08 Aralık 2023 04:59

Mesleki eğitim adı altında ucuz iş gücü gerçeği: ‘13 saat çalıştım 4 bin lira aldım’

Ülkede on binlerce öğrenci mesleki eğitim adı altında asgari ücretin üçte birine çalıştırılıyor.

Arşiv | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Eren YÜCEBOY
İstanbul

Ümraniye İMES içerisinde bulunan Süheyl Erboz Mesleki Eğitim Merkezinin (MESEM) kayıtlı öğrenci sayısı 666. Öğrencilerin büyük çoğunluğu; İMES’in içerisindeki atölyeler, KADOSAN, Bostancı Oto Sanayii Sitesi, Ümraniye’deki Çakmak Sanayi Bölgesi gibi bölgelerde çalışıyor. Haftanın dört gününü -çoğu durumda fazla mesaiden dolayı 6 gününü- buralarda çalışarak geçiren MESEM öğrencileri, kalan bir günlerinde de mesleki eğitimlerinin teorik kısmı için Süheyl Erboz Mesleki Eğitim Merkezine geliyor.

Bir saatlik öğle aralarını İMES’in içerisindeki sosyal tesislerde, kahvelerde değerlendiren ‘öğrencilerle’ bir araya geliyoruz.

"ÜCRET DEĞİL CEP HARÇLIĞI"

16 yaşındaki Yunus, Onuncu Sınıf Öğrencisi. Bir elektronik firmasının servis elemanı olarak çalışıyor. Aynı firmada usta olarak çalışan işçilerle aynı işi yapmasına rağmen onlardan çok daha az ücret almasından şikayetçi. “Biz genelde günde beş ya da altı adrese kurulum için gidiyoruz. Bazen günde bir iki tane de arıza için gittiğimiz yer oluyor. İkişer ikişer dağılıyoruz adreslere. Ben de günde altı yere gidiyorum, yanımdaki usta da. Aynı işi yapıyoruz. Ama o asgari ücretten fazla alırken, ben asgari ücret alıyorum. Bu yanlış” diyor.

Murat da motor üretimi yapan bir atölyede çalışıyor. Onun fikirleri de Yunus’unkine benzer: “Bizim atölyede toplam sekiz kişi çalışıyoruz. Benden başka bir çırak daha var. Diğer işçilerle aynı işi yapıyoruz. Hatta bazen onlardan daha fazla çalıştığımız da oluyor. Mesela geçen gün tam 13 saat çalıştım. Ama bana verdikleri 4 bin lira. O paranın da 3 bin 800 lirasını devlet veriyor zaten. Patron üstüne sadece 200 lira koyuyor. Maaş değil, cep harçlığı veriyor sanki.”

"KİRALAR ASGARİ ÜCRET KADAR"

Kerim de asgari ücretin üçte biri kadar ücret verilmesinden rahatsız. Bu rahatsızlığının yanı sıra, patronundan o parayı bile alamadığını, çoğu zaman geç aldığını söylüyor: “Ben de 3 bin 800 lira alıyorum. Ama onu bile vaktinde vermiyor patron. Zaten ona devlet veriyor, kendi cebinden bir şey çıkmıyor ama yine de benim hesabıma geç yatırıyor parayı. İdare et diyor.”

Asgari ücretin ne kadar olacağı konusunda çok iyimser bir öngörüleri yok. Yunus, yüksek bir zam oranı açıklanmayacağını düşünüyor. “Bunların hepsi kendi çıkarlarını, kendi koltuklarını düşünüyorlar. Bunlardan bir hayır gelmez bize. 14-15 bin lira anca verirler” diyor.

Kerim de benzer bir fikre sahip: “Aldığım maaş bana yetiyor diyen biri varsa yalan söylüyordur. Yetme ihtimali yok. Bugün asgari ücret 11 bin 400 lira. Zaten Ümraniye’de kiralar o fiyattan başlıyor. Ama bunlar iktidarda olduğu sürece bir şey değişmez. İşçiye anca üç kuruş zam yaparlar. Geri kalan her şey zamlanmaya devam eder.”

"İKTİDAR DEĞİŞSEYDİ DE BİR DEĞİŞİM OLMAYACAKTI"

Temel tüketim maddelerine gelen zamların durmadığı sürece kendi ücretlerine gelecek zammın da etkisinin olmayacağını söylüyor Kerim: “Geri kalan şeyler zamlandığı sürece asgari ücretin ne kadar olduğunun bir önemi yok. Para değer kaybettiği, her şey zamlandığı sürece kimse geçinemez bu ülkede.”

Bu durumun nasıl değişebileceğine dair de bir umutsuzluk hali hakim. Cumhurbaşkanlığı seçimini Kemal Kılıçdaroğlu kazanmış olsaydı da hayatında çok bir şeyin değişmeyeceğini söylüyor Murat: “AKP yerine CHP, Erdoğan yerine Kılıçdaroğlu olsaydı da bir şey değişmezdi. Ben Kılıçdaroğlu’nun seçim konuşmalarını dinledim. ‘Ben cumhurbaşkanı olursam çıraklar artık asgari ücretin üçte birini almayacak, en az asgari ücret kadar maaş alacak’ dediğini hiç duymadım.”

"KORKMAMAMIZ LAZIM"

“O halde ne yapılabilir?​” sorusu... Urfa’daki Özak Tekstil işçilerinin mücadelesinden söz ediyoruz. Yanı başlarındaki GAMAK Motor, OMEGA Motor gibi yakın zamanda tanık olunan işçilerin mücadelesini hatırlıyoruz. Bahsedilen yerlerde ne olduğunu, işçilerin hangi taleplerle hangi eylem biçimlerini hayata geçirdiklerini bilmeseler de duymuşlukları var MESEM öğrencilerinin.

Koşullarında bir iyileşmenin sadece sözü edilen yerlerdeki işçilerin yaptığına benzer biçimde bir harekete geçme ile mümkün olabileceğini söylüyor Kerim: “Ayaklanmamız lazım. Korkmamak lazım. Bunlardan korktuğumuz sürece her şey böyle gelir, böyle gider. Urfa’daki işçilerin yaptığı gibi, gerekirse jandarmayı bile karşımıza almamız lazım. Geçinemediğimizi göstermemiz lazım.”

Murat da hak veriyor Kerim’e: “Biz daha fazlasını istemezsek kimsenin bize vereceği yok. Sadece Erdoğan ve Kılıçdaroğlu değil; Sinan Oğan ve Muharrem İnce kazansaydı da bizim hayatımızda bir şey değişmezdi. Bizim bir araya gelmemiz lazım.”

ÖNCEKİ HABER

Almanya’da kamuda toplu sözleşme süreci grevlerle sürüyor

SONRAKİ HABER

Hatay’da hasarlı binanın yıkımı öğrenciler okuldayken yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa