4 Aralık 2023 23:25

LC Waikiki depo işçisi: Tekstil tekeli bir kışlık montu işçilere çok görüyor

"LC Waikiki deposunda çalışan her işçinin bir ortak noktası var, o da sırt ve kas ağrıları… "

LC Waikiki depo işçisi: Tekstil tekeli bir kışlık montu işçilere çok görüyor Fotoğraf: Google Street View

LC Waikiki depo işçisi
Esenyurt-İstanbul

Merhaba Evrensel okurları, ağır koşullarda düşük ücrete çalışan binlerce LC Waikiki işçisinden biri olarak sizlere iş yerimizdeki başta asgari ücret tartışmalarını, üzerimizde kurulan performans baskılarını ve 2023 yılı ciro hedefi 10 milyar dolar olan bir tekstil işletmesinin çalışanlarına kışlık kıyafet vermemesini anlatmak istiyorum.

LC Waikiki deposunda çalışan her işçinin bir ortak noktası var, o da sırt ve kas ağrıları… Performans baskıları o kadar fazla ki bizden istenen adetlere yetişebilmek için kendi sağlık sorunlarımızı dert edemez oluyoruz çünkü çok yoğun bir tempoda çalışmaya zorlanıyoruz. WhatsApp gruplarından her vardiya sonunda işçiler arasında bir rekabet yaratılmak amacıyla daha fazla üretim için performans istatistikleri paylaşılıyor. Bu da daha fazla sırt, boyun ve kas ağrılarına neden oluyor. Böyle yoğun tempoda çalışmak bel ve boyun fıtığı gibi meslek hastalıklarına yol açıyor. Sadece performans rekabeti değil, tutulan tutanaklar da işçileri hızlı tempoda çalışmaya itmek için bir araç olarak kullanıyor. Özellikle yeni giren işçiler tutanak tehditlerine “Sanki ne kazanıyoruz da tutanak ile tehdit ediyorlar” diyorlar, boyun eğmiyorlar. Çünkü aldığımız ücret o kadar düşük ve çalışma koşulları o kadar kötü ki “Nereye gitsek aynı parayı alır daha rahat bir yerde çalışırız” düşüncesi hakim.

Daha eski işçiler de aynı nedenlerden dolayı tutulan tutanakları pek fazla umursamıyor ancak tazminatlarını ya da primlerini kaybetme korkusuyla genç işçilere nazaran daha temkinliler. Ayrıca eski işçilerin kışlık kıyafet ve mont alma hakları var, yeni girişlilerin böyle bir hakkı da yok. Yeni işçilerin takım liderlerinin tehditlerine aldırış etmemelerinin bir nedeni de bu. LC Waikiki’nin soğuk depolarında çalışırken kışlık kıyafet hakkı kazanabilmek için en az 6 ay çalışıyor olmanız gerekiyor, kışlık mont hakkı kazanabilmek için 2 seneyi doldurmuş olmanız gerekiyor. Avrupa’nın en büyük tekstil firması olmasına rağmen buz gibi olan depolarda çalışan işçilerine kışlık kıyafeti bile çok gören bir patronu oryantasyon sürecinde yeni giren işçilere “Çok iyi bir insan, işçilere bir aile babası gibi yaklaşıyor, çok yardımsever, deprem bölgesine tonla yardım etti” diye tanıtıyorlar. O yardımları da işçilerden kestikleri primlerle yaptılar, bunu söylemiyorlar.

LC Waikiki deposunda yaşadığımız ortak sorunları iletebileceğimiz herhangi bir merci yok. Sendikamız yok, işten atılma korkusu yaşamadan sorunlarımızı konuşabileceğimiz bir yer yok. Özellikle genç işçilerin her ne kadar sendikaya dair çok fazla bir bilgisi olmasa da sorunlarının bu şekilde örgütlenerek çözülebileceğini düşünmesi hepimiz için umut verici.

Depoda en çok konuştuğumuz konulardan biri de asgari ücrete gelecek zammın ne kadar olacağı. Genelde bir yarışmada şıklar arasında seçim yaparcasına tahminler yapılıyor ama genel olarak hepimizde rakam ne olursa olsun bir umutsuzluk hakim. Birçok arkadaşımız “Maaşımız aynı kalsın ama enflasyon düşsün, bu enflasyon artışıyla 20 bin lira olsa ne olur” diye düşünüyor. Aslında aramızda geçen tartışmalar sonucunda hemfikir olduğumuz konu genel olarak bu koşullarda asgari ücretin en az yoksulluk sınırının üstünde olması gerektiğidir. Haberlerde gördüğümüz kadarıyla patron sendikaları hükümetten asgari ücretin enflasyon hedefine göre belirlenmesini talep ediyor. Zaten patronlardan oluşan bir hükümetin tam aksine hareket etmesini beklemiyorduk fakat ücretlerimize göz konmuşken, başta sendikaların ve biz işçilerin bu süreçte seyirci olmasını istemiyoruz.

Ücretlerimize yapılacak olan saldırıya karşı iş durdurmalarına kadar varan örgütlü bir mücadele gerektiğini düşünüyoruz. Ücretlerin yükseltilmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için hükümet ve patronlardan bir yumuşama ya da lütuf beklemekten ziyade birlikte mücadele etmemiz gerektiğini de biliyoruz fakat hem işçiler arasındaki birbirine olan güvensizlik hem de işçilerin girip çıkmasından oluşan sirkülasyon nedeniyle henüz o seviyede değiliz.

Evrensel'i Takip Et