Yağmur, korku ve iş makineleri deprem demek artık
Depremzede kadın öğretmenin mektubu: Seçtiklerimiz nerede? Ne ölürken ne de şimdi? Şimdi seçimler de yaklaşıyor, buyursunlar gelsinler bakalım neler duyacaklar.
Depremzede öğretmenin Evrensel'e gönderdiği fotoğraf
Depremzede bir kadın öğretmen
Antakya
Bu satırları Antakya’dan yazıyorum. Ancak İzmirli bir kadınla serada tanıştığımda Samandağ’ın mahallesi olan Tomruksuyu’ndaydım. Alanda gönüllü olarak özel eğitim sınıfı açmıştık ve orada karşılaştık. Depremin üzerinden kaç gün geçmişti bilmiyorum, "nasılsın" diye sorduğunda, nasıldık onu da bilmiyordum. Onun gözlerindeki hüzün benim iyi olmam gerektiğini hissettirdi. Çünkü buranın havasından mı suyundan mı bilmem kapıdan giren misafir el üstünde tutulur ve aynı kapıdan mutlu bir şekilde çıksın istenir. Şimdi depremin üstünden 10 ay geçmiş yine nasılsın diye sordu ve başkaları da doğal olarak bir şeyler değişti mi diye soruyor. Değişti diyemiyorum.
"KONTROLSÜZ YIKIMLAR DEVAM EDİYOR"
Hala yıkımlar devam ediyor; kontrolsüzce devam eden yıkımların örneğini geçtiğimiz gün gördük. Bir okulun yanında çocuklar teneffüsteyken. Hala çadırda yaşayanlar var ve hala ilk günlerde göç eden, “bir gün geri döneceğiz” diyen ama dönemeyenler var. Hangi birini anlatsam; aylarca yuttuğumuz tozu mu yoksa yıkım yapılırken kepçenin her vuruşunda bize depremde yaşattığımızı hatırlatmasını mı ya da enkaz altında binlerce kurtarılmayı bekleyen can varken gelemeyen kepçelerin herkes öldükten sonra gelip aylarca dört yanımızı sarmasını mı?
Buranın insanının eli açıktır, hangi kapı önüne gitseniz karnınız doyar. Alışık değil birilerinden almaya ama ne acıdır ki bizi hem korku ile baş etmeye hep sefaletle baş etmeye mahkum ettiler. Ama biz ayaktayız. İnsanın insana ettiği zulmü unutmadan yaşam mücadelesini sürdüreceğiz.
Ben öğretmenim, çocuklarımı da anlatmak isterim de hangi birini anlatayım bilmiyorum. Bütün sohbetlerin ana konusu zaten deprem ve ne yaşandı, ne yaşanıyor? Öyle bir travma ki konuşacak başka konu yokmuş gibi. Bir de gelecek kaygısı tabi ki.
"ÇANTAM VE TELEFONUM HAZIR HALDE BEKLİYORUM"
Şu an yedi katlı bir binada kalıyorum, depremi burada karşılamıştım. Duvarlar çatlak ama kolonlar sağlam, yağmur yapıyor ancak haliyle romantik olmaktan çıktı bizim için. Sadece korku içinde bir bekleyiş. Çantam hazır halde, telefonum yanımda bekliyorum. Kış geldi; bu yıl buranın ne yazı yazdı ne de kışı kış. Sanki bu yıl her şey üst üste geldi. Bu durumda olmamızın kaderle hiçbir ilgisi yok. Eğer iyi yönetilseydik, iyi birilerini seçseydik belki. Fay hattının üzerinde imar izni vermezlerdi. Daha güvenli yerde konutlar yapılırdı. Hadi yıkım oldu, seçtiklerimiz nerede? Ne ölürken ne de şimdi? Şimdi seçimler de yaklaşıyor, buyursunlar gelsinler bakalım neler duyacaklar.
Biz artık bir şey istemeyi de bıraktık. 10 aydır bir şey yapmadılar. Biz varız, gönüllüler, dayanışma içinde olanlar var. Hep birlikte buradayız.