Emek ve meslek örgütleri: Hekimler susmaz, TTB susturulamaz
Emek ve meslek örgütlerinin açıklamasında "TTB, tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de hekimler için hekimlerle birlikte mücadelesine devam edecektir" denildi.
Fotoğraf: Kübra Kırımlı/Evrensel
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyinin görevden alınmasına dair Ankara Tabip Odasında (ATO) açıklama yapıldı. TTB II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten'in de katıldığı açıklamaya Ankara'dan çok sayıda emek ve meslek örgütü temsilcileri de destek verdi. ATO, Ankara Dişhekimleri Odası, DİSK İç Anadolu Bölge Temsilciliği, KESK Anadolu Şubeler Platformu ve TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulunun ortak açıklamasını okuyan ATO Genel Sekreteri Dr. Mine Coşkun, "Halkın sağlığı, hekimlerin hakları, toplum yararı için kılını kıpırdatmayanların TTB'nin ve meslek örgütlerinin yasaları için; gelecekleri için tek bir söz etmeye hakkı yoktur. TTB, tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de hekimler için hekimlerle birlikte mücadelesine devam edecektir" diye konuştu.
"İKTİDAR YARGI ELİ İLE TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜNÜ GÖSTERİYOR"
Açıklama öncesinde konuşan ATO Genel Başkanı Dr. Muharrem Baytemür, "Darbe döneminde görülmeyecek şekilde bu dönem başka bir önem arz ediyor. Anayasal kurumlara yönelik bir baskı söz konusudur. 12 Eylül'de TTB kısa bir süre kapatılmasına rağmen ne hakkında herhangi bir başka bir işlem yapılmış ne de MK üyeleri görevlerinden alınmıştır" dedi.
Dr. Baytemür'ün ardından basın açıklamasını okuyan Dr. Mine Coşkun şunları ifade etti: " 30 Kasım 2023'te görülen yedinci duruşmasında Merkez Konseyi'nin görevden alınması kararı verildi. Mahkeme tarafından verilen bu karar, iktidarın yargı kurumları üzerindeki hâkimiyetinin, hukuksuzluğun ve demokratik kitle örgütlerine karşı tahammülsüzlüğün açık göstergesi oldu."
TTB'YE SALDIRILAR YENİ DEĞİL...
Hekimler tarafından seçilmiş Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması kararı ile 12 Eylül zihniyetinin vesayetçi anlayışının devam ettiği bir kez daha görüldüğünü ifade eden Dr. Coşkun, "Seçilmişleri yargıyı kullanarak görevden almak ve meslek örgütleri temsilcilerini susturmaya çalışmak, hukuk devleti normlarıyla bağdaşmadığı gibi, çağdaş ve demokratik bir toplumun önündeki en büyük engeldir. Başta TTB olmak üzere, iktidarın doğrudan kontrol edemediği meslek birliklerini dönem dönem düşmanlaştırması yeni bir olgu değildir. Bundan önce de gerek siyasi kamplaştırmanın nesnesine dönüştürerek, gerek yasal düzenlemelerle yeniden dizayn etmeye çalışmışlardır. Ne var ki, bu girişimler ne hekim, avukat, mühendis, mimar tabanında karşılık bulmuş, ne de toplum nezdinde meslek örgütlerinin saygınlıklarını örselemiştir. Bu nedenle doğrudan yargı sopasını kullanmaya yönelmişlerdir" dedi.
"TTB MÜCADELEYE DEVAM EDECEKTİR"
Konuşmasında demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün egemen olduğu ülkelerde politika-yapım süreçlerinde meslek birliklerinin tarihsel ve teorik birikimlerinden yararlanılmakta olduğunu hatırlatan Dr. Coşkun, "Kamu yararı doğrultusunda rasyonel politikaların belirlenmesinde vazgeçilmez olan meslek örgütleri, geniş yetkilerle donatılarak yasalarla güvence altına alınmaktadırlar. Otoriter ve totaliter rejimlerde ise meslek örgütleri halkın ve meslektaşlarının yararına tutum aldıklarında iktidarlar tarafından hedef tahtasına yerleştirilmektedir. TTB, Anayasal güvenceye sahip kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olması nedeniyle, hekimlik mesleğinin geliştirilmesi, hekimlerin haklarının korunması ve ortak ihtiyaçlarının karşılanması, meslek disiplininin sağlanması, hekimlerin birbirleriyle ve halkla ilişkilerinde dürüstlüğün ve güvenin hâkim kılınması, kamu hizmetinin düzeyinin korunması gibi işlevler üstlenmiştir" dedi.
TTB'nin, etik değerler ve bilimsel bilginin ışığında sağlığın fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hali olduğundan hareketle;
- Herkese ihtiyacı olan sağlık hizmetlerine parasız ulaşma hakkını,
- Yeterli bilgi, deneyim ve becerinin kazandırıldığı çağdaş tıp ve tıpta uzmanlık eğitimini,
- Şiddetten uzak, insancıl, güvenli, sağlıklı çalışma ortamını,
- Madenlerde, işyerlerinde kâr hırsı, denetimsizlik ve gerekli önlemlerin alınmayışı nedeniyle ortaya çıkan iş cinayetleri ve meslek hastalıklarının önlenmesini,
- Sağlıklı, yaşanabilir bir çevre hakkını,
- Çocuk istismarının, kadın cinayetlerinin önlenmesini savunmaktadır ve bu taleplerin karşılanması için yıllardır mücadele etmekte olduğunu ifade eden Dr. Coşkun; "Halkın sağlığı, hekimlerin hakları, toplum yararı için kılını kıpırdatmayanların TTB'nin ve meslek örgütlerinin yasaları için; gelecekleri için tek bir söz etmeye hakkı yoktur. TTB, tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de hekimler için hekimlerle birlikte mücadelesine devam edecektir" diye konuştu.
TTB II. BAŞKANI DR. ÖKTEN: DAYANIŞMA VE MÜCADELE İLE AŞACAĞIZ
Açıklamanın ardından söz alan TTB II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, "Dün verilen karar TTB'nin 70 yıllık bilgi birikimi, emeği ve mücadelesinin gaspıdır. Ancak biz bu gaspa hiçbir zaman izin vermeyeceğiz. Bu nedenle şu anda görevimizin başındayız. Bu karar aynı zamanda demokratik bir seçimle gelmiş TTB'in örgütlü yapısına karşı iktidar ve yargının olduğu bir darbedir. Bu karar sadece TTB davası da değildir. Çünkü bu aynı zamanda tüm meslek örgüt ve meslek birliklerine demokratik kitle örgütü ve sivil toplum kuruluşlarına da karşı yapılmıştır karardır. Bir süre sonra sıra onlara da gelecek. Bu nedenle dayanışma ve mücadele bu anlamda gerçekten önemlidir" diye konuştu.
"DEPREMDE KİMSE ÖLMESİN DEMEK SUÇ DEĞİLDİR"
TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyit Ali Korkmaz da söz alarak şöyle konuştu. "Dün verilen bu kararın siyasallaşan bir yargı kararı olduğunu, kararın tek adam rejiminin verdiğini biliyoruz. Bu kararın meslek örgütlerini bir hizaya çekme kararı olduğunu biliyoruz. Bizler TMMOB olarak bize bağlı 24 odamızda buna benzer davalar ile yüzleştik ve yüzleşmeye de devam ediyoruz. Meslek örgütlerimizin hiçbiri suç işlemiyor; savaş bir insanlık suçu derken suç işlemiyoruz. Depremde insanlar ölmesin derken yine suç işlemiyoruz. Ancak tüm bunlar her şeyin piyasalaştığı bir ülkede iktidar tarafından suç olarak tarifleniyor. İktidar karşısında bir direniş istemiyor. Toplumsal muhalefet istemiyorlar. Biz buna karşı çıkıyoruz ve karşı çıkmaya da devam edeceğiz." (Ankara/EVRENSEL)