07 Aralık 2023 22:53

KYK eylemleri bize neler kazandırdı? Şimdi neye ihtiyacımız var?

Söz, yetki ve karar hakkının tanındığı, yurt yönetilmesinde öğrenci temsilciliğinin rol oynadığı bir mekanizmayı örgütlemeye ihtiyacımız var.

Paylaş

Lisan ALAYOĞLU

Özlem Songül ABAYOĞLU

 

Zeren Ertaş’ın ardından yurt genelinde başlayan eylemler, yurt öğrencilere bir dizi deneyim bıraktı. Bunun yanı sıra KYK yurtlarının koşullarına ilişkin tartışmaları derinleştirirken, pek çok yurtta ortaklaşan sorunlarının kaynaklarına ve çözüm yollarına ilişkin tartışmaları da ortaklaştırdı.

İstanbul, üniversite öğrencilerinin oldukça yoğun yaşadığı bir kent. Bu kentte 35 KYK yurdu bulunuyor, kimilerinin kapasite üstü arttırılan kontenjanlarla nüfusu 6000 bine dayanıyor. Yurtların, bir bütün olarak öğrencilerin sosyal, sportif ve akademik ihtiyaçlar da dahil olmak üzere barınmaya dahil olan tüm ihtiyaçlarında sorunlar devasa düzeyde seyrediyor. 

YÖNETİMLERİN CEVABI: EVİNİZDE DE OLABİLİR

KYK yurtlarında kalan öğrenciler hijyenik ve sağlıklı olmayan yemekler, odaların düzenli olarak temizlenmemesi, sabun ve tuvalet kağıdı gibi temel ihtiyaçların karşılanmasının öğrencilerin omuzlarına yıkılması, sürekli arızalanan asansörler, alanında uzman psikolog yerine manevi danışman adı altında atanan görevliler, öğrencilere verilen bin 250 lira burs veya kredinin temel ihtiyaçları karşılamaya bile yetmemesi, yetersiz çamaşırhaneler, depreme dayanıksız binalarda barınma zorunluluğu, eksik temizlik personeli, bunun üzerine KYK burslarına yapılan zamların bu temel ihtiyaçları karşılamak adına öğrencileri rahatlatmaması, bir veya birden fazla işte çalışmak zorunda bırakılmasına rağmen 23.00’da yurda giriş yapmalarının zorunlu kılınması vb. onlarca sorun mevcut.

Tam da bu sebeple, Zeren Ertaş’ın ölümüne karşı bir tepki olarak başlayan eylem fitili, yurt koşullarına karşı tepkilerin bir ifadesi olarak anlaşılmalı. Zeren Ertaş’a sahip çıkmayı, yurtların ilçe, il ve merkez olmak üzere tüm yönetimleri tarafından itibarsızlaştırmayı, öğrencileri korkutmak yoluyla bastırmayı eş zamanlı olarak denemelerinin nedeni de burada yatıyor. Ortak sorunlar etrafında, ortak bir mücadelede buluşmak karşısında yurt yönetimleri sorunları da öğrencilerin üstüne yıkarak küçültmeye, halledeceğiz diyerek geçiştirmeye çabalıyor. Öğrenciler yurtta yaşadıkları sorunların ardından yönetime başvurduklarında “Evinizde de böyle şeylerle karşı karşıya kalabilirsiniz” cevaplarını alıyor. Yurdun, bir devletin sunması gereken bir olanak olarak ifade edilmesinden olabildiğince kaçınarak, sorumluluk almayarak “özelleştirmenin” zemini aranıyor. Bu ise açıktan, öğrencilerin barınma hakkının gasp edilmesi hedefi yolunda nitelikli beslenmenin, güvenli yurt koşullarının gözden çıkarılması anlamına geliyor.

İktidar şimdiye dek KYK’ları otellerle kıyaslayarak reklamlar yaptı. KYK yurdu çıkan öğrenciler kendilerini şanslı sayarken neden artan kiralara, özel yurt fiyatlarına bakıp ve “Bu zamanda bu kadar paraya çok da bir şey beklememek lazım” deyip Zeren’in ölümüne tepkisiz kalmayı seçmedi? Aksine 60’dan fazla ilde yapıldığını bildiğimiz bu eylemlerde öğrencilerden kimi bulundukları yurdun bahçesinden arkadaşlarına seslenerek kalabalıklaşırken kimi odalarının ışıklarını açıp kapattı.

ŞİRKETLERE VERİLEN DESTEKLERİ BİLİYORUZ

Çünkü öğrenciler sırf özel yurttan daha az para verdiği için temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılmaya mecbur olmadıklarını çok iyi biliyor. Mecbur olmadığını biliyor çünkü KYK’da yaşadığı tüm sorunların aslında nasıl da devlet tarafından hızlıca çözülebilecek şeyler olduğunu fark edebiliyor. Çamaşırhanede sıra beklerken, internetten ödevini yapmaya çalışırken, 6-8 kişiyle küçücük odaya sığmaya çalışırken, kurtlu yemek önüne koyulduğunda, tuvalete girerken tuvaletin temizlenmediğini gördüğünde ya da hiç tanımadığı bir öğrenci yurt asansöründe öldüğünde soruyor “Devletin bunları çözecek gücü yok mu?​” sorusunu. Çünkü öğrenciler 5’li çeteye verilen destekleri, şirketlerin vergilerinin nasıl silindiğini de biliyor. KYK’larda ortaklaşan bu sorunlar, devletin tercihinin sorunları çözmek üzerine olmadığını gösteriyor. Çözüyormuş gibi yaparak sorunları öteleyen bu sistem yaşanan tüm sorunların katlanarak büyümesini de beraberinde getiriyor.

MÜCADELE DENEYİMLERİ KAZANDIK

Zeren’in ölümü ardından, bu cinayetin sorumluluğunu üstlenmeyenlere kendi “kaderini” teslim etmek istemedi öğrenciler. Çeşitli yurtlarda talep listeleri oluşturuldu ve eylemlerin ardından bu talep listelerinin karşılanmasını istedi. Bazı yurtlarda ise öğrenci temsilciliği kuracaklarını bildirdiler ve öğrenci temsilciliği örgütlemek için bir araya geldiler. Yurt idareleri öğrencilerden gelen bu temsilcilik taleplerini kabul etti. Fatih Sultan Mehmet Erkek KYK Yurdu’nda eylemin gerçekleştiği gün 7 temsilci belirlenirken, Cevizlibağ Atatürk Kız Öğrenci Yurdu’nda ise seçim yapılmasına karar verildi ancak devam eden süreçte yurt yönetmeliği çeşitli bahanelerle geri adım attı. Şimdi öğrenciler fiili bir öğrenci temsilciliği örgütlüyor. Yine de her şeye rağmen Zeren için yapılan eylemler bize bir arada ne kadar güçlü olduğumuzu gösterdi ve mücadele deneyimleri kazanmamızı sağladı.

NASIL BİR TEMSİLCİLİĞE İHTİYACIMIZ VAR?

Şimdi ise biriktirdiğimiz bu deneyimleri nasıl aktaracağımıza, kazanımlarımızı nasıl kalıcı, birlikteliğimizi nasıl sürekli hale getireceğimize ilişkin bir plana ihtiyacımız var. Bu planı düşünürken, kendi yurdumuzu, bölgemizi, İstanbul’u ve hatta tüm Türkiye’deki KYK yurtlarını gözetmeye ihtiyacımız var. Ancak böyle düşünülerek atılacak adımlar yoluyla, birbirimizi koruyabilir, bahsettiğimiz planı hayata geçirebiliriz.

Tek tek çeşitli problemleri nedeniyle idareye gidildiğinde herhangi bir sonuç elde edemiyoruz, ancak en ısrarlı denediğimiz yöntem de bu. Oysa denetleme ve karar alma mekanizmalarına dahil olan bir öğrenci temsilciliğini örgütleme olanağına dün olduğundan daha yakınız.

Her katın, her bloğun bir temsilcisinin olduğu, taleplerin ve sorunların yurt idarelerine temsilciler yoluyla öğrencilerin ortak iradesi olarak götürüldüğü, söz, yetki ve karar hakkının tanındığı, yurdun yönetilmesi işinde öğrenci temsilciliğinin rol oynadığı bir mekanizmayı örgütlemeye ihtiyacımız var.

Nitekim böyle bir temsilcilik inşa edildiğinde nitelikli barınma koşullarını elde edebiliriz. Yurt yönetimlerinin ve iktidarın öğrenci hareketinden ne kadar korktuğunu, öğrencilerin bir araya gelmesini sağlayacak her koşulun önünü tıkadığını görüyoruz. Örneğin, hastalandığımızda çareyi bizleri yurttan uzaklaştırmakta bulan ancak yaşadığımız alanların hijyenini artırmayan yönetimlere karşı bahsettiğimiz türden bir birliktelik çözümün adresi olabilir, yurt yönetimlerini başka gerekçelerle değil, bizlerin ihtiyaçlarına yönelik adım atmaya mecbur bırakabilir. Mücadele etmek için artık çarpıcı bir deneyime sahibiz. Eylemlerle kazandığımız deneyimleri geliştirmeli ve yan yana gelerek mücadeleyi büyütmeliyiz. Ancak bu mücadele sonucunda nitelikli, güvenli barınma koşulları elde edilebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

EMEP İzmir İl Örgütü, Özak işçileri için Levi's önünden seslendi: Levi's derhal adım atmalıdır!

SONRAKİ HABER

Bireysel kurtuluşta “halka arz” dönemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa