04 Aralık 2023 04:10

Yer altına gömülen madenciler ve yer üstünde bıraktıkları: Karalığın Yüreği

Oyuncu Fazilet Küçük “Karalığın Yüreği” oyunu için, “Can veren madencilerin arkasında bıraktıkları etten kemikten enkazın da yaşam zorluklarını gösteriyor” diyor.

Fazilet Küçük | Karalığın Yüreği oyunundan bir sahne

Paylaş

Yasin YILDIRIM
Bandırma

“Karalığın Yüreği” oyunu, merkezinde bir madenci eşinin 92 Kozlu Grizu Faciası’nda eşini beklerken yaşadığı dönüşümü odağa alıyor. 4 Aralık Dünya Madenciler Günü vesilesiyle de, oyuncu Fazilet Küçük ile konuşuyoruz oyunu. Oyunun her aşamasında madenci izlerinin olduğunu belirten Küçük, “İşçi sınıfının, madencilerin geride bıraktıklarının aslında madende can verenler kadar karanlık dipsiz bir cehennemde yaşadıkları deneyimleri ve onların psikolojik ve siyasal dönüşümlerini ele aldık” diyor.

"SİYASAL DÖNÜŞÜMLERİ ELE ALDIK"

Oyundaki yolculuğunuzu öğrenebilir miyiz?

Bizim sınıflarımız ve okul binalarımız köyde yaşayan maden işçilerinin yatakhanesiymiş önceleri. Tam karşımızda da işçilerin maden ocağına indikleri kuyu denilen kafes şeklindeki asansörler vardı. Tabi ki bu oyunu oynamamda o atmosferin içinde olmanın etkisi çok büyük oldu. Ama ben aslında ilk Zonguldak’a orta okuldayken babamın tayini sebebiyle gelmiştim. Oradan beri inşa edilen bir gözlem bütünü bu oyun. Bu anlamda Zonguldak’a bir vefa borcuydu diyebilirim.

Öte yandan bu konuda yaşadığımız çok fazla travma var. Oyunumuzda bahsettiğimiz 3 Mart, yakın tarihte yaşadığımız Soma, yine Zonguldak Armutçuk... Madencilerimizi o kadar çok yitirdik ki... Birisi fıtrat diyor, öbürü kader diyor ama işin aslının öyle olmadığını biliyoruz. Öte yandan insanlar bu haberleri kafalarına can veren insanların sayıları ile kodluyor, üzülüyor ve bir süre sonra unutulup gidiyor. Fakat bu insanlar kendi yakınları, çocukları, arkadaşları, aşık olduğu insanlar tarafından unutulmuyor. Yüreklerini kanatan bir taş parçası olarak yoklukları tam orada duruyor.

Biz de bu yüzden bu ailelerin yaşadıklarını, deneyimlerini; sadece Zonguldak’tan da değil, Soma’dan, Ermenek’ten madenci ailelerini dinleyerek yaşamlarını ve anılarını bir öyküde buluşturduk. İşçi sınıfının, madencilerin geride bıraktıklarının aslında madende can verenler kadar karanlık dipsiz bir cehennemde yaşadıkları deneyimleri ve onların psikolojik ve siyasal dönüşümlerini ele aldık. Ortaya da bu oyun çıktı.

Oyun için ayrıca altını çizmem gereken bir diğer nokta da her boyutunda madenci izlerini barındırmasıdır. Öyle ki oyunumuzun müziğini emekli bir maden işçisi olan Fahri Bozbaş yaptı, her beste kendisine ait. Grup Kömürkarası’nın sazından ve sözünden alınan kayıtları kullanıyoruz. Öte yandan iki genç madenci-şair; maden hastalığından yirmili yaşlarında kaybettiğimiz Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur’un şiirlerinden bestelenmiş şarkılar oyunumuzun kıymetli parçaları. Hepsine sevgi ve şükranlarımı sunuyorum.

"EVE GELİR DİYE IŞIĞI KAPATMIYORLAR"

Ailelerden alınan anılardan bahsettiniz. Madencilerin geride kalan aileleri ne yaşıyorlar? Bunu oyuna nasıl yansıttınız?

Bunu içim burkularak söylüyorum, aileler sonsuz bir bekleyiş yaşıyorlar. Önce sevdiklerinin can vermiş bedenine ulaşıp ulaşamayacaklarının bir bekleyişini yaşıyorlar. Daha sonrasında da yitirdikleri madencilerin her an kapıdan girecekmiş gibi yaşadıklarını söylüyorlar. Neredeyse her ailede ortak bir tutum bu! Yitirdiği madenci eşi eve gelirse evde kimse yok sanar da gider diye evinin ışıklarını hiç kapatmayan kadınlarla tanıştık. Çok ağır süreçler.

Öte yandan oyunumuz bir madenci oyunu olduğu kadar bir kadın oyunu da... O anılarda bedensel olarak olmasa da psikolojik ve kategorik bir şiddete nasıl maruz kaldıklarını da anlatıyoruz. Eşleri madende can verdikten sonra lojmanlardan kovulanlar, peş parasız bırakılanlar, eşlerinin dışında tüm yaşanmışlıklarından koparılıp yasını bile tutmaya imkan bulamayanlar. Bu anlamda da oyunumuz bu detayları taşıyor ve can veren madencilerin arkasında bıraktıkları etten kemikten enkazın da yaşam zorluklarını gösteriyor. Haberlerde okuduğumuz can veren insan sayısının ardında nefes alırken her gün ölüme yakın yaşayan onlarca insan kalıyor, bu oyun işte bu insanların öyküsü!

"EMEK MÜCADELESİ YAŞAM MÜCADELESİDİR"

4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde bir tiyatro sanatçısı olarak ve madenciler ile iç içe eser çıkartan, aynı havayı soluyan bir sanatçı olarak hisleriniz nedir?

Öncelikle buradan bir ismi özellikle anmak istiyorum. Hüseyin Kolçak abimiz. Bu öykülerin pek çoğuna onun sayesinde ulaştık. Kendisi bir maden işçisiydi ve sendika yöneticisiyken kansere yakalanarak hayatını kaybetti. Tedavisinin en yoğun olduğu dönemde Soma’da direnen madencileri duyup hasta yatağından kalkıp madencilerle dayanışmaya gitti. Madenci deyince aklıma ilk gelen sembollerden birisidir. Onu saygı ve sevgiyle anıyorum.

Öte yandan emek mücadelesinin bütünlüklü bir varoluş, bir yaşam mücadelesi olduğunu belirtmem gerekiyor. Zonguldak’ta maden sahalarının Rödevanslı sahalara dönüştürülüp özelleştirileceği söylenince şehirdeki madenciler kendilerini yerin altına kilitlemişti. Sanırım 2016 yılıydı ve kanunu geri çektirmeyi başardılar. Öte yandan 91 Büyük Madenci yürüyüşünde yüz bin kişi Zonguldak’tan Ankara’ya yürüdüler. Pek çok kazanım elde ettiler. Hala yerleşik burjuvazi fırsatını her bulduğunda bu yürüyüşü itibarsızlaştırmak için konuşur ama şehirde büyük bir tepkiyle karşılaşır.

Yani sözün özü madencilerden emek mücadelesinin öğreneceği çok şey var. Biz madencilerden işçilerin talepleri şunlar şunlardır gibi söylemler duymadık. Madencilerin talepleri olmuyor, istediklerini sınıflarından gelen güçle ve mücadeleyle alıyorlar.  Yani pratik liberalleştikçe talepler de liberalleşiyor. O dik duruşu, kararlılığı ve iş arkadaşını sınıf kardeşi olarak görmeyi ve birlikte kazanmayı onlardan öğrendik. Umarım bu deneyimler toplumsal hafızamızda güçlenir, çoğalır.

Verilen emek ne kadar büyük olursa olsun, onu doğru pratikle bir araya getirip savunamıyorsanız; maalesef sadece bir üretim aracı oluyorsunuz!

ÖNCEKİ HABER

Pentagon: Kızıldeniz'de ABD destroyeri ve birçok ticari gemi saldırıya uğradı

SONRAKİ HABER

Özgür Özel: İYİ Partinin alacağı her iki karara da saygılıyız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa