06 Aralık 2023 06:35

Erdoğan’ın Atina ziyareti: Gönüllü değişim değil zorunlu çark

Ziyaret, sorunlarda temel bir değişikliğin sonucu değil iki ülkenin emperyalist planlardaki konumlarının ve Türkiye yönetiminin dış politikada yaşadığı zorlanmanın bir gereği olarak yorumlanıyor

Fotoğraf: Murat Kula/AA

Paylaş

Seyit ALDOĞAN
Atina

Cumhurbaşkanı Erdoğan perşembe günü Atina’ya gelecek. Ziyaretten, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi üzerinde durulması ve anlaşmazlık konusu olan sorunların bir kez daha teyit edilmesi dışında bir ilerleme beklenmiyor. Taraflar diplomatik bir dille “anlaşamadıkları” üzerinde “anlaşmaya” vardıklarını bir defa daha ilan ederek resmi politikalardaki ısrarlarını yeniden açıklama fırsatı bulacaklar.

Resmi açıklamalarda, iki ülke arasındaki sorunları ve çözüm yollarını araştıran heyetler arası görüşmelerin olumlu sonuçlar doğurduğu ve görüşmenin esas olarak bu sonuçlar üzerinden gerçekleştirildiği ileri sürülse bile, her iki ülkenin ekonomik münhasır bölge, Doğu Akdeniz, Ege,  kıta sahanlığı, adaların silahlandırılması ve Kıbrıs gibi sorunlardaki resmi politikalarında bir değişim söz konusu değil. Dolayısıyla ziyaret, diplomatik ilişkilerde kullanılan “iyi niyet”, “komşuluk ilişkileri” vb. açıklamalarla sınırlı bir ziyaretin ötesine geçmeyecek.

EMPERYALİST BAĞIMLILIK ‘YUMUŞAMA’YI DAYATIYOR

Öncelikle bölgeye yönelik emperyalist savaş, plan ve müdahalelerin her iki ülke yönetimlerinin çıkar ve taleplerini aynı oranda yansıtmadığını ve her iki ülkenin “ulusal çıkarlar” adına farklı talep ve politikalar içeren dış politikalara yöneldiklerini belirtmek gerekir. 
Dolayısıyla bu ziyarette iki ülke arasındaki temel anlaşmazlıkların değil daha çok “göçmenler”, “Ege’de gerginliğin düşürülmesi” vb. meselelerinin ele alınması bekleniyor. 
Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de ekonomik münhasır bölge ilanının Mısır, İsrail, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklendiği ve aynı doğrultuda ABD, Fransa, İtalya gibi ülkelerin enerji tekelleriyle iş birliği anlaşmaları yapıldığı biliniyor. Diğer yandan NATO ve ABD’nin Yunanistan’da devasa büyüklük ve kullanım özelliğine sahip; Ortadoğu, Balkanlar ve üzerinde bulunan geniş coğrafi alana müdahale olanakları sunan üsler kurmaları; Karadeniz, Ege ve Akdeniz’i kontrol altına alma planları iki ülke arasındaki sorunların çözümünün ve çözüm yollarının daha da zorlaşmasına yol açıyor. Bölgedeki çıkar ve dengelerde yaşanan hareketlilik emperyalist müdahalelerin ve dolayısıyla bağımlılığın artması anlamına geliyor. 
Öte yandan Erdoğan yönetiminin, “Bir gece ansızın gelebiliriz” politikasında yumuşamayı tercih etmesi ve bir süreden beri Arap ülkeleriyle “normalleşme” süreci içine girmesi dış politikalarda zorlanıldığını ortaya koyuyor. Yunanistan ziyaretini de daha çok bu zorlanmanın bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. 
Türk-Yunan ilişkilerinde yaşanan gerginliklerin uluslararası planda yeni sorunlar doğurması ve Türkiye’nin resmi politikalarına karşı Yunanistan’ın uluslararası destek kazanması Erdoğan ve hükümetini bir kez daha “çark” etmek zorunda bıraktı. 

YUNANİSTAN TARAFINDAN NASIL YORUMLANIYOR?

Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu yaptığı açıklamada “Türkiye ile ilişkilerimizi uluslararası haklar temelinde ciddiyet ve saygıyla geliştirebiliriz” derken Yunan medyasında ve yapılan analizlerde bu ziyaretten “İki ülke arasındaki gerginliğin düşürülmesi” dışında bir beklentinin olamayacağı üzerinde duruluyor. 
On aydan beri Ege’de gerginlik yaşanmamasının her iki ülke yönetimlerinde “memnuniyet” yarattığını içeren analizlerde daha çok göçmen politikaları, sahil güvenlik güçlerinin iş birliği, “On adayı kapsayan 7 günlük vize” verilmesi konusu,  gerginlik artıran açıklamalardan kaçınılması ve teknik heyetlerin çalışmalara devam etmesi gibi konularda anlaşmaya varılmasının beklendiği vurgusu öne çıkıyor. 

AB’DEN EKONOMİK DESTEK ALAMAMA SIKINTISI

30 Kasım tarihli LIFO dergisinde Vasiliki Siuti tarafından yapılan yorumda şu görüşler dile getirildi: 
“Büyük beklentiler yok. Yakın gelecekte sorunların çözümüne işaret eden belirtiler de yok. En iyimser olanların bile böyle bir beklenti içinde olmadığı görülüyor. Anlaşıldığı kadarıyla Ege’de tahrik ve gerginliğin durması Yunan Hükümeti için yeterli görülüyor. Erdoğan şimdilik bir biçimde Yunan Hükümetinin bu isteğine uygun hareket ediyor. Geçmiş süreçle kıyaslandığında Erdoğan aşırı tutumlardan kaçındığını ve görüşmelerden yana olduğunu göstermeye çalışıyor. Bu değişim AB’den ekonomik yardım alamamanın neden olduğu sıkıntıyla ancak açıklanabilir. Aynı zamanda ABD’nin de bölgede sakinlik için baskıları söz konusu. Erdoğan birden çok cephenin açılmasından yana değil. Böyle olmasına rağmen birçok cephe açtığı da biliniyor. Yunanistan üzerinde de Türkiye’den gelen her tahrike kapılmama yönünde AB, Almanya ve ABD’nin baskılarının olduğu biliniyor.”
Günlük Ta Nea gazetesinin haber sitesinde yayımlanan ve 5 aralık tarihli Georgios Georcoglu imzalı yorumda ise şunlar yazılıyor: “Kıbrıs sorunu Türk-Yunan gündeminden çıkarılmışken hedef ılımlı bir politika izlenmesi; yani turizm, ticaret, Ege adaları için Türk vatandaşlarına vize kolaylığı sağlanarak iki ülke arasında suların durulduğu izlenimi yaratılmaya çalışılıyor. Bu Amerika ve NATO’nun isteğidir.”

BİR DAHAKİ GERGİNLİĞE KADAR GERGİNLİĞE ARA VERME

Başbakan Kiryakos Miçotakis Hükümetinin Basın Sözcüsü Pavlos Marinakis’in yaptığı “Anlaşmazlıklarımız belli. İstediğimiz anlaşmazlıkların krizlere neden olmamasıdır” açıklaması da aslında ziyaretin temel sorunları bir kenara bırakma ve gerginliklerden kaçınma ziyareti olduğunu ortaya koyuyor. Her iki ülke yönetimlerinin geleneksel resmi politikalarda ısrar ettiği, sorunların çözümünü değil çözümsüzlük içeren önerilerle masaya oturdukları sürece herhangi bir çözümün gündeme gelmeyeceği açık.

Kısacası Erdoğan’ın Atina ziyareti gerginliklere bir dahaki gerginliğe kadar  “Ara verme” dışında bir anlam ifade etmiyor.

Ana muhalefet partisi konumunda bulunan SYRIZA’dan yapılan açıklamalar da Yunan resmi politikasının dışına çıkmadı. Genel Başkan Stefanos Kasselakis “Kıta sahanlığı, 12 mil sorunundan  taviz verilmemesi, heyet görüşmelerinde sorunlara ilişkin açık ve net tutumlar alınması” vurgusu yaptı. Yunanistan Komünist Partisi (KKE) ise “Hedef büyük ekonomik çıkarların ve NATO’nun güney doğu kanadının güçlendirilmesidir” dedi.

ÖNCEKİ HABER

21 kişinin öldüğü kaza davasında tutuklu kalmadı

SONRAKİ HABER

Asgari ücreti işçiler belirlesin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...