Mektup: İnfaz yasasının lehimize olan hükümleri bize de uygulansın
Direnmenin bedeli iletişim cezaları, hücre cezalarıdır. Üç hücre cezası alanlar koşullu salıverilme hakkından yararlanamazlar. Benim gibi 30 yıl yatmanız da yetmez, 36 yılın hepsini yatacaksın derler.

Fotoğraf: MA
Cem GÖÇER
Buca 1 Nolu F Tipi Cezaevi
Merhaba. 1993 Ekim’den beri dört duvarın arasındayım. Devrimci olduğum için hapsedildim. Emekçilerin bir avuç işbirlikçi asalak için köle gibi çalışıp yenide aç kaldığı bizim gibi ülkelerde devrimcilik en büyük suçtur.
“Adalet reformları” devrimcilerin cezalarını daha da ağırlaştırmak için yapılır. “Hapishane reformları” devrimcileri daha çok tecrit etmek, gözden uzak kuyu gibi hapishanelerde sessizce çürütüp imha etmek için yapılır. “Af”lar, “ceza indirimleri” bile hapishanelere doldurulacak devrimcilere yer açmak için çıkarılır.
1993’ten beri belki 10 kere “af” çıktı, “yasal düzenleme” yapıldı. Bizim üzerimizdeki bir parça gökyüzü her seferinde biraz daha daraltılırken, çeteler, torbacılar, tecavüzcüler, ihaleciler, rüşvetçiler, işkenceciler, dolandırıcılar, kadın katilleri, faşistler 3-5 gün hapis yatıp çıktı.
KİMLER KİMLER AFLA ÇIKTI
Bu 30 yılda kimler çıkmadı ki. 7 TİP’li öğrenciyi elleriyle boğan Haluk Kırcı çıktı. Abdi İpekçi’yi vuran Oral Çelik, Mehmet Ali Ağca çıktı. Bir dönem başbakanları yumruklatan, gazetelere, bankalara çöken, Bahçeli’nin “dava arkadaşım” dediği Alaattin Çakıcı’lar, Kürşad Yılmaz’lar, Susurlukçular çıktı. Yüzlerce insanı kaçırarak domuz bağı yapıp mezar evlere gömen Hizbullahçılar çıktı. 33 aydınımızı tüm ülkenin gözü önünde diri diri yakan Sivas katilleri çıktı. Hükümete destek veren İBDA-C’liler çıktı. Hrant Dink’in katili Ogün Samast bile hem de hapishanede gardiyan bıçaklayıp ceza aldığı halde “iyi halli” denilerek bırakıldı. Sübyancı Hüseyin Üzmez’ler, tarikat şeyhleri, üfürükçüler, din tüccarları hepsi tek tek kitabına uydurup salıverildiler. Çünkü onlar düzen bataklığının has mahsulleridir. Onlara uygun yasalar, cezalar, infaz hükümleri, hakları, hukukları her şeyi farklıdır.
DEVRİMCİLERE AĞIR TECRİT
Devrimcilerin aldığı cezalar ise diğerlerine göre çok ağırdır. Yetmez bu ağır cezaların tamamı en ağır tecrit koşullarında çektirilir. Direndiğiniz, hakkınızı savunduğunuz için disiplin cezalarından, sürgün-sevklerden yakanızı kurtaramazsınız. İnsan onuruna yakışmayan aramalar, çift kelepçe dayatmaları, tekli ringler, kameralar vb. yüzünden yıllarca hastaneye, mahkemeye gidemediğiniz olur. Tüm saldırılar, tüm şiddetiyle siyasi kimliğinize yönelir.
“Taviz vermiyor musun? O zaman tedavi olamazsın” derler. “Vazgeçmiyor musun? Hâlâ direniyor musun? O zaman görüş yok, mektup yok, telefon yok, temiz hava yok, havalandırma yasak, tahliye yok, özgürlük yok… Demek teslim olmuyorsun…”
HER ŞEY HÜCRE CEZASININ GEREKÇESİ
Direnmenin bedeli iletişim-görüş cezaları, hücre cezalarıdır. Ve 3713 Sayılı Yasa’ya göre üç veya daha fazla hücre cezası alanlar koşullu salıverilme hakkından yararlanamazlar. Yani benim gibi 30 yıl yatmanız da yetmez, 36 yılın hepsini yatacaksın derler. Benimle aynı durumda olup da hapishaneden çıkamayan, tahliye hakkı gasbedilen yüzlerce tutsak olduğu düşünülürse bu sadece adaletsizlik değil, tahliye hakkını ortadan kaldıran içerde çürütme politikasıdır. Kendi hukukunu, yasalarını dahi çiğneyerek devrimcileri hapiste rehin tutuma politikasıdır. Çünkü hukuki olarak çıkarılan yasaların lehimize olan hükümlerin uygulanması gerekirken yalnızca aleyhimize olanlar uygulanmaktadır.
Şunu da belirtmek gerekir ki hapishanelerde hücre cezası almak değil almamak neredeyse imkansız hale getirildi. Keyfi bir uygulamaya itiraz etmek, sürgün-sevke direnmek, hatta hücrenin penceresinden marş söylemek, slogan atmak, kapıya vurmak, idarelerin keyfine göre hücre cezasıyla sonuçlanabilmektedir. Üç kere hücre cezası almamış tutsaklara yeni cezalar verip infazlarını yakmak için çırpınan hapishane idareleri bile gördük.
2020’de yeni bir infaz kanunu çıkarıldı. Bu yeni kanuna göre koşulları salıverilmeyi sağlayacak “iyi hal hükmü” disiplin cezaları kaldırıldıktan sonra idarenin oluşturduğu kurulların 6 ayda bir yapacakları değerlendirmeye bırakıldı. Buna göre infazın koşulsuz, süreriz bir şekilde yakılmasın ortadan kaldırılmış oldu. Çünkü bütün hükümlülerin 6 ayda bir değerlendirmeye tabii tutulması öngörülmüştür. Ama 3 veya daha çok hücre cezası aldığımız için bizler “süresiz ve koşulsuz” olarak şartlı salıverilmeden yararlandırılmıyoruz. Dolayısıyla yeni infaz kanunu bize uygulanmıyor. Hukuken iki kanun çelişiyorsa lehimize olan uygulanmak zorundadır. Herkes için geçerli kanunun getirdiği hiçbir haktan yararlanamazken, aleyhimizde olan yaptırımları ve cezaları eksiksiz uygulamaya devam ediyor.
BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM
Yargıtay ile AYM’nin kavga ettiği, her gün “adliyede rüşvet çarkı” haberlerinin manşetlere çıktığı bir ülkede hukuk aramak garip gelebilir. Ama şu bir gerçek ki, biz talep etmediğimiz, uğrunda mücadele etmediğimiz sürece hukuk hep halkı, muhalifleri, devrimcileri dövmek için iktidarın elinden bırakmadığı bir sopa olarak kalacak. Sonuç olarak benim için ve benim gibi (daha da tutulacağından başka) 30 yıldır hapiste tutulan yüzlerce devrimci için sizlerden sesinizi yükseltmenizi istiyorum.
Mahkemelerden defalarca tahliyemizi talep ettik, bir sonuç alamadık. Bu adaletsizliğe, keyfiliğe karşı, hukuksuzluğa karşı birlikte mücadele edelim. Yoksa bu uygulamalar önce birkaç kişide denenip genelleştirildiği gibi giderek kalıcılaştırılacak. Çürüme, yozlaşma daha da derinleşecek. Hapiste olması gerekenler dışarıda, dışarıda olması gerekenler hapiste kalacak. Hapishanelerden her gün tabutlar çıkmaya devam edecek.
Biz hakkımız olanı istiyoruz. İnfaz yasasının lehimize olan hükümleri bize de uygulansın, infaz yakmalar, disiplin cezaları kaldırılsın. Koşullu salıverilme hakkımızın önündeki engeller kaldırılsın. Bu konuda duyarlı olacağınıza inanıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Evrensel'i Takip Et