02 Aralık 2023 01:30

Suyu koruma değil satma kurulu

Geçtiğimiz gün Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile bölgesel ve iller bünyesinde su kurulları kurulması kararı alındı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı kararnamesi ile yayımlanan karara göre Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde Ulusal Su Kurulu, bölgesel düzeyde ise Havza ve İl Su Kurulları kurulacak. Bu kurulun yetkilerinin neler olduğunu, kurulun su kullanımına yönelik ne gibi planları olduğunu Prof. Dr. Beyza Üstün ile konuştuk.

"İSTEYEN DE VEREN DE BU KURUL OLACAK"

Kurulların, İklim Yasası Tasarısı ile ilgili olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Beyza Üstün, “TOBB’ye gönderdikleri iklim yasası tasarısında da vurgulanan karbon borsasını veya karbon emisyon ticaretini yönetecek olan kurul da benzer bir yapılanmadan oluşuyor. Bu kurulda bakanlar ya da bakanların yetkisine sahip kişilerin yer alacağını görüyoruz. Bu ne anlama geliyor. Örneğin 3. bölgeye baktığımızda Kanal İstanbul ve oradaki yeni kent yapılanmasını iki bakanlık birlikte yürütüyor. Hem Ulaştırma Bakanlığı hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Her bakanlığın yetkilisi bu kurulda olacak. Kent dokusu dışındaki yerlerde işi kolaylaştırmak için her türlü müdahaleyi yapacak bakanlıkları bu kurulda topluyorlar. Aynı zamanda Türkiye Odaları ve Borsaları Birliği (TOBB) gibi kendi aralarında STK olarak yorumladıkları siyasi ve ticari yapıların temsilcileri de bu kurulda yer alacak. Yapmaya çalıştıkları herhangi bir projede, yetkili her bakanlık kurulda olduğu için bu karar süreçlerinde bir yazışma dahi olmayacak” şeklinde anlattı. Kurulun yetkilerinden de bahseden Üstün, “Kurul havza ve su kullanımına ilişkin hem stratejik plan hem yönetim plan kararına sahip. Suya ilişkin her şeye, bu yapı kendi kendine karar verecek. Yani isteyen kendi veren kendi” dedi.

"HAVZALARI ŞİRKETLER İŞGAL EDECEK"

Su havzalarının kullanımına ilişkin konuşan Üstün, “Su havzaları, 2003 yönetmeliğinde de yer aldığı gibi, HES’ler ve diğer gerekçelerle şirketlerin kullanımına en az 49 yıllığına veriliyor. Su artık şirkette. Su havzalarının kullanımına baktığımızda, bütünleşik olarak yönetilesi gerekiyor. O süreçte suyun sağlandığı geniş alanın tamamının üzerinde maden işletmelerinin, enerji şirketlerinin ya da İstanbul 3. bölgede olduğu gibi kent alanlarının tanımlanmasıyla betonlaşmanın paylaşımını görüyoruz” dedikten sonra bütün havzaların şirketlerin farklı sermaye paylaşımlarıyla işgal edileceğini söyledi.

SU ÖNCE ŞİRKETLERE VERİLECEK

Doğayı işgal edeceği öngörülen şirketlerin hem maden hem termik hem HES gibi suya ihtiyacı olan şirketler olduğuna dikkat çeken Üstün, “Dolayısıyla bu suyun öncelikli olarak bu işletmelere sunulması planlanıyor. Hatırlayalım Akbelen’deki Bodrum Barajının yapılmasının iptalini. O baraj termik santral içindi. Hem hukuksal olarak hem de suyun bodrum halkına değil termik santrale verileceğini gösteren bilimsel altyapı ile bir mücadele yürütüldü. Dolayısıyla bu yüzden bilirkişiler bunun karşısında durmadılar. Şimdi bu kararnameden sonra böyle olmayacak. Sektörel öncelik tanınacak ve sektörün arz ve taleplerini yılda 2 kez alarak bakanlığa sunulacak havzalardaki il kurulları tarafından. Bakanlık da bu taleplerin karşılanması için süreci işletecek. Yani havzayı konuşlandıran tüm işetmelerin öncelikli olarak suyu kullanma hakkı olacak. Bu yasal olacak. Bununla ilgili bir idari yapılanma oluşturuluyor” ifadelerini kullandı.

Üstün son olarak, “Deprem bölgesinde 11 il için verilen kentsel dönüşüm torba yasasında da gördük ki, bir kenti şirketlerin sermaye birikimi üzerinden yeniden inşa etmenin yollarını da aştılar. Şimdi ise o bölgenin dışındaki doğal alanları da kapsayarak devam edecekler” şeklinde konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Hemşireye cinsel saldırıda bulunan doktor başka kadınları da taciz etmiş

SONRAKİ HABER

TTB neden iktidarların hedefinde? - Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı | Sağlık Olsun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa