09 Aralık 2023 04:55

MESS kapsamındaki Anadolu Isuzu işçisi: Hangi patron güzellikle istediğimizi verir?

150 bin işçiyi ilgilendire MESS grup toplu iş sözleşmesi süreci ara bulucuda. Patronlar, sefalet dayatmasında bulunurken, işçiler ise üretimi etkileyecek eylemlerin başlamasını istiyor.

Ekran görüntüsü Isuzu tanıtım filminden alınmıştır.

Paylaş

Hilal TOK
İstanbul

“Rahmetli Kazım Koyuncu’nun dediği gibi; hepimiz ezildikten sonra aynı şarabız sonuçta, üzümüz çünkü...” diyor, her gün iki adet 12 milyonluk araç üreten Anadolu Isuzu işçilerinden biri. Bu sözü ayda 15 bin liralık ücretle borçlara karşı dayanacak güçleri kalmadığını söyledikten biraz sonra kurduğu “Artık bir şey yapalım, gerekirse genel grev. Biz hepimiz yaşıyoruz bu zorluğu” cümlesiyle hatırlatıyor.

Mehmet, bekar ve tek başına hayatta kalmaya çalışan bir işçi. Ömrü metal işçiliği ile geçmiş ancak ne biriktirebilmiş, hiçbir şey. Evi kira, arabası yok. Kuru ücreti, kredilere ve kiraya anca yetiyor. “Çoluğu çocuğu olan için daha beter durum, ben en azından tekim” diyerek şanslı sayıyor kendini.

"HANGİ GEREÇKEYLE BU MİKTARLAR KONUŞULUYOR?"

Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Anadolu Isuzu, MESS kapsamındaki fabrikalardan biri. Binlerce işçi gibi Isuzu işçileri de yeni sözleşme döneminde belirlenecek zammı bekliyor. Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş’in taraf olduğu masada, patronların işçilerin kazanılmış haklarına göz diktiği maddelerde anlaşılamayınca ara bulucuya gidildi. Süreç devam ederken, işçiler yer yer kimi eylemlerle cılız da olsa sesini duyurma gayretinde. Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, iş yerlerinde haftada bir gün bir saatlik iş bırakma eylemleri yapıyor. Isuzu da o eylemlerin yapıldığı fabrikalardan biri.

Mehmet, masadaki teklifin işçi için yeterli olmayacağı görüşünde. Sendikaların teklifinden de pek memnun olduğu söylenemez. Mehmet, “O masa, metal işçilerini temsil etmiyor. Kiralar almış başını gitmiş, doğal gaz yakmaya korkuyor millet. Hangi gerekçeyle bu miktarlar konuşuluyor. Taslak olduğu gibi kabul edilse bile kayıplarımızı karşılamaz” diyor.

"YETERLİ BULMADIK, BİZ DE İŞ YAVAŞLATTIK"

Bu süreçte işçilerin bir hareket istediğini ancak sendika merkezinden bir karar gelmedikçe adım atmadıklarını söyleyen Mehmet kimi bölümlerde işçilerin iş yavaşlattığından da bahsediyor: “Isuzu’nun Şekerpınar’da ve Çayırova’da iki fabrikası var. Şimdi fazla mesaiye kalmama eylemi ve haftada bir saat iş bırakma eylemi var. Bir saat iş bırakma bir gözdağı olmuyor maalesef ama hiçbir işe yaramadığını da söyleyemem. Mesela Isuzu’nun diğer fabrikasında 4 yerine 2 ürün çıkmaya başlamış, bir saat iş bırakmanın bir karşılığı olmuş. Ama bizde en büyük sıkıntı taşeron. Fabrikada taşeron işçiler, biz iş bıraktığımızda kalan işi yapıyor. Haliyle iş bırakmanın çok bir anlamı olmuyor. Şimdi bazı bölümlerde sendikanın bu kararlarının yanı sıra biz işçiler olarak iş yavaşlatma başlattık. Çünkü sadece sendikanın eylem planları bize yetersiz geldi, daha çok şey yapmamız lazım.”

"KAYBEDECEK BİR ŞEYİMİZ YOK"

Mehmet, işçilerin TİS sürecini aralarında tartıştığını söylüyor. Mehmet o tartışmaları, “İşçiler tepkili. Biz açıkçası, 1 saatlik iş bırakmanın karşılığı olduğunu düşünmüyoruz. İşçi dışarı çıkınca da öyle sloganlı bir tepki de yok, başlıyoruz maç muhabbetine. Öte yandan yemeklerde de tepkimizi göstermeliyiz, sesimizi yükseltmeliyiz. Hatta, bence şu an her yerde bir genel grev için çağrı yapmalı sendikalar, konfederasyonlar. MESS, işçiler için daha fazla hak kaybı öneriyor, ‘Sözleşme 3 yıllık olsun, yüzde 35 zam yeter’ diyor. Tazminatsız işten atmanın yollarını garantiye almaya çalışıyor. Hiçbir patron ‘Gel sana avans vereyim’ demez. Ama bu süreçte işveren ‘Size avans verelim’ diyerek bizi kırmaya çalıştı. O avans aslında sus payı. Artık kemiğe dayandı, kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. 15 bin liraya geçinmek çok zor. Evliysen, çocukluysan hele Allah yardımcın olsun. Ülkenin bu halde olması siyasal bir getiri aslında. Bizim bu süreçten çıkmamızın tek yolu siyasal bir güç olmak bence. Onun için de bir genel grev olmalı. Bir saat de olsa işçiler, her yerde iş bırakmalı. Üreten biziz. Yaptığımız bir otobüs 12 milyon ve günde iki tane çıkıyor. Hesabını siz yapın. Bize reva görülen ise açlık. Dayanacak gücümüz kalmadı artık” diye aktarıyor.

Isuzu’nun kâr oranlarını (Anadolu Isuzu, yılın ilk altı ayında 1.4 milyar lira brüt kâr elde ederken, patron işçi başına ayda net 154 bin lira kazandı) hatırlattığımızda Mehmet’in öfkesi büyüyor. “Biz ay sonunu getiremiyoruz. Herkes, kredi kartları ile geçinmeye çalışıyor. Fazla mesaiye de kalmıyoruz şimdi. Markete gittiğimizde bir şey alamaz duruma geldik. Fabrikadaki gençler yurt dışına gitme derdinde. Umutları yok” diyor. Sık sık bir çözüm yolu sunmaya çalışıyor: “Ben bunun tek çözümü olarak, bütün hayatı, üretimi durdurmamız.”

“Genel grevin önündeki engel ne?​” diye sorduğumuzda Mehmet, “Siyasal güç ve sendikalar” diyor ve ekliyor: “Bir de işçilerin kendisi kendilerine engel. Biz bugün fabrikada daha büyük bir eylem yapsak diğer fabrikaları da etkileyebilir. Bize uygulanan baskıyı biz başka türlü kıramayız. Ama işçi bu durumu sanki çok kabullenmiş gibi. Her şeye zam geliyor, hep birlikte ‘yeter’ demiyoruz.”

"ALDIĞIM ÜCRET YAPTIĞIM MESLEĞE HAKARET"

Mehmet, yaptığı işin öneminden, zorluğundan bahsediyor. 15 senesini verdiği meslekte aranan bir işçi profiline sahip olduğunu vurgulayarak, “Aldığım ücret yaptığım mesleğe hakaret” diyor: “Çünkü bu meslek kolay bir iş değil. Vasıflıyız. Fabrikamızda taşeronun yevmiyesi bizden fazla. Biz bunu kabul etmiyoruz diye sesimizi yükseltebiliriz. Biz işçiler, ‘Şunu vermez’ diye bakıyoruz. Arkadaş sen iste, sen bir mücadele et! Hangi patron güzellikle bir şey verir? Yaşadığımız koşullar ortada. Şimdi zam yapacaklar en iyi ihtimalle 35 bin lira olacak ücretler. Başta bir sevineceğiz belki ama birkaç ayda yine aldığımız zammın hiçbir öneminin kalmadığını göreceğiz. Yani bugün ücret zammını değil, bu zamları nasıl durduracağımızı da konuşmalıyız. Ülkemizde devlet bizden besleniyor. Önceden ücret bordromuzu alalım diye sevinirdik, şimdi o bordroyu görmek istemiyoruz. Vergi dilimindeyiz, fazla mesai yapmadığımız halde benden 8 bin lira vergi kesilmiş. Aylık 120 saat fazla mesai yaptı bir arkadaşımız. Eline geçen para 21 bin lira idi. Tek başına ücret yükseltmek derdimize derman olmaz. ‘Adalet ve kalkınma’ diyorlar, adaletsizlik sadece mahkemelerde değil işte. Her yerde. Biz ne zaman bunun farkına varıp da mücadele edeceğiz?​” diye soruyor. Mehmet’in sözleri, Yaşar Nezihe’nin “Patronların elinde sen oyuncak değilsin. Biraz kaldır başını, sana başlar eğilsin” sözünü anımsatıyor.

Ekliyor sonra: “Bizim artık kafamızı kaldırmamız gerekiyor. Ye, iç, yat… Biz hayvan değiliz, sadece bununla yaşayamayız. Biz bir araya gelip, aynı marşı, aynı şarkıyı söylemedikten sonra hiçbir şey olmuyor maalesef…”

"İSTEĞİMİZ DIŞINDAKİ ANLAŞMA ŞALTERİ İNDİRMEMİZE NEDEN OLUR"

Mehmet, fabrikada sürekli iş kazası olduğunu, çok büyük kazalar olmasa da sürekli yaşanan kazaların psikolojilerini kötü etkilediğini söylüyor: “Isuzu patronu kârına kâr katmaya doymazken biz işçilere dayatılan araç sayısı yüzünden neredeyse her gün iş kazası yaşıyoruz. İş güvenliğinin hiçe sayıldığı iş yerinde üretimi artırmak adına baskı üstüne baskı yaşıyoruz. Sayıyı çıkaramayan arkadaşlar herkesin önünde rencide edilip küçük düşürülüyor, sendika bu konuda tepkisini göstermeye çalışıyor ama maalesef yetersiz. İşveren araç sayısını yakalamak ve siparişleri zamanında yetiştirmek için iş sağlığı ve güvenliğini hiçe sayıyor. Bizim en acil şekilde cuma günü bir saatlik duruşta bunu dile getirip çalışan arkadaşlarımızı bu konuda uyarmamız gerekiyor. MESS süreci devam ederken biz işçiler gergin bir bekleyişteyiz. İsteğimiz dışında anlaşılacak bir sözleşme şalteri indirmemiz için gerekli bir gerekçe olacaktır” diyor.

TİS MASASINDA NE VAR?

İşçi sendikaları Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş ile patron sendikası MESS arasında yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinde Türk Metal, aylık 5 bin lirası (brüt) avans olacak şekilde ilk 6 ay için yüzde 119, Birleşik Metal-İş yüzde 30’u mahsuplaşma kapsamında yüzde 140.5 zam istedi. Özçelik-İş’in talebi de Türk Metal’le aynı oldu. Sözleşmenin üç yıllık olmasını isteyen MESS ise ilk 6 ay için yüzde 35 zam, telafi çalışması, hafif işlerde çalışabilir raporu olanlardan, önerilen işi kabul etmeyenlerin, tazminatsız işten atılması gibi dayatmalarda bulundu.

NOT: İşçinin adı işten atma riskine karşı değiştirilmiştir.

{{505176}}

{{498336}}

ÖNCEKİ HABER

Burak Oğraş soruşturmasında şüpheli F.P'ye ulaşılamıyor

SONRAKİ HABER

HEDEP’ten askerlerin oy kullanımına dair kanun teklifi: En az bir yıl görev yapsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa