Çalış çalış nereye kadar?
Çalışan bir öğrenci olarak üniversitedeki yıllarıma baktığımda, bu kadar yoğun iş hayatına rağmen kazandığım parayla sadece temel ihtiyaçlarımı karşılayabildiğimi gördüm.

Fotoğraflar: Freepik | Kolaj: Evrensel
Asel
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Üçüncü sınıf psikoloji öğrencisiyim. Pandemi sonrası başlayan üniversite hayatımın daha ilk döneminde bile ekonomik krizin etkilerini günlük hayatımda fazlasıyla hissettim. Orta gelirli ve sekiz kardeşli bir ailenin çocuğu olduğum ve ekonomik krizle beraber aile ekonomimiz sarsıldığı için üniversiteye başladıktan iki ay sonra kendi harçlığımı karşılamak için işe başladım. Her hafta, dersimin olmadığı dört gün boyunca kampüse ve yurduma 1 saat uzaklıkta olan iş yerimde günde 12 saat çalışarak harçlığımı çıkarmaya başladım. Aradan geçen üç-dört ay sonrasında 4 gün çalışmanın yeterli olmadığını fark edip 6 gün çalışmaya başladım. Haftanın 6 günü çalıştığım dönemdeyse okula sadece vize ve final haftalarında gidebildim.
ÜNİVERSİTEDE İLK İKİ YILIM ÇALIŞMAKLA GEÇTİ
Bu durumun eğitimimi olumsuz şekilde etkilemesi bir yana 19 yaşında üniversiteli bir genç olarak sosyal hayatımı da tamamen bitirdi. Yaz tatilleri de dahil olmak üzere üniversite hayatımın ilk iki yılı hep çalışmakla geçti. Bu iki yıllık süreçte birçok işte çalıştım. Hiçbir işte emeğimin karşılığını almamakla birlikte birçok işte de psikolojimi kötü etkileyecek düzeyde mobbinge maruz kaldım. Ayrıca ders saatlerimden dolayı düzenli ve tam zamanlı bir işte çalışamıyordum, bu yüzden birkaç işte part-time çalışarak geçimimi sağlıyordum. Bu düzensiz ve yoğun iş hayatı bir süre sonra sağlığımı kötü yönde etkiledi. Yetersiz beslenme ve yüksek fiziksel aktiviteden kaynaklı kan değerlerimde ciddi düşüş oldu ve sağ bacağımda fazla zorlanmadan kaynaklı uzun süre aksama yaşadım. Derslerime çalışmak için yeterli zamanım kalmadığı için okul başarımda da ciddi bir düşüş yaşadım.
EĞİTİM HAKKIMIZ ELİMİZDEN ALINIYOR
Üniversite hayatımın üçüncü yılında hâlâ çalışan bir öğrenci olarak geride bıraktığım iki yıla baktığımda, bu kadar yoğun iş hayatına rağmen kazandığım parayla sadece temel ihtiyaçlarımı karşılayabildiğimi gördüm. Eğitim, sosyallik ve kişisel gelişimim için yeterli maddi güce sahip olamadığımı fark ettim. En önemlisi de eğitim hayatımı devam ettirebilmek için çalıştığım bu süreçte, okuduğum bölümle ilgili hiçbir ilgisi olmayan, vasıfsız ve başarısız bir öğrenci olduğumu fark ettim. Bu hayat tarzından her kurtulmak istediğimdeyse tasarruflu olup, işte kaybettiğim zamanı eğitimim, kişisel gelişimim veya sosyal etkinliklerim için ayırmaya çalıştığımda bursumun iki haftada bittiğini ve yurttan çıkamayacak kadar zor durumda kaldığımı fark edip mecburen tekrar bir yerde işe başlamak zorunda kaldım.
Ülkede yaşanan ekonomik krizden dolaylı olarak eğitim hakkımız elimizden alıyor. Son iki üç yıllık süreçte ülkede artan enflasyona paralel olarak yurt ücretleri, gıda fiyatları vs. artarken burs miktarındaysa çok düşük bir artış yaşanıyor ve öğrencilerin aldıkları bursla geçinmeleri daha da zorlaşıyor. Öğrenci burslarına yapılacak zamlar enflasyona paralel yapılırsa belki eğitimde eşitlik sağlanmasına bir adım daha yaklaşılabilir.
Evrensel'i Takip Et