Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube: Barış Akademisyenlerine yönelik hak ihlalleri devam ediyor
Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Üniversiteler Şubesi açıklamasında davası sonuçlanan ve iadesi kabul edilen akademisyenlerin hukuksuz bir şekilde üniversitelerde ısrarla görevlerine başlatılmadığı belirtildi
Fotoğraf: Pınar Çetinkaya/Evrensel
Eğitim Sen İzmir 3 No’lu (Üniversiteler) Şube, göreve iade edilen ve süreçleri devam eden Barış Akademisyenlerinin yaşadıkları sorunlara ilişkin şube binasında basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına görevine iade edilen akademisyenlerinin yanı sıra avukatlar ve TİHV de katıldı.
Basın toplantısında ilk olarak söz alan Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Lülüfer Körükmez, mahkemelerin olumlu kararlarının olduğunu ancak iade kararlarından sonra tekrar yürütmeyi durdurma veya istinaf yoluyla akademisyenlerin görevlerinden edilmesine yönelik sürecin devam ettiğini söyledi.
“HAK İHLALLERİNİN DEVAM EDİYOR”
Hak ihlallerinin devam ettiğini ifade eden Körükmez, “Kamuoyunda Barış Akademisyenleri işlerine döndü bu iş çözüldü diye bir kanı var ancak bu böyle değil. Türkiye’de şu ana kadar 158 iade, 156 ret kararı verilmiş ve 72 kararda henüz bekleme sürecinde. Ancak iade edilenlerin de 26’sı istinaftan onay almış ve Danıştay’a gidecek elbette ki bu, 49’u göreve başlayabilmiş, 11 yürütme durdurma verilmiş, 2 dosya istinaftan reddedilmiş. Aslında şu anki iade karaları da arar kararlar nihai kararlar değil. Kamuoyundaki kanının aksine bu mesele çözülmüş ve adil bir şekilde hukuki olarak nihayete ermiş değil ve dolayısıyla da ihlaller devam ediyor” dedi.
Sendikalaşmanın önemine de değinen Körükmez, ihraç süreçlerinde sendikal dayanışmanın önemini hissettiklerini dile getirdi. “Üniversitelere şu an bir ara kararla döndük, görevlerimize iade edildik. Elbette ki bütün iade edilen akademisyenler için nihai karar olmasını umardık ama bu süreç içerisinde de üniversitenin asli görevlerinin yani bilim ve eğitimin olması gerektiği biçimiyle devam etmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
“KİTLESEL AKADEMİSYEN TASVİYESİ YAŞANDI”
Daha sonra söz alan Barış Akademisyeni Serdar Tekin ise, “Üniversiteye geri dönüyoruz peki ama nereye dönüyoruz sorusu gerçek bir soru. Çünkü bıraktığımız yere geri dönmüyoruz. Elbette bunun uzun bir ardanalı olmakla birlikte kendi işracımıza vesile olan Barış için Akademisyenler vakasının itibaren baksak son 8 yılda yaşananlar Türkiye’de üniversite kurumuna bir tür deli gömleği giydirilmesiyle sonuçlandı. Başka türlü olması da mümkün değildi” dedi.
Barış için Akademisyenleri vakasının 2016’da başladığını ve Türkiye çapında bir linç furyasının yaşandığını hatırlatan Tekin, OHAL döneminde çeşitli ve katmanlı bir linçin uygulandığını ve Türkiye tarihinde en kitlesel akademisyen tasviyesinin yaşandığını söyledi.
“GÖREVİMİZ BU ORTAMA UYUM SAĞLAMAMAKTIR”
Rektör seçimlerinin kaldırıldığını ve bununla birlikte akademide birçok olayın yaşandığını anlatan Tekin, “Geldiğimiz noktada üniversite kurumuna bir deli gömleği giydirilmiş durumda, döndüğümüz yer bu. Döndüğümüz yerde bizi ne bekliyor; bu durumu gören ve olmaması gereken bir durum olduğunu, üniversitenin böyle olamayacağını gören insan sayısı az değil ama çok az kişi konuşuyor, eleştiriyor. Dolayısıyla döndüğümüz yerde karşılaştığımız manzara bizim açımızda sessizliğin, daha kötüsü kendi söylediğine inanmayarak bir şeyler söylemenin makbul kabul edildiğini bir ortama dönüyoruz” ifadelerini kullandı.
Tekin, “Birinci görevimiz bu ortama uyum sağlamamaktır. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demektir. Zulme zulüm, şiddete şiddet, barışa barış demektir yani şeyleri gerçek adıyla anmak ve adlandırmak, her türlü hakikat araştırmasını birinci işi budur. Biz daha önce yaptığımız şeyi yapmaya gidiyoruz yani hakikat araştırmasının parçası olmaya, doğru olduğuna inandığımız şeyi söylemeye, doğru olmadığına inandığımız bir şeyin de doğru olmadığını söylemeye gidiyoruz” diye konuştu.
“HUKUKSUZ SÜREÇ BİR AN ÖNCE BİTMELİ”
Söz alan avukatlar da süreç boyunca alınan kararların hukuka aykırı olduğunu söyleyerek, Anayasa Mahkemesi’nde bu dava süreçlerinin akademisyenler lehinde sonuçlanmasına rağmen İradi Mahkemelerde tersi kararlar çıkartma üzerine bir eğilim olduğunu ifade etti. Davası sonuçlanan ve iadesi kabul edilen akademisyenlerin hukuksuz bir şekilde üniversitelerde ısrarla görevlerine başlatılmadığını belirten avukatlar, sürecin sürüncemede bırakıldığını veya tekrar ret davalarıyla akademisyenlerin görevleri yapmasının engellendiğini söyledi. Avukatlar, hukuksuz sürecin bir an önce bitmesini talep etti. (İzmir/EVRENSEL)