04 Aralık 2023 10:56
Son Güncellenme Tarihi: 04 Aralık 2023 13:34

Felç geçirince tahliye edilen Cemal Tanhan hayatını kaybetti | Esirgenen takdir, göz göre göre gelen ölüm

Cemal Tanhan, 29 yıl cezaevinde kaldı. Ağır hastalıklarına rağmen yıllarca tahliye edilmedi. Felç geçirdikten sonra tahliyesine karar verildi, 29 gün sonra yaşam mücadelesini kaybetti.

Kaynak: MA

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

İnsan Hakları Derneğine göre, Türkiye’deki cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere 1517 hasta bulunuyor. Bunlardan 200’ünün acil tahliyesi gerekiyor, 37’si için ise bir saniye bile beklenememeli deniyor. Liste artık bir eksik, çünkü 68 yaşındaki ağır hasta mahpus Cemal Tanhan yaşamını yitirdi.

29 yıldır hapisteydi, üstelik infaz süresinin dolmasına 1 yıldan az kalmıştı. Ailesi, İHD defalarca başvurdu, “Tahliye edin tedavisi yapılsın, bari son günlerini ailesinin yanında geçirsin” dedi. Kabul edilmedi. ATK’ye gitti, 7 ay önce ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu verildi. Tahliye kararı ancak felç geçirip hastaneye kaldırılınca geldi.

ATK: ‘CEZAEVİNDE KALABİLİR’

Hasta mahpusların adı ölüm haberlerine yazılıyor bir bir. Birer rakam olarak geçiyorlar önümüzden. Bugün bir yenisi eklendi onlara. Cemal Tanhan.

1994 yılında İzmir’in Konak ilçesine bağlı Çimentepe Mahallesi’nde gözaltına alındığında ağır işkencelere maruz kaldı Tanhan.  Meşhur DGM’lerde (Devlet Güvenlik Mahkemesi) yapıldı yargılaması, müebbet verdiler.  Buca, Nazilli, Giresun, Buca cezaevlerinde kaldı, ardından son 17 yılını geçireceği Bolu F Tipi Kapalı Cezaevine sevk edildi.

İnfaz süresinin dolmasına 1 yıldan az bir süre kalmıştı.

Gördüğü işkence nedeniyle birçok sağlık sorunu vardı; zaman zaman bilinç kaybı yaşıyor, nerede olduğunu dahi idrak edemiyordu. Bacaklarının tutmaması ve iltihaplanma nedeniyle tekerlekli sandalye ile yaşamını idame ettiren Tanhan, 27 Mart 2023 yılında İnsan Hakları Derneğine (İHD) gönderdiği mektupta şöyle sesleniyordu: “29 yılımı doldurdum. Kalan cezanın infaz süresi 1 yıldır. Bu süreyi denetimli serbestlik altında ev hapsinde ailemin yanında geçirmek için Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdum. İstanbul Adli Tıp Kurumuna (2 Şubat 2023) sevk edildim.”

Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu Tanhan’ın durumuna dair 5 Nisan 2023’de bir rapor hazırladı.

Rapor Tanhan’ın hastalıklarını saydı; “Hipertansiyon hastalığı, kalp yetmezliği, mitral kapak yetmezliği, bel fıtığı, işitme kaybı, katarakt…” ve Tanhan’ın tam teşekküllü bir eğitim araştırma hastanesi veya üniversite hastanesi kardiyoloji bölümünde sevkinin sağlanarak etkin tedavisinin yapılması gerektiğini belirtti.

Ama yine aynı rapor Tanhan’ın cezaevinde kalabileceği yönünde görüş belirtti.

İHD Ankara Şubesi, Tanhan’ın tahliye edilmesi için sadece bu yıl içinde 4 başvuru yaptı:

  • 12 Ocak 2023’te Cezaevi Tevkif Evleri (CTE) ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
  • 7 Nisan 2023’te CTE ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
  • 23 Haziran 2023’te CTE ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
  • 9 Ekim 2023’te CTE, Meclis İnsan haklarını İnceleme Komisyonu, Cezaevi Savcılığı ve Sağlık Bakanlığı.

Yine tahliye edilmedi.

ESİRGENEN ‘TAKDİR’…

Aslında yasaya göre “Hapis cezasının infazı mahkumun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa, mahkumun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.” Bunun için iki şart var. Adli tıp kurumu tarafından verilmiş bir rapor ya da tam teşekküllü bir hastaneden alınacak raporun adli tıp kurumu tarafından onaylanması. Ardından infaz savcısının infaz erteleme için “Toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacak” takdiri gerekiyor ki, bu genelde emniyetlere sorularak veriliyor. Yani aslında verilmiyor. Tutuklular için ise yargılamaya devam eden mahkemenin tahliye kararı vermesi gerekiyor. Ancak ya raporlar verilmiyor ya da bırakılması yönündeki ‘takdir’. Hasta mahpuslardan esirgeniyor bu ‘takdir’le son günlerini aileleri ile geçirme hakları bile ellerinden alınıyor. Tıpkı Tanhan gibi.

Kızı Ayşe Tanhan 2 Ekim’de babasını görmeye gitti ve anlattı: “Babam tekerlekli sandalyede düz bir şekilde oturamıyor. Konuşma fonksiyonunu yitirmiş. Böbrek, ciğer, kalp, şeker gibi birçok sağlık problemi var. Babam şu an tek başına ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Babam bir tahlil için bile dört ayı beklediğini söyledi. Bir tahlil için bile bu kadar bekliyorsa ölüme terk edilmiş demektir, ölsün diyorlar. Böyle giderse cezaevinde ölecek.”

Öyle oldu. Tanhan, 23 Ekim’de yani ‘Cezaevinde kalabilir’ raporundan 7 ay sonra, felç geçirdi, hastaneye kaldırıldı. Hastanede konuşma yetisini kaybetti, entübe edildi. Yoğun bakımda tedavisi sürerken de 6 Kasım’da tahliye kararı verildi: “Cezaevinde değil hastanede ölsün.” Ve bugün (4 Aralık 2023’te) tahliye edildikten 29 gün sonra hastanede hayatını kaybetti.

YA ÖLÜM DÖŞEĞİNDE YA TABUT İÇİNDE…

İHD verilerine göre cezaevlerinde en az 1517 hasta mahpus bulunuyor. Bunlardan 651’inin durumu ağır. Artık 650. En azından bildiğimiz. Çünkü o listede Cemal Tanhan da vardı.

İHD Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen, “Rakam sürekli değişiyor. Olumlu bir değişim değil bu” diyor. Yani yeni hastalar ekleniyor, ya da işte hasta mahpuslar yitip gidiyor.

Tanhan’ın durumunun sürekli daha kötüye gittiğini anlatan Çevirmen, “En son yanına iki kişi verilmişti, bakımı bu iki kişi tarafından yapılıyordu. Tahlilleri aksıyordu, son hastaneye kaldırıldıktan sonra kanser olduğunu anlaşıldı. Artık iş işten geçmişti. Son zamanlarını ailesi ile geçirmesine dahi izin verilmedi” diyor.

ATK’NİN KENDİSİ BAŞLI BAŞINA ENGEL

Sonra da ekliyor Nuray Çevirmen: “Sistem ayrımcı uygulamalar içeren bir sistem Özellikle ağır hasta mahpusların tahliye edilmesinin önünde çok büyük engeller var. Adli tıp kurumu zaten bu engellerin başında geliyor. Mahpuslar hapiste kalamayacak durumda olmasına rağmen hâlâ ‘Hapiste kalabilir’ raporu veriyor. İşte Cemal Tanhan, tek başına bakımını yapamıyordu, yanına iki kişi verdiler. Ama tahliye etmediler. Adli tıp kurumu yaşam hakkını ihlal ediyor. Cumhurbaşkanının da af yetkisi var, kocama hali ve hastalık nedeniyle. Hatırlarsanız Sivas Katliamı davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilen Hayrettin Gül’ün cezasını “sürekli hastalığı” olduğu gerekçesiyle affetmişti. Ama işte… Durumu ağır olan hastalar tahliye edilmiyor ya cezaevinde hayatını kaybediyorlar ya da ölümün kıyısına geldiklerinde, yani ‘Cezaevinde ölmesinler’ diye tahliye ediliyorlar. Yeter artık, bu adaletsizlik, eşitsizlik son bulsun; hasta mahpuslar tahliye edilsin. Çok geç olmadan.”

ÖNCEKİ HABER

Marmara'da deprem: 5.1 büyüklüğündeki deprem İstanbul ve çevre illerde hissedildi

SONRAKİ HABER

Laiklik Meclisi: Medeni Kanun'a karşı girişimler kabul edilemez!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa