TTB MK'den hekimlere mektup: Şimdi meslek örgütümüze, değerlerimize ve haklarımıza sahip çıkma zamanı!
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi hekimlere gönderdiği mektupta hekimlere meslek örgütüne, değerlerine ve haklarına sahip çıkma çağrısı yaptı.
Fotoğraf: Kübra Kırımlı/Evrensel
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, açılan görevden alma davası sonucu Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması ve merkez konseyi seçimlerini tamamlamak üzere beş kişilik bir heyet görevlendirmesi ile ilgili hekimlere mektup yazdı. Mektupta hekimlere meslek örgütüne, değerlerine ve haklarına sahip çıkma çağrısı yaptı.
30 Kasım 2023 tarihinde görülen davanın hekimlerin bilimsel-etik özerkliğini ve örgütlenme özgürlüğünü yok sayan; hukuksal zeminden yoksun, kabul edilemez bir kararla sonuçlandığı vurgulanan mektupta; “Davada, Merkez Konseyi'nin ne dediği, ne yaptığı ve neden yargılandığı söylenmediği gibi hiçbir somut belge de ortaya konulmadı. Yargılanan Merkez Konseyi idi, ancak hiçbir Merkez Konseyi üyesi dinlenmedi. Söylemediklerimiz yargılandı, sözlerimiz dinlenmeden karar verildi” denildi.
“KARAR DEMOKRATİK ÖRGÜTLERİ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİNİ HEDEF ALMAKTADIR”
Mektupta hekimliğin, hastalarının iyiliğine adanmışlık, yüksek ahlaki standartlar, belli bir bilgi beceri bütünü ve yüksek derecede bağımsızlıkla karakterize bir iş olduğunun altı çizilerek şu ifadelere yer verildi. “ ’Giderlerse gitsinler’ diyenlere inat korkmadan hakikati dile getiren TTB'nin yargı ile baskı altına alınmaya çalışılması, tam da mesleğimizin olmazsa olmazı bu bağımsızlığımızı hedeflemiştir. Üyeleri tarafından seçilmiş TTB Merkez Konseyi'nin bu şekilde görevden alınması kararı, yalnızca TTB'yi değil; ülkemizin demokratik örgütlerini ve demokrasi mücadelesini de hedef almaktadır.
DTB hekimi, biyolojik olduğu kadar toplumsal kökenli hastalık ve rahatsızlıkları da tedavi eden olarak tanımlamıştır. Tam da bu sorumlulukla hekimler Sağlık Bakanlığı'nın atıl ve sessiz kalmasına karşın depremde ilk "hazırız" diyenler olmuş; deprem bölgelerine kendi imkanlarıyla akmıştır. Kendi yakınları enkaz altındayken hastanelere koşmuş, yıkılmış ASM'lerinin önüne çadır kurup hastalarına ulaşmaya çalışmış, aşı dolaplarındaki aşıları nasıl korurum diye çırpınmıştır.”
“TTB BİLİMSEL VE TOPLUMSAL YAKLAŞIMINDAN VAZGEÇMEYECEK”
Çökmüş sağlık sisteminin Şubat 2023 depremlerinde bir kez daha görüldüğü ifade edilen mektupta; “Hekimlerin, yurttaşların yalnızlığını hep birlikte gördük, görüyoruz. Deprem bölgesinde bir tarafta haftalarca sessiz kalanlar, bir şey yapmayanlar vardı; bir tarafta da dayanışma ve fedakarlıkla çalışan bizler... Yalnızca birbirimizin dayanışmasına sığınabildik. Yapılamaz denilen yerlerde yapılan, dayanıksız denilen hastanelerde çalıştırılmaya zorlanan onlarca hekim arkadaşımızın cenazesini enkazlardan aldık. Halen cenazelerine ulaşamadığımız hekim arkadaşlarımızı arıyoruz. Hekimlik mirasını kendisi için yol gösterici olarak gören TTB, iktidarların hoşuna gitmese de bilimsel ve toplumsal yaklaşımdan asla vazgeçmeyecek, bu tutumları gösteren her bir hekimin yanında olacak, haklarını koruyacaktır. Bize bilimsel, etik ve toplumsal sorumluklar veren hekimliğin, zorluğunun ve onurunun farkındayız” denildi.
“SESSİZ KALMAYACAĞIZ MÜCADELEDEN GERİ DURMAYACAĞIZ”
“İktidar pandemide yürüttüğü yanlış sağlık politikaları nedeniyle ‘fazladan ölümler yaşanmadı” dememizi; Kovid-19 nedeniyle ölen hekimlerin iş kazası nedeniyle ölmediğini söylememizi; ‘Sağlıkta şiddet olağandır’ dememizi; ‘Bilim var liyakatsizlik yok, hekimler de geleceğini burada görüyor’ dememizi istiyor. Kendileri de özel hastaneler zinciri sahibi olan iktidardakilerin bizden istediği, ranta açılan sağlık sisteminin tümden satılmasına sessiz kalmamızdır. Asıl amacın "yalnızca susmamız değil; onların istediklerini de söylememiz" olduğunun farkındayız” denilen mektupta, ölümcül boyuta sıçrayan sağlıkta şiddete karşı; ciro baskısı, şirket kurdurma zorlamasıyla özel hastanelerdeki çalışma koşullarına karşı; tıbbın şarlatanlarına karşı; tek hedefi ucuz işgücü olan niteliksiz tıp fakültelerinin açılmasına karşı sessiz kalınmayacağı, mücadeleden geri durulmayacağı, Kovid-19 pandemisi, sağlıkta şiddet ve depremle ilgili gerçekleri bilimsel ve şeffaf olarak paylaşmalarını istemeye; çekinmeden açıklamaya devam edileceği vurgulandı.
Bugün toplumun ve hekimlerin önüne çıkan yol ayırımının mesleki özerklik ve iktidarların çıkarlarına teslim olma, liyakat ve haksızlık, bilim ve yobazlık, demokratik bir toplumla despotizm arasında olduğuna işaret edilen mektupta; “Onlar için aslolan kimin yargılandığı ve ne söylediği değil; hekimlerin susması, örgütümüzün özerkliğinin elinden alınması, onların ihtiyaç duyduklarını söylemesi, çıkarları için çalışan bir yer olmasıdır” denildi.
“ÖRGÜTÜMÜZÜN ÖZERKLİĞİNİ HİÇBİR MUKTEDİRE DEVRETMEYECEĞİZ”
Türk Tabipleri Birliği’nin hekimlerin ve toplumun verdiği sorumluluğu ancak onların devralacağı mücadele kültürünün bilincinde olduğu vurgulanan mektupta şöyle denildi; “Buna sahip çıkacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Merkez Konseyi olarak örgütümüzün özerkliğini hiçbir muktedire devretmeyeceğiz. Toplumu güçlü kılan, aynı şeyleri söyleten zorbalıklar değil, kimsenin zorba olmasına izin vermeyen ortak değerlerdir. Bunları savunması için "seçtiği" iç denetim aygıtlarıdır. Bu örgütlü kötülükle ancak ve ancak hep birlikte baş edebileceğimizi unutmamalıyız. Şimdi örgütümüze ve hekimlik değerlerimize, özerkliğimize, seçme hakkımıza, amasız-fakatsız-veyasız sahip çıkma zamanıdır. Her türlü hukuk dışılığa, baskıya ve zorbalığa karşı, hiç aralıksız çalışmamızı sağlayan dayanışma, destek ve inancınıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bizleri susturacağını zannedenlere bir not: "Umudumuza, inancımıza ve dayanışmamıza bir kez daha yenileceksiniz." (HABER MERKEZİ)