Urfa’da 2 yılda en az 32 kadın cinayeti işlendi: Önlemsizlik ve adaletsizlik hukuki şiddete dönüşüyor
Av. Bergin Gökkan, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması ve kadın örgütlerinin kriminalize edilmesi gibi uygulamaların kadınlara “Hukuk eliyle yaratılan yeni bir şiddet” olarak yansıdığına işaret etti.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Urfa Barosunun Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Uygulama Merkezine, 10 Ocak 2022-2 Kasım 2023 tarihleri arasında 94 kadın, şiddet gördükleri gerekçesiyle başvuruda bulundu. Verilere göre aynı tarihler arasında 32 kadın katledildi, 9 kadın ise katledilmek istendi.
Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği Yöneticisi ve aynı zamanda Urfa Barosu avukatlarından Berfin Gökkan, Mezapotamya Ajansından (MA) Ceylan Şahinli’ye konuştu. Gökkan, kentte kadınların sadece fiziki değil, psikolojik, ekonomik ve cinsel anlamda pek çok şiddet türleriyle karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.
"ŞİDDETE KARŞI MEKANİZMALAR İŞLEMİYOR"
Şiddet gören kadının son aşamada resmi mekanizmalara başvurduğuna dikkat çeken Gökkan, süreci şu şekilde aktardı:
“Şiddete uğrayan kadın bu süreçte önce kendisi çözmeye çalışıyor. Çözemeyince kolluğa, adliyeye, ya da hastaneye gidiyor. Tabii bu mekanizmalar yeterli ve sistematik işlemediği için, kadın bu süreç işlerken ikinci bir şiddete maruz kalabiliyor. Özellikle adliyeye giden kadınlar hukuki süreçlerin nasıl işletildiğini, örneğin bir suç duyurusunun nasıl yapılacağını, 6284 ile koruma tedbirinin nasıl alınabileceğini bilmiyor. Bu konuda destek alabileceği çok az sivil toplum kuruluşu var. Urfa’da, kadınların başvurabileceği yegane kurumlar baro ve Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği. Sivil toplum örgütleri kadınlara yardım ederken, sorunlarını çözmeye çalışırken çok ciddi engellerle karşılaşıyor. Bu engellerden biri maddi yetersizlik. Sivil toplum örgütlerinin yeterli gelmediği yerlerde devletin yapabileceklerine baktığımızda ise Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖMİN) kent dışında bir yerde ve il, ilçelerde sığınmaevleri yetersiz.”
"BİR ŞİDDET DE HUKUK ELİYLE YARATILIYOR"
Gökkan, erken müdahalenin önemine vurgu yaparken, bunu sağlayacak mekanizmaların yetersizliği nedeniyle kadınların devlete güvenmediğini dile getirdi.
Gökkan, “Sivil toplum örgütleri bu açıdan sorunlarını çözmek için onlara önayak oluyor. Ancak son zamanlarda devletin, bu örgütleri kriminalize etme durumuyla karşılaşıyoruz. Bu açıdan kadına dönük fiziksel, psikolojik, cinsel şiddetten bahsederken aynı zamanda hukuk eliyle yaratılan bir şiddet de mevcut. Hukuk eliyle yaratılan bu şiddeti, kadınlar için güvence yaratan İstanbul Sözleşmesi gibi bir sözleşmenin kaldırılmasında, kadın kurumlarında çalışan kadınların kriminalize edilmesinde görüyoruz. Hem şiddet mağduru kadınlar hem de şiddet mağduru kadınların yanında duran STK’ler ve kadın aktivistler yargılanıyor. Yargılamalarda ifade özgürlüğü kapsamında yapılan insancıl eylemler suç olarak sayılıyor.”
Urfa, Türkiye’de mültecilerin en çok yaşadığı 3’üncü kent. Mülteci kadınların yaşamının iki kat zor olduğuna değinen Av. Berfin Gökkan, “Mülteci kadınlar kurum ve kuruluşlara gitmeye çekindikleri için çok ciddi sorunlarla karşılaşıyorlar” dedi.
BİREYSEL SİLAHLANMADA KADIN ÖLÜMLERİ
Bireysel silahlanmanın en fazla olduğu kentlerden birinin Urfa olduğunun da altını çizen Av. Berfin Gökkan, özellikle kadınların hedef alındığı saldırılar ve katliamlarda ateşli silahların kullanıldığına dikkat çekti. “Silahların herhangi bir koşul şart belirlenmeden kişilere kolaylıkla verilmesi, silah kullanımını da beraberinde arttırıyor. Daha geçenlerde Akçakale’de bir kadın evli olduğu erkek tarafından av tüfeği ile öldürülmüştü” ifadelerini kullandı.
KAYYUMLAR DANIŞMA MERKEZLERİNİ KAPATTI
Urfa’nın ilçelerinde şiddet gören kadınların başvurdukları mekanizmaların belediyelere atanan kayyumlarla birlikte kapatılması da bir başka sorun. “2014 yılında Bozova, Suruç ve Halfeti Belediyelerinde kadın danışma merkezleri vardı” diyen Av. Gökkan şöyle devam etti:
“Kadınlar şiddete uğradıklarında bu merkezlere gidebiliyorlardı. Ancak bu merkezler, bu merkezlere bağlı kadın müdürlükler kayyumlar atandıktan sonra kapandı. Kayyum kapattıkları yerine yeni merkezler kurmadı. Bu süreçlerden sonra kadınlara dönük şiddet arttı. il, ilçe ve mahallelerde kadınların psikolojik ve hukuki destek alabileceği danışma merkezlerimize yeniden ihtiyaç var. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, kadının bununla nasıl baş edeceği ve nasıl bir yol alacağı sorularının yanıtlanması gerekiyor. Bunun için kadının ret ve kabul ölçüleri kabul edilmeli. Urfa yerelinde kadın sığınmaevlerinin arttırılması gerekiyor. Kadın kurumlarının dikkate alınması da yapılması gerekenler arasında sayabileceğimiz adımlar.” (HABER MERKEZİ)