05 Mart 2013 04:37

Suriye krizi yeni bir sürece mi evriliyor?

Suriye’nin Dostları geçen hafta bir toplantısını daha gerçekleştirdi. Roma’da gerçekleşen bu toplantı, Suriye krizinin Arap bölgesini ve özellikle Ortadoğu’yu gittikçe içine çektiği için Arap Basını’nda geniş yer buldu.Suriye’de çarpışan muhalifler Roma toplantısını boykot etmekle

Suriye krizi yeni bir sürece mi evriliyor?
Paylaş

Ali Karataş / Yusuf Ertaş

Suriye’de çarpışan muhalifler Roma toplantısını boykot etmekle birlikte El-Hatîb’in katılmasına da itiraz etmedi. Katılımcılar belirsiz bir tarihte İstanbul’da “Kurtarılmış bölgeler idaresi”nin başkanını seçmek için anlaşarak toplantıyı sonlandırdı.
Toplantıda “dengelerin değişmesinin önemine” özellikle vurgu yapıldı. Ama görünen o ki Al Kuds Al Arabi gazetesi başyazarı Abdulbari Atwan’ın da sayfada yer verdiğimiz makalesinde belirttiği üzere çeşitli nedenlerden dolayı kısa süre içinde “dengelerin değişmesi” mümkün gözükmüyor.
Fakat hem Roma toplantısının havası, hem de ortaya çıkan yeni girişimler “muhaliflerin rejimle görüşerek” Suriye krizinde yeni gelişmelerin yaşanabileceğinin işaretlerini taşıyor. Bu noktada Jordan Times gazetesinden Musa Keylani’nin İsrail istihbarat raporuna dayanarak kaleme aldığı makalesi dikkat çekici.
Diğer dikkat çekici yorum ise Arapça yayın yapan Rus gazetesi Rusya Al yavm’da yer aldı. “Teşvikte Siyasi Kayma” başlığını taşıyan haber yorumda “Suriye’nin Dostları” toplantısının uluslararası siyasette Suriye isyancılarının silahlandırılması ve donatılması yönünde bir kayma getirdiği ifade ediliyor.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Washington’un silahlı Suriye isyancılarına doğrudan ‘öldürücü olmayan’ yardım sağlayacağını açıklamasını ve Avrupa Birliği’nin resmi olarak muhalefete,  ‘ölümcül olmayan’ zırhlı araç, askeri teçhizat ve teknik yardım teminine izin vermesini ABD ve AB’nin muhalefete desteğinde bir kayma olarak değerlendiriyor.
Dengelerin kısa sürede değişmeyeceğine vurgu yapan yazarlardan biri de Dar Al Hayat Gazetesi’nden Velid Şakir. Şakir, “Yukarıdaki Roma, tabandaki Suriye değildir” başlığını taşıyan makalesine “Roma’daki Suriye’nin dostları toplantısından mucize ortaya çıkmayacak” cümlesiyle başlıyor.  Suriye krizinde aktörlerin bu güne kadar oynadıkları rolü değerlendirdikten sonra Roma konferansında önerilen “siyasi çözümle” ilgili olarak şu soruları sorarak yazısına son veriyor; “Tahranlı savaşçılar, Hizbullah’la iktidarın düşmemesi için ortaklaşa bir çaba içerisindeyken onlarla diyalog kurulmadan bir siyasi çözüm nasıl başarı kazanacak? İran’ın kabul edeceği siyasi çözüm, Suriye dostlarının çabaladığı çözüm mü olacak?​”
Sayfamızda yer verdiğimiz Lübnan İçişleri Bakanı Mervan Şerbel’in geçen hafta yaptığı açıklama Suriye krizinden birinci derecede etkilenen Lübnan’ın iç savaş potansiyeline dikkat çekiyor.


SURİYE’NİN DOSTLARI MI, İSRAİL’İN DOSTLARI MI?

Al Kuds Al Arabi Abdulbari Atwan

Suriye isyanının ilk ateşlendiği yer olan Şam’ın güneyindeki Asali semtinde, Dara’da Maribe kasabasında sürpriz olmayan protestolar  “Suriye dostlarının yalanlarının bittiğinin” işaretidir. Suriye’nin dostları toplantısı, sadece bir sonraki toplantının yer ve zamanını belirtmek için toplanıyor.
Bu öfkenin sebebi, Suriye’nin dostları toplantısının sonuncusunda alınan silahlı muhalefete 60 milyonluk yardım ve muhalefete ağır olmayan silahlar sağlanması kararı.
Suriye içindekilerin kızgınlığı ve hayal kırıklığı anlaşılır bir durum. Muaz Hatip’ten bu toplantıların kesilmesi yönündeki talepleri de anlaşılır. Onların önceliği kasabalarını, semtlerini  bombalayan uçaklar, Scud füzeleri ve canlarını korumak. Suriye’nin dostlarının ve özellikle Batılı olanların önceliği özellikle İsrail’in  güvenliğini ve yerleşimcilerini korumak. ABD’nin Suriye koalisyonuna 60 milyon dolar sunması genel olarak söyleyeceksek hakaretlerin en çirkinidir.
Amerika ve Rusya, Suriye dosyasında hemen her konuda ayrı düşünüyor. Velakin bir hedef ve düşman konusunda birleşiyorlar; o da İslami mücahit gruplar. Özellikle de zeminde genişleyen ve iktidarın boşalttığı yerleri dolduran grup El Nusra cephesi konusunda.
Türkiye emniyet güçlerinin, Ankara ve İstanbul’daki ABD ve Avrupa ülkelerinin konsolosluklarına saldırı hazırlığında olduğu iddia edilen El Kaide ile ilişkili 10 kişilik bir hücreyi tutuklaması tesadüf değil. Bu Türkiye ki, Suriye’deki diktatörlük rejiminin devrilmesi için kendi topraklarından yüzlerce mücahidin sızmasına izin vermişti.
Roma toplantısı, Rusya ve İran’ın onayıyla mücahit grupların tasfiyesi için bir kıvılcım başlattı. Bu konferansın, “Mücahit grupların iktidara gelmemesi ve rejimin depolarında olan kimyasal silahları  ileride İsrail’e karşı kullanmamaları”  için Suriye muhalif güçlerinin Ürdün’deki askeri üslerde eğitilmesinin aynı zamanda gerçekleşmesi tesadüf değildir. Amerikan gazetelerinin belirttiği üzere Irak, Afganistan ve Libya’da (Bingazi’de Amerikan konsolosu ve üç çalışanı katledilmişti) yaşananların Suriye’de yaşanmasını istemiyor.
Burada Suriyelilerin eğitim yöntemi ile Filistin güvenlik güçlerinin eğitilmesi arasında garip bir benzerlik var: Eğitmenler Amerikan!  Eğitim üsleri Ürdün. Seçilmeleri aynı standartta. Britanya’da yayınlanan Times Gazetesi eğitilen kişilerin dikkatlice seçildiğini ve bunların aşırı İslamcı olmamalarına özen gösterildiğini, bunun yanı sıra verilen emirleri harfiyen yerine getiren kişilerden seçilmelerine dikkat edildiğini yazdı.
ABD, Özgür Suriye Ordusu’nun ağır silahlarla teçhizatlandırılmasında isteksiz. Doğrudan ve dolaylı olarak öncelikle Suriye’de savaşa katılmak da istemiyor. Mücahit grupların elinde ağır silahların bulunmasını istemiyor. Bu durum ABD’yi, İran ve Rusya’nın duruşuna yaklaştırırken; Körfez ülkeleri ve özellikle Katar ve Suudi Arabistan’ın desteklediği Suriye Koalisyonundan uzaklaştırdı. Bu oturumlara başkanlık yapan Muaz Hatip’in siyasi çözüm içn, Suriye rejiminin temsilcileri ile görüşmeleri konusundaki yoğun baskıların sebebini de açıklamaktadır.
ABD’nin önünde iki seçenek var,
Birincisi, otokratik ve baskıcı iktidarın kalması,  İkincisi cihatçı, İslamcı bir iktidar. ABD iki seçeneği de istemiyor. Ve üçüncü bir seçeneği tercih ediyor. İsrail’e sorun yaratmayacak, İran’ın bölgedeki siyasi hedeflerine ve hırslarına kalkan olacak denetlenebilen demokratik bir iktidar. Bu seçeneğin gerçekleşmesi ise zor gözüküyor.


TÜM BÖLGE İÇİN BELİRLEYİCİ

Musa Keylani The Jordan Times

Suriyeli isyancılar, Cumhurbaşkanı Beşar Esad ayrılana kadar müzakere etmeyeceklerini söyleyerek rejimin ilk görüşme talebini reddetti. ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı John Kerry’nin baskısı altında, Hatîb o kadar şeyden sonra kendi grubunun Roma’daki tartışmalara katılacağını söyledi. Kargaşa içindeki muhalefet, rejime öne geçme fırsatı verdi.
Muallim, “Biz silah taşıyanlarla bile, diyaloga hazırız.Biz reformların kanın yardımıyla değil ancak diyalogdan geleceğinden eminiz” dedi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da diyalog çağrısında bulundu. Silahlı muhalefet liderlerinin çoğu, Esad iktidardan ayrılana kadar müzakereleri dikkate almayacaklarını söylüyor. Özgür Suriye Ordusu Sözcülerinden Fahd Al Masri, “O bir suçlu ve biz bir suçlu ile müzakere yapmayacağız” dedi.
Ancak bir İsrail ‘istihbarat’ raporu Suriye Muhalefeti ile Esad rejimi arasındaki barış görüşmesi tarihinin Moskova’da 5 Mart olarak belirlendiğini söylüyor. Rapora göre, Hatîb, görüşmeleri başlatmak üzere Şubat sonunda Rusya’nın başkentinde Muallim’i karşılamak için bekleniyordu. Esad’ın istifa konusunu gündemden çıkardığı ve 2014 yılında tekrar başkanlığa aday olma seçeneğini saklı tutma konusunda ısrarlı olduğu söyleniyor. Bu konuda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından destekleniyor. Suriye Muhalefeti bile bu ön koşulu sineye çekmiş gibi görünüyor. Rapor, başarılı zaferler elde etmelerine rağmen, isyancı güçlerin umutsuz Şam’ı ele geçirme girişimlerinin üstün ateş gücü ve zırhlı araçlara sahip Suriye ordusu tarafından püskürtüldüğünü bildiklerini söyleyerek devam ediyor. Muhalefet güçleri, Suriye’nin en büyük şehri Halep’in dışına atıldı. Suriye’nin büyük hava üslerinin isyancıların eline geçmesi için yapılan şiddetli çatışmalar başarısız oldu. Şimdi, rejimle mücadele eden muhalefetin çoğu bir siyasi çözümün önünü açacak bir ateşkes için koşulları müzakere etmeye hazır. Rapor, “Bunu yaparken Esad Tahran-Şam-Hizbullah ittifakını pekiştirdi” diyor. ABD Devlet Başkanı Barack Obama’nın  demokratik, liberal “Arap Baharı” vizyonu çöktü. Bu rapordan anlaşılması gereken nedir? Gelecek üç hafta Suriye’nin geleceği de dahil olmak üzere bütün bölge için belirleyici olacak.


SURİYELİ MÜLTECİLER LÜBNAN’DA GÜVENLİĞİ TEHDİT EDİYOR

Al Ahbar Lübnan

Lübnan İçişleri Bakanı Mervan Şerbel 23 aydan beri devam eden krizden dolayı gelen yüz binlerce Suriyeli mültecinin ülkedeki güvenliği tehdit ettiğini belirtti. Geçen Perşembe günü yaptığı açıklamada Şerbel, Esad karşıtı ayaklanmanın başladığı 2011 yılından bu yana 320 binden fazla Suriyeli mültecinin Lübnan’a aktığını belirtti. Suriyeli mültecilerin birçok Lübnanlı için ülkenin Esad taraftarları ve muhalifleri olarak bölünmesinde endişe nedeni olduğunu söyledi. Lübnan Hükümeti’nin maddi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını ve mültecilerin mezhepsel bölünme tıkanıklığına yol açabileceğini vurguladı. İçişleri bakanı Lübnan nüfusunun sadece 4 milyon kişi olduğunu hatırlattı. Lübnan’ın şu an aralarında işçilerin ve fakir mültecilerin bulunduğu 1 milyon Suriyeliyi barındırdığını söyledi. Sözlerine şöyle devam etti “Bütün açıklıkla belirteyim ki İçişleri Bakanı olarak beni endişelendiren şey güvenlik durumları.” Birleşmiş Milletlerin uyguladığı programın yetkililerinin de bulunduğu basın toplantısında, Şerbel, “Şu anda büyük bir kitle mevcut, şu ana kadar kontrol edemedik. Kimlerle işbirliği içindeler? Kimler istismar ediyor? Kimler silahlandırıyor? Şu anda bile onları yüzde yüz kontrol altına alacak imkanlarımız yok”dediİçişleri bakanı Şerbel, Lübnan hükümetinin ayaklanmayı destekleyen Sünniler ile Esad’ı destekleyen Şiiler arasındaki mezhepsel çatışmalardan ve bunların kırılgan Lübnan dengelerini etkilemesinden endişeli olduğunu belirtti.

evrensel.net
ÖNCEKİ HABER

Biyoloji dersinde ayetle evrim eğitimi

SONRAKİ HABER

Sendikalar Kürt sorununda daha cesur olmalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa