TikTok tartışması: Müdahale düşüncesi baskının artmasına dalalet
Kara para aklama tartışmalarında en son mecra TikTok oldu. Evrensel Gazetesi Yazarı İsmail Gökhan Bayram, Dr. Sarphan Uzunoğlu ve Prof. Dr. Erkan Saka ile TikTok'u konuştuk.
Fotoğraf: Didem Mente/AA
Gözde TÜZER
İstanbul
Son günlerin en tartışmalı mecrası TikTok. Bir yandan fenomenler, bir yandan yasaklama, bir yandan şiddet görüntüleri... Kara para aklama hikayeleri, ‘Laz Kızı’ tartışmaları, “Dinimizce caiz değil” ifadeleri… Peki neler oluyor? Tartışmalar Dilan-Engin Polatlara benzer hikayelerle devam etse de, TikTok’un başka bir mecra olduğunu kabul etmek gerekiyor.
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman da “TikTok denilen bir dijital ağın, Türkiye'de bizim ananemize, kültürümüze, örfümüze, dinimize ve hiçbir toplumsal norma uymayan tavrını asla kabul etmiyoruz; kınıyorum, lanetliyorum. Bu konuda yargıyı göreve çağırıyorum. Bunları, bizim aile yapımızın temeline dinamit koyan uygulamalar olarak görüyoruz” derken, yasaklama sinyallerini de veriyor. Bu noktada çözüm gerçekten yasaklamak mı? Değilse de nasıl çözülecek? Kara para aklama nasıl oluyor, nerede gerçekleşiyor?
YOKSULLAŞMA YA DA KENDİNİ KURTAR
Tartışma uzun, konu geniş… Evrensel Gazetesi Bilgi Teknolojileri Yazarı İsmail Gökhan Bayram; kapitalist sistem bir yandan geniş kitleleri daha da yoksullaştırırken diğer yandan her ne olursa olsun bireyin kendini kurtarmasının propagandasının yapıldığını belirterek başlıyor ve devam ediyor: “Platformlar tam bu tabloda kimileri için kolayca erişilebilir kendini kurtarma araçları haline gelebiliyor. Bunun yolu kimi için canlı yayında etkileşim uğruna en ufak bir etik ilke tanımamak, kimi için bedenini pazarlamak, kimi için ise bir kara para aklama döngüsünde ‘şirin’ olmak olabiliyor.”
Bayram, Tiktok ya da bir diğer platformu yasaklayarak çözülemeyecek çok daha sistemsel bir soru olduğu görüşünde ve şöyle diyor: “TikTok’a bu nedenle yapılacak bir erişim engelleme en iyi ihtimalde trafiğin başka araçlara kayması ile sonuçlanır. Dolayısıyla tartışılmakta olan erişim engellemenin gerçek nedenini burada aramamak gerek. İktidar yıllardır sansür alet çantasına yeni araçlar ekliyor. Sosyal medya ile ilgili düzenlemeler bu alet çantasına son eklenen aletlerdendi. Ancak iktidar sosyal medya üzerinde henüz istediği düzeyde kontrol sağlayabilmiş de değil. Erişim engelleme tartışmasının kara para vb.’den ziyade bu kontrolü biraz daha güçlendirmekle alakalı olduğunu düşünüyorum.”
İNSANLAR NEREDE DEĞİL?
Öyleyse soru şöyle devam ediyor: “İnsanlar neden TikTok’ta?” NewsLabTurkey Direktörü Dr. Sarphan Uzunoğlu ise insanların TikTok’ta olmayı istemelerinin nedeni üzerine kafa yormadan önce insanların “nerede olamadıkları” konusuna kafa yormak gerektiğini söylüyor ve devam ediyor: “Türkiye’de özellikle düşük gelirli ailelerin eğlenceye erişimleri internet-televizyon hattına sıkışmış durumda. Televizyon daha ziyade kolektif bir eğlence aracı olduğundan, bireysel olarak erişilebilir olan en ucuz eğlence biçimi internetteki içerik tüketimi. Bu tüketim ise, özellikle TikTok’ta sürekli bir aksiyon çağrısı içeriyor. Trend’ler, online ortak sohbetler vs. gibi özellikler sizi yeni bir ‘eğlence dünyasına’ çağırıyor.”
HİPER MUHAFAZAKARLAŞMA
Bu noktada Uzunoğlu sınıfsal dijital eğlence mecburiyetinin başka boyutları olduğunu aktarıyor ve Bigo ya da Tango gibi uygulama örneklerini veriyor. “Hiper-muhafazakârlaşma” tanımını kullanıyor: “1980 sonrası Türkiye’de düzenli bir şekilde artan ve arttırılan muhafazakârlaşma eğlence kültürümüz kadar günlük hayattaki iletişimimizi de engelledi. Flört kanalları ve cinselliğe erişimi düşen insanlar bu ‘ucuz eğlence aracı’ ile kurdukları iletişimi aynı zamanda bir flört ve cinselliğe erişim imkânı olarak da görüyorlar. Bigo, Tango gibi uygulamalarda resmen bir ‘sanal pavyon’ atmosferi yaşanıyor. Her ne kadar sohbet çoğu zaman TikTok üzerinden gerçekleşse de asıl ‘pavyon havası’ ve ‘aç aç’ seansları oralarda gerçekleşiyor.”
SINIF ÇELİŞKİLERİ TİKTOK’TA
Uzunoğlu ayrıca TikTok’un yükseldiği dönemde; IG Reels ve Instagram'ın algoritmik olarak gerçekten orta ve orta üst sınıf zevkleriyle donatılmış, influencerlar tarafından çoktan işgal edilmiş durumda olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Buradaki ilgi, aslında sosyal hayatta zaten var ya da görünür olamayan sınıfların görünür olmaya çalışmasıyla da ilgili. Bir karikatüre indirgenmiş kamyon ya da tır şoförünün Instagram’ın parıltılı dünyasında bulamadığı yeri TikTok’ta bulup ardından da hiç bırakmak istememesi doğal.”
YENİ BİR ‘AHLAKİ PANİK’
Peki neler oluyor? Neden bu kadar gündemde ve ne olacak ya da olabilir? Prof. Dr. Erkan Saka “Medya çalışmalarında kullanılan bir kavram ile ifade edecek olursam yeni bir ahlaki panik oluşmuş durumda ve bunun da hedefi TikTok” diyerek sözlerine başlıyor.
Erkan Saka; TikTok ve diğer büyük teknoloji platformları suç olarak tanımlanmış eylemlerde zaten devletle iş birliği yaptığını ve Türkiye'de vergisini ödeyen, buranın kanunlarına uyan bir yapıda olduklarını belirtiyor: “En son sansür yasası olarak adlandırdığımız kanuni düzenlemelerle bu daha da pekişti. Başkan Bey'in söylemi öyle bir noktaya işaret ediyor ki artık sıradan vatandaş bile ne içerik üreteceğini kendisine danışsın. Örf, kültür, gelenek üzerinden içeriğe müdahale etmek, halkın nefes almasına bile müdahale eden yeni bir seviyeye işaret ediyor.”
OTORİTERLİKTEN TOTALİTERYENLİĞE
Hüseyin Yayman’ın bahsettiği örf, ananane, gelenek olarak adlandırılan pratiklerin ve değerlerin çoğunun sosyolojik olarak değişkenlik gösteren ve üzerinde uzlaşma olmayan bir alana işaret ettiğini vurgulayan Saka, “Bu alana kamu görevlilerinin müdahale etmeyi düşünmesi otoriterlikten totaliteryenliğe geçiş arzusu demek oluyor” diyor.
DİJİTAL OKUR YAZARLIK
Ancak müstehcenlik, çocuk kullanımı ve şiddet görüntüleri de maalesef devam ediyor. Çözüm yasaklamak değil ama ne? Bu noktada "dijital okuryazarlık" kavramı devreye giriyor. Saka son olarak şöyle diyor: “Öte yandan platformlar elbette ilgili kesimlerle iş birliği yapıp düzenlemeler yapmalılar. Bu konuda epey bir gelişme de oldu aslında. Ama kamu görevlilerinden çok sivil toplumda bu kritik alanda çalışan platformlarla ilerlemek daha iyi olacaktır. Yoksa sonuç direkt sansüre çıkıyor çoğunlukla. Ebeveynler de kendi üzerlerine düşeni yapıp - ki bu yasaklamak değil dijital okuryazarlık olmalı- çocukların içerik üretimine proaktif bir şekilde müdahale etmeliler.”
"KARA PARA AKLAMA TİKTOK’LA SINIRLI DEĞİL"
İsmail Gökhan Bayram, TikTok'ta kara para aklanmanın yeni bir olgu olmadığını, uzunca bir süredir yayıncılar tarafından açıktan tartışılan bir konu olduğunu aktararak başlıyor ve devam ediyor: “Üstelik kara para aklama meselesi sadece TikTok ile de sınırlı değil. Twitch ve YouTube benzer şekilde ismi geçen platformlar. Söz konusu platformlarda yayın yapanların hatta biraz gözlem yeteneği olan kullanıcıların çok zorlanmadan görebildiği bu durumu adli mercilerin de görebilmesini beklersiniz. Ancak platformlarda kara para aklanmasını engellemeye dair operasyonlar çoğunlukla bu işler kamuoyunda belirli bir düzeyde teşhir olduktan sonra gerçekleşiyor.”
2021 sonlarında bir grup Twitch yayıncısı ve haziran, ağustos aylarında bazı TikTok yayıncıları hakkında soruşturma başlatıldığını belirten Bayram, “Soruşturmalar nasıl sonuçlandı ya da sonuçlanır bilmiyorum ancak meselenin görünürlüğü ve yaygınlığına bakarak platformlarda kara para aklayanların oldukça sınırlı bir kesimini kapsadığını söyleyebiliriz” görüşünü paylaşıyor.
ESKİ BİR OLGU: ŞİRİNLER
Platformların bu konuda alabileceği çeşitli teknik ve pratik tedbirlerin mevcut olduğunu ancak platformların pratikte bu işten kendi mali paylarını aldığını belirten İsmail Gökhan Bayram, “Dolayısıyla adli merciler başlarına musallat olmadığı sürece ya da yayıncılar ve izleyiciler arasında ciddi bir tepki oluşmadığı sürece kendi kendilerine adım atmaya oldukça isteksizler” diyor.
Kara para aklamanın da, devletlerin buna sınırlı düzeyde müdahale etmelerinin de, şirketlerin bu işlerin çeşitli düzeylerde parçası haline gelmesinin de yeni bir olgu olmadığının altını çizen Bayram “Çizgi filme atıfla ‘Şirinler’ olarak anılan kara parayı küçük parçalara bölerek çok sayıda kişi üzerinden yasal alana sokmayı engellemeye dönük bankacılık düzenlemeleri Internet'ten daha eski mesela. Bugün denkleme görece yeni eklenen araçları tartışıyoruz" diyor.