10 Aralık 2023 15:32

İnsan Hakları Günü'nde açıklamalar: Adalet, barış ve demokrasi için mücadeleye devam

İnsan Hakları Günü kapsamında pek çok kentte yapılan basın açıklamalarında insan haklarının kurucu değerlerine sahip çıkma çağrısı yapıldı.

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 75’inci yıl dönümü dolayısıyla birçok kentte açıklama yapıldı. 

ANKARA

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, İnsan Hakları Günü dolayısıyla Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı okuyan İHD Ankara Şube Eş Başkanı Aslı Saraç, dünyanın her yerinde halkların özgürlük, adalet ve eşitlik gibi talepler ile itirazlarını dile getirdiğini söyleyerek, "Biz de İHD olarak dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarının kurucu değerlerine kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 10 Aralık 1948’de BM Genel Kurulu’nda kabul ve ilan edildiğini ifade eden Saraç, “Türkiye, Bildirge’yi 27 Mayıs 1949 tarihinde yürürlüğe koymuştur. BM Genel Kurulu, 4 Aralık 1950 tarihinde ’10 Aralık’ gününü, ‘Uluslararası İnsan Hakları Günü’ olarak ilan etmiştir. Dünyanın her yerinde halklar özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmektedirler. Yaşanan ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak asli görevimizdir” dedi.

"ZORLA KAÇIRMA/KAYBETME VAKALARINA YENİDEN TANIK OLUYORUZ"

Siyasal iktidarın tüm meseleleri güvenlik sorunu haline getiren, toplumu kutuplaştıran, şiddeti esas alan, Kürt sorununun çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda 2023 yılında da ciddi yaşam hakkı ihlalleri yaşandığını ifade eden Saraç, “İnsanlar ya doğrudan kolluk güçlerinin şiddeti ya da devletin, ‘önleme ve koruma’ yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu yaşamlarını yitirmişlerdir. İnsanlığa karşı suç niteliğindeki zorla kaçırma/kaybetme vakalarının OHAL’in ilan edildiği 2016 yılından bu yana yeniden yaşanmaya başlaması son derece endişe vericidir” diye konuştu.

"HAPİSHANELERDE AĞIR İNSAN HAKKI İHLALLERİ YAŞANIYOR"

6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Maraş Depremlerinde resmi açıklamalara göre en az 50 bin 783 kişi yaşamını yitirdiğini hatırlatan Saraç, “Depremlerden çıkarılan acı derslere rağmen iktidarlar, sorumluluklarını yerine getirmemişler, deprem hazırlıkları yapmamışlar, etkin afet yönetim planları oluşturmamışlardır” dedi. Hapishanelerin yaşam hakkı ihlalinden işkenceye, sağlık hakkına erişime kadar ağır ihlallerinin yaşandığı yerler olduğuna değinen Saraç, “İmralı Hapishanesi başta olmak üzere tecrit uygulamaları çözülemeyen kronik soruna dönüşmüştür” diye konuştu.

“KÜRT SORUNU DEMOKRATİKLEŞMENİN ÖNÜNDE BİR ENGEL"

Konuşmasında Cumartesi Annelerine de yer veren Saraç, “Galatasaray Meydanı’na çıkmak isteyen Cumartesi Anneleri/İnsanları, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararına karşın haftalarca işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalarak gözaltına alınmışlardır. Benzer şekilde, kadınlar, LGBTİ+’lar, barış ve insan hakları savuncuları, öğrenciler, çevreciler, işçi ve emekçiler, muhalif siyasi partilerin üyeleri kolluk güçlerinin şiddetine mazur kalmışlardır. Öte yandan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalar sonrası başlayan sürecin Merkez Konsey üyelerinin mahkeme kararıyla görevden alınmasıyla sonuçlanması örgütlenme özgürlüğü bakımından endişe verici bir gelişmedir. Kürt sorunu, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden bir olarak varlığını korumaktadır” diyerek İHD olarak Kürt sorununun her zaman demokratik, barışçıl, adil çözümünü savunmakta ısrarcı olduklarını ifade etti. 

Yüzlerce kadının İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından erkekler tarafından öldürüldüğünü ifade eden Saraç, “LGBTİ+’lar nefret saldırıları sonucu yaşamlarını yitirmiştir. Kadın ve LGBTİ+ hakları için yapılan barışçıl toplantı ve gösteriler yasaklanmış, yüzlerce kadın ve LGBTİ+’nın işkence ve diğer kötü muamele ile gözaltına alınmıştır. Sığınmacı/mülteci/göçmenler, her türlü ayrımcılığa ve istismara, nefret söylemine ve ekonomik sömürüye yoğun bir şekilde maruz kalıyorlar. 2023’te de ırkçı ve nefret içerikli şiddet maruz kalan sığınmacı ve mülteciler yaşamlarını yitirdiler” dedi.

“KADINLAR, ÇOCUKLAR VE MÜLTECİLER HAYAT PAHALILIĞI İLE MÜCADELE EDİYOR”

Türkiye’nin uzunca bir süredir cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşadığına da sözlerinden yer veren İHD Ankara Şube Eş Başkanı Saraç, “Hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk, en çok kadınları, çocukları, mülteci ve sığınmacıları vurmaktadır. Biz İHD olarak var oluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarının kurucu değerlerine kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bir kez daha insan haklarıyla insandır diyerek; gördüğümüzü, susmadığımızı ve mücedele edeceğimizi yineliyoruz” dedi. (Ankara/EVRENSEL)


İSTANBUL 

İstanbul Sultanahmet’te İHD ve TİHV öncülüğünde açıklama yapıldı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) üyeleri ile hak örgütlerinden isimler de açıklamaya katıldı. "İşkence insanlık suçtur", "Failler belli kayıplar nerede?" ve "Tıbbın görevi öldürmek değil yaşatmaktır" dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık “Savaşa hayır barışa hemen şimdi”, "İnsan hakları ile insandır” ve "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganları atıldı. 

İHD Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Türkiye’nin 2016 yılından bu yana OHAL ile yönetildiğini belirtti. Yoleri, "Hak savunucuları olarak; Kürt sorununun her zaman demokratik, barışçıl ve adil çözümünü savunduk. Bunda ısrarlıyız. O nedenle, çatışmaların hemen şimdi durmasını istiyoruz. Çatışmasızlık ortamının tesisi ile birlikte çatışmasızlık halinin yaşanan olumsuzluklardan da hareketle tahkim edilmiş bir hale getirilerek güçlendirilmesi, izlenmesi ve toplumsal barışın sağlanabilmesi için tüm tarafların içtenlikli, etkin programlar geliştirmesi gerekmektedir" çağrısı yaptı. 

İZMİR 

Kentteki insan hakları örgütleri, 10 Ekim Şehitleri Anıtı önünde açıklama yaptı.

"İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 75'inci yılında ekonomik kriz ve yoksulluğa karşı ekonomik ve sosyal haklarımızı, savaşa karşı barış hakkımızı, baskılara karşı insan hakları değerlerini ve demokrasiyi savunuyoruz" pankartının açıldığı açıklamada konuşan Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, BM'nin varoluş gerekçesiyle çelişir biçimde hak ihlallerinin başlıca sebebi olan savaş ve iç savaşları sonlandırmada yeterince etkin olamadığını belirtti.

Güçlü devletlerin çıkar ilişkilerine dayalı bir birliktelik oluştuğunu dile getiren Üsterci, "Bu kriz hali Türkiye’de de tüm yoğunluğu ve ağırlığı ile yaşanmaktadır. Ülke, 2016 yılından bu yana önce doğrudan, 19 Temmuz 2018 tarihinden itibaren de resmen kaldırıldığı söylense de bir OHAL rejimi ile yönetilmektedir. Böylelikle keyfilik ve belirsizlik kamusal ve siyasal alanın asli unsurları haline gelmiştir. Özellikle bir yönetim tekniği olarak başvurduğu belirsizlik yaratma gücü, siyasal iktidar erkini daha da merkezileştirip toplum üzerindeki baskı ve kontrolünü arttırma olanağı sağlamaktadır" dedi.  

MERSİN 

İHD Mersin Şubesi, Özgür Çocuk Parkı’nda açıklama gerçekleştirdi. “İfade ve örgütlenme özgürlüğümüz engellenemez” pankartının açıldığı açıklamada, “Herkes için insan hakları” dövizi taşındı. Açıklamayı yapan İHD Mersin Şube yöneticisi Hakkı Demir, ülkede insan haklarının rafa kaldırılarak, birçok ihlalin devam ettiğini söyledi. Tecrit politikalarının son bulması çağrısı yapan Demir, “Kürt sorununun çözümsüz bırakılması, Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden bir olarak varlığını korumaktadır.”  diye belirtti.

ADANA

İHD Adana Şubesi, birçok sivil toplum örgütü temsilcisinin katılımıyla İnönü Parkı'nda açıklama yaptı.

Basın metnini İHD Adana Şubesi Başkanı Yakup Ataş okudu. AKP iktidarının, tüm meseleleri “güvenlik” sorunu haline getiren, toplumu kutuplaştıran, şiddeti esas alan politikalarına devam ettiğini dile getiren Ataş, bu politikalara karşı mücadele etmeye ve insan haklarının kurucu değerlerine kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceklerini söyledi.

ANTALYA

İHD Antalya Şubesi, Attalos Heykeli önünde açıklama yaptı. "İfade, örgütlenme özgürlüğü engellenemez" pankartının açıldığı açıklamada hak ihlallerine karşı  ortak mücadele çağrısı yapıldı.

HATAY

İHD Hatay Şubesi de, Harbiye Sosyal Yardımlaşma Derneği'nde (HASYAD) açıklama yaptı. Açıklamayı okuyan İHD Hatay Şubesi Eş Başkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu, insan haklarının kurucu değerlerine kararlılıkla sahip çıkmaya devam edecekleri mesajını verdi.

BURSA

Bursa Barosu İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, Bursa Baro Başkanlığında açıklama düzenledi.

Komisyon Başkanı Av. Kemal Özgür Yetkin kuvvetler ayrılığı, basın özgürlüğü, bağımsız yargı, adil yargılanma hakkının gerilediğini ifade etti Devletlerin, yurttaşlarının sağlık ve refahını sağlayacak uygun bir yaşam düzeyine sahip olmasını ve barınmasını sağlamak yükümlülüğünü hatırlatan Yetkin, "Bugün ise ülkemizde siyasi iktidarın basiretsiz politikaları sonucunda artan fahiş kiralar, konut yetersizliği ve yüksek konut fiyatları nedeniyle büyük bir barınma sorunu yaşanmaktadır. Herkesin, sosyal devlet ilkesi gereğince barınma hakkı güvence altına alınmalıdır. Ülkemiz dışında da savaşlar, İnsan Hakları ihlalleri devam etmektedir. İsrail, Filistin halkının var olma hakkını, iradesini hiçe sayan zulüm ve insanlık dışı saldırılarını sürdürmekte, savaş suçu işlemektedir. Özgürlükleri için mücadele eden Filistin halkını selamlıyoruz. Bursa Barosu İnsan Hakları Komisyonu olarak, insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması için mücadele kararlığımızı kamuoyu ile paylaşıyor” dedi.

"İNSAN HAKLARI RAFA KALKTI"

CHP Aydın Milletvekili ve Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül de yaptığı açıklamada ülkenin temel insan haklarının artık istisna olduğunu, hak temelli değil ceza, baskı, işkence ve kötü muamele temelli bir anlayışla yönetildiğini söyledi.

Süleyman Bülbül

Bülbül, "Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ülkedeki hukuk ve adalet sistemi üzerinden överken, yargının partizanlaştığını, açıktan yapılan siyasi müdahaleleri görmezlikten gelmekte, oturduğu makama ihanet etmektedir. Bugün hukukun üstünlüğü iddiasıyla atılan her adımı 'sessiz devrim! olarak nitelendirenler aslında adalet sistemine darbe yapmaktadır. Adalet Bakanlığı’na bağlı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) 2017-2022 Nisan ayı itibariyle 5 bin 594 başvuru yapılmış. Kurumun 2022 yılının Nisan ayından sonra ise herhangi bir verisi olmaması skandal olduğu gibi, bu başvuruların içinde en çok yaşam hakkı, adil yargılanma hakkı ve ceza infaz kurumlarındaki idareye ilişkin şikayetlerin yer alması Adalet Bakanlığı’nın görev ve sorumluluğu olan alanlarda nasıl sınıfta kaldığını göstermektedir. Devlet kurumları dışında bağımsız ve tarafsız uluslararası örgüt ve STK’ların verilerine imtina etmeyen, 'algı oluşturma çabası' olarak yorumlayan Adalet Bakanlığı hak ihlaline uğrayan vatandaşların başvuru sayılarını bile gizlemektedir. İnsan hakları ülkemizde rafa kalkmıştır. Bu durumun mimarları ise AKP iktidarı ve onun yandaşlarıdır.” dedi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Biden yönetimi İsrail’e 14 bin tank mermisi gönderiyor

SONRAKİ HABER

Kameranın görmediği usulsüzlük, Sayıştay raporunda çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa