ve gösteri yürüyüşünün güvenliğinin sağlanmasının İl Emniyet Müdürünün görevi olduğu dikkate alındığında, adı geçenin, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün ‘Görevin takdir ve yerine getirilmesinde hoşgörü veya savsaklama’ başlıklı 13. maddesinin; ‘Bu Tüzükte disiplin suçu olarak saptanan eylem, işlem, tutum, ve davranışlar dışında herhangi bir biçimde görevin takdir ve yerine getirilmesinde hoşgörü veya savsaklaması görülen memura kınama cezası verilir. Bu hoşgörü veya savsaklama Devleti veya kişileri zarar uğratmış veya hizmetin gecikmesine, durmasına ya da aksamasına neden olmuşsa, durumun ağırlığına ve zararın derecesine göre, daha ağır bir ceza verilebilir’ hükmü uyarınca kınama cezası ile tecziye edilmesi gerektiği…” denildi.
Disiplin raporunda, Emniyet Müdürüne dair kısım.
İL EMNİYET MÜDÜR YARDIMCISINA CEZA İSTENMEDİ
Dönemin il emniyet müdür yardımcısı için ise gösteri yürüyüşünün planlanmasından sorumlu olduğu belirtilmesine karşın patlamadan 26 gün önce görevlendirildiğinden yeterli bilgi sahibi olamayacağı ifade edilerek ceza verilmemesi gerektiği söylenmiş: “Bahse konu terör eyleminden 26 gün gibi kısa bir süre önce, 14.09.2015 tarihinde Ankara'da göreve başladığı, bahse konu miting için başvuru dilekçesinin 22.09.2015 tarihinde verildiği ve adı geçenin göreve başladıktan 8 gün sonra bu mitinge ait güvenlik tedbirlerinin planlanması ve uygulanması göreviyle görevlendirildiği ve miting için alınması gereken tedbirler kapsamında değerlendirilmesi gereken istihbarat bilgilerinin çoğunlukla daha önceki tarihlere ait olduğu, açıklanan sebeplerle adı geçenin Ankara'da yapılmış önceki mitinglerde ne tür tedbirler alındığı, yeni durumlara göre bu tedbirlerde nasıl bir değişikliğe gidebileceği konusunda yeterli bilgi sahibi olamayacağının ve bu konuda yeni öngörülerde bulunamayacağının kabul edilmesi gerektiği, dolayısıyla adı geçenin bahse konu mitinge ait tedbirlerin planlamasında ve uygulanmasında ihmalinin bulunmadığı kanaatine varıldığından hakkında disiplin cezası ile tecziyesine gerek olmadığı…”
İSTİHBARAT ŞUBE MÜDÜRÜ DE RAPORDA
Disiplin raporunda dönemin istihbarat şube müdürü için ise yine “görevi savsaklama” tespiti yapıldı; devamında “Bu hoşgörü veya savsaklama devleti veya kişileri zarar uğratmış veya hizmetin gecikmesine, durmasına ya da aksamasına neden olmuşsa, durumun ağırlığına ve zararın derecesine göre, daha ağır bir ceza verilebilir” denilse de kınama cezası istendi.
Raporun ilgili bölümünde “Kesin bilgiler içermese de birçok istihbarat bilgisinin İstihbarat Şube Müdürlüğüne geldiği, Ankara Emniyet Müdürlüğü Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Önleme ve Müdahale Planının ‘Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşlerinde Görev Alan Şube Müdürlüklerinin Görevleri’ başlığı altındaki 2. maddesinde İstihbarat Şube Müdürlüğünün ‘Toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı günün kesinleşmesinden itibaren yapılmak istenen toplantı ve yürüyüşün amacı ve hedefinin ne olacağı açık veya gizli olarak destekleyen veya karıştıran kuruluş ve şahısların kimliği ve geçmiş durumları ile topluluğun sayısı, direnme gücü ve ne gibi vasıta ve imkanları olduğu hususunda elemanlarını göndererek istihbarat toplamaya başlayacaktır” denilerek bu noktanın eksik bırakıldığı ifade edildi.
TEM ŞUBESİ NEDEN İSTİHBARAT TOPLAMADI?
Terörle Mücadele Şube Müdürü açısından da raporda aynı gerekçeyle aynı kınama cezası istendi. Ancak “görevi savsaklama”ya gerekçe olarak nedenler sıralanırken “alınacak her türlü önleme rağmen toplanma alanına kadar gelmiş olan canlı bombaların bu eylemlerinin engellenebilmesinin çok zor olduğu kabul edilse bile…” ifadelerine yer verildi. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da katliam sonrası benzer bir ifade kullandığı için çokça tepki almıştı. Bununla birlikte bu ifadenin devamında “Ankara Emniyet Müdürlüğü Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Önleme ve Müdahale Planının "Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşlerinde Görev Alan Şube Müdürlüklerinin Görevleri" başlığı altında 3. Maddesinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün ‘Toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı günün kesinleşmesinden itibaren yapılmak istenen toplantı ve yürüyüşün amacı ve hedefinin ne olacağı açık veya gizli olarak destekleyen veya karıştıran kuruluş ve şahısların kimliği ve geçmiş durumları ile topluluğun sayısı, direnme gücü ve ne gibi vasıta ve imkanları olduğu hususunda (…) istihbarat toplamaya başlayacaktır” hatırlatması yapılarak bu noktanın eksik bırakıldığı ifade edildi.
Kınama cezası istenen Güvenlik Şube Müdürü için ise raporda “Güvenlik Şube Müdürlüğüne gelen mevcut istihbarat bilgilerinin ve yakın dönemde diğer illerde meydana gelmiş olan benzer türdeki terör eylemlerinin rutin emniyet tedbirlerinin dışında toplantı ve gösteri yürüyüşleri özelinde ek tedbirler alınmasını gerektirecek nitelikte olduğu, yine alınacak her türlü önleme rağmen toplanma alanına kadar gelmiş olan canlı bombalarım bu eylemlerinin engellenebilmesinin çok zor olduğu kabul edilse bile…” denildi.
Raporda TEM Şube Müdürlüğü Büro Amiri açısından da yine “görevi savsaklama”dan kınama cezası istendi.
GAZ BOMBALARI ÖLÜME NEDEN OLMAMIŞ(!)
Raporun devamında alana gaz bombaları atılmasına ilişkin hakkında soruşturma yürütülen emniyet müdürleri, şube müdürleri ve polis memurları için Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığının raporunda yer alan “Olay yerinde ölen tüm vakaların ölüm sebebinin 'patlayıcı madde infilakına bağlı vücuda mekanik cisim penetrasyonu ile karakterli iskelet sistemi kırıkları ile birlikte iç organ ve büyük damar yaralanmalarından gelişen iç ve dış kanama' olarak tespit edildiği, kuruma yaralı gönderilmesi söz konusu olmadığından bu hususta başka bir bilgilerinin bulunmadığı” ifadelerine atıf yapılarak ölümlerin patlayıcı madde infilakından kaynaklandığı, polis tarafından gaz kullanımına bağlı bir ölümün veya yaralanmanın gerçekleştiğine dair bir tespit olmadığı ileri sürüldü ve ceza talep edilmedi.
Katliama dair isiplin soruşturması belgesi
Mülkiye Müfettişliğinin hazırladığı araştırma ve disiplin raporlarının detaylarını davanın bugünkü duruşmasında anlatan 10 Ekim Davası avukatları miting planlamasından sorumlu emniyet görevlileri için görevi 'savsakladıkları' için 'kınama" cezası verildiğinin görüldüğüne dikkat çekerek "Türkiye'nin en büyük katliamına sebep olmuş ihmalleri 'savsaklama' olarak niteleyip, karşılığında yalnızca 'kınama' cezası vermişler" diyerek duruma tepki gösterdi.
Evrensel'i Takip Et