Gazze’de sahada durum: İsrail basınına göre "Hamas yoruluyor"
Haaretz, “Amerika’nın saatine karşı yarış içinde” olan İsrail ordusunun ilerlediğini öte yandan Hamas’ın ise yorulma belirtileri gösterdiğini ve bunun “bir erozyonun işareti olabileceğini” yazdı.
Fotoğraf: İsrail Ordusu (IDF)
İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi, ABD’nin savaşa verdiği destek bitmeden önce askeri hedeflerini tamamlamaya çalıştığı için “Amerika’nın saatine karşı yarış içinde” olan İsrail ordusunun ilerlediğini öte yandan Hamas’ın ise yorulma belirtileri gösterdiğini ve bunun “bir erozyonun işareti olabileceğini” yazdı.
Gazetenin Savunma Analisti Amos Harel tarafından kaleme alınan analizde, “Ordu birkaç gündür neredeyse her gün Gazze Şeridi’nin kuzeyinde teslim olan Filistinlilerin görüntülerini dağıtıyor. Ellerini kaldırırken ya da gözaltında gösterilen herkes Hamas üyesi değil. Görünüşe göre çoğu, olayların ortasında kalmış siviller. Yine de, bir buçuk aydır süren kara çatışmalarında görülmeyen bu görüntüler bir değişimin başlangıcına işaret ediyor olabilir” dedi.
"İSRAİL ORDUSU HAFTA SONUNA KADAR KONTROLÜ SAĞLAMAYI PLANLIYOR"
“Cibaliye mülteci kampında daha fazla ilerleme kaydedildi. Gazze Şehri’nin doğusundaki Şucaiye mahallesinde çatışmalar hâlâ şiddetli. Ancak İsrail’in yoğun saldırıları Hamas taburlarını yavaş yavaş yoruyor. Örgüt mensuplarından bazıları ölümüne savaşıyor; diğerleri ise tüneller aracılığıyla bölgeden kaçmayı başaramazlarsa teslim oluyor” diye devam eden Harel, İsrail ordusundan üst düzey bir subayın cumartesi günü yaptığı açıklamada son günlerde “Hamas’ta kırılma işaretleri” olduğunu ileri sürdüğünü aktararak şu yorumu yaptı:
“Daha ihtiyatlı bir terim muhtemelen kırılma değil erozyon belirtileri olurdu. Ordu gibi Hamas da iki ayı aşkın bir süredir ağır koşullar altında savaşıyor. Ordunun aksine, 7 Ekim’deki korkunç katliamda büyük bir başarı elde etti. Ancak o zamandan bu yana durum değişti. Kuzey Gazze büyük bir yıkıma uğradı. Örgütün binlerce elemanı ve Gazze’nin kuzeyindeki bölgesel tugay ve taburların üst düzey komutanlarının çoğu öldürüldü. Savaşmaya devam edenler ise nispeten küçük gruplar halinde faaliyet gösteriyor. Bu çerçevede ordu hafta içinde Şucaiye’de kontrolü sağlamayı ve iyimser bir tahminle hafta sonuna kadar bölgedeki direnişin büyük bölümünün üstesinden gelmeyi umuyor. Bu durum daha sonra birliklerin Kuzey Gazze’de yeniden konuşlanmasına olanak sağlayabilir, ancak çatışmaların sona erdiği varsayılan bölgelerdeki güçlerin peşine takılma girişimleri hâlâ beklenmektedir. Çabalar daha çok, birliklerin başlangıçta öngörülenden biraz daha hızlı ilerlediği Han Yunus’taki mevcut saldırının kalbine odaklanabilir."
ÜÇÜNCÜ AŞAMA PLANI: TAMPON BÖLGE
“Aynı zamanda güneydeki operasyonun, ordunun henüz operasyon yapmadığı bölgelere doğru genişletilip genişletilmeyeceğine de karar verilmesi gerekecek” denilen yazıda, “Bu bölgeler arasında Refah ve Gazze’nin merkezindeki mülteci kampları da yer alıyor. Ordu bu karmaşık manevrayı yaklaşık bir buçuk ay içinde tamamlayabileceğini tahmin ediyor. ABD yönetimi muhtemelen ordunun operasyonlarını yaklaşık üç hafta içinde tamamlayabileceğini umuyor” ifadeleri kullanıldı.
“Operasyonun üçüncü aşaması”na dair planlar ise şöyle aktarıldı:
“Asker sayısının azaltılmasını, yedek askerlerin kısmen serbest bırakılması ve sınırın Gazze tarafında bir bariyer bölgesi kurulması” olduğu belirtildi: “Üçüncü aşama aynı zamanda Hamas’ın elinde kalan askeri varlıkları da elinden almayı hedefleyen uzun süreli ve yoğun bir dizi baskını da içerecek. Bu plan oldukça karmaşık. Önümüzdeki yılın büyük bir bölümünü kapsayacak. Ordunun iki büyük sorunu olacak. İlk sorun, taarruzdaki vites küçültme dikkate alındığında, ordunun elde ettiği başarıların İsrail kamuoyuna nasıl başarı olarak satılacağı olacak.”
Haaretz yazarı, bu sürede Hamas’ın elindeki 137 rehine serbest bırakılmaz, millitanlar önemli oranda teslim olmaz ve Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar başta olmak üzere örgütün üst düzey komuta kademesinden kimse “öldürülmezse”, İsrail kamuoyunun savaşın bitmesine ikna olmayacağını savundu. “İsrail’in bu hedeflerden bazılarına ulaşmak için hâlâ zamanı var. Eğer şansımız yaver gider ve Sinvar öldürülürse, belki bu rehine takası anlaşmasını da hızlandırabilir” dedi.
ABD’NİN TALEPLERİ, NETANYAHU’NUN PLANLARI
Bu arada İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun tartışmayı reddettiği dördüncü aşama, yani “savaşın ertesi günü” meselesine de değinen yazar şu değerlendirmede bulundu:
“Netanyahu’nun kaçamakları stratejik netlik eksikliği yaratıyor ve savaşın hedeflerine ulaşmasını engelliyor. Netanyahu’nun bu tavrı aynı zamanda İsrail’le pozisyonunu koordine etmeye çalışan ABD yönetimiyle arasındaki gerilimi de arttırıyor. Washington, Arap ülkelerini Gazze Şeridi’nde yeni bir gerçeklik yaratmaya ikna etmek için Gazze’de Filistin Yönetimi’ne bir dayanak sağlamanın hayati önem taşıdığına inanıyor.
Geçtiğimiz hafta sonu ABD, Gazze’de acil ateşkes çağrısında bulunan BM Güvenlik Konseyi kararını veto etti. Netanyahu bu hamle için ABD Başkanı Joe Biden’a teşekkür etti ancak Biden’ın Netanyahu üzerindeki en büyük kozu vetoyu İsrail lehine kullanmaya devam etmesi değil, mühimmat envanterini kontrol etmesi.
Savaşın patlak vermesinden bu yana İsrail Amerikalılardan muazzam miktarda mühimmat ve teçhizat alıyor. Sorun şu ki, yoğun şehir çatışmaları doymak bilmez bir mühimmat tüketicisi ve IDF’nin (İsrail Ordusu) gözü sürekli kuzeyde olmalı. İsrail sonunda Hizbullah ile savaşa sürüklenirse, muazzam miktarda gelişmiş silahlara ihtiyaç duyulacak ve Biden’ın eli düğmenin üzerinde.”
LÜBNAN VE YEMEN’DEKİ DURUM
Yemen’deki Husi saldırıları ve Lübnan’da Hizbullah’la karşılıklı saldırıları da ele alan İsrailli yazar, “Gazze Şeridi’ndeki operasyonun gidişatı, İran ve Hamas’ın müttefikleri Lübnan’daki Hizbullah ve Yemen’deki Husilerin İsrail’e gözdağı vermek için saldırılarını yoğunlaştırıp yoğunlaştırmayacağı sorusunu gündeme getiriyor” diyerek şu yorumu yaptı:
“Lübnan sınırında Hizbullah, ordu güçlerine karşı günde ondan fazla saldırı düzenlemeye devam ediyor. Pazar günü meydana gelen olaylarda iki asker orta derecede yaralandı. Kızıldeniz’de, Husiler İsrail’e giden herhangi bir gemiye saldırma tehdidinde bulunurken, cumartesi gecesi bir Fransız gemisinin Yemen’den fırlatılan iki saldırı hava aracını engellediği bildirildi.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi cumartesi günü Channel 12 News'e verdiği bir mülakatta sınırdaki durumun değişeceğini söyledi. Hanegbi, Hizbullah’ın Radvan güçlerini diplomatik yollarla Litani Nehri'nin kuzeyine çekmeyi reddetmesi halinde, İsrail’in yeni bir gerçekliği dikte etmek için başka önlemler almak zorunda kalacağını söyledi. İsrail burada Hizbullah’a karşı oldukça açık tehditler savurarak uluslararası toplumu hızlı bir diplomatik anlaşmaya teşvik etmeye çalışıyor. Ancak Hanegbi gibi ordu da bunun gerçekleşme şansının sınırlı olduğunu düşünüyor.
Dolayısıyla statükoyu değiştirmek için askeri harekata girişecek tarafın İsrail olması ya da Hizbullah’ın İsrail'e önleyici bir saldırı düzenlemesi ihtimali göz önünde bulundurulmalı. Gazze’de ilerleme kaydedilse bile bu kuzeydeki bataklığı çözmeyecektir. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail’in risklere rağmen Gazze Şeridi’nin önemli bir bölümünü işgal etme konusundaki şaşırtıcı istekliliğinden derinden etkilenmiş olabilir. Ancak bu, yakın zamanda adamlarını İsrail-Lübnan sınırından çekmeye gönüllü olacağı anlamına gelmiyor.
Yemen’e gelince, İsrail Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinden deniz trafiğine yönelik artan risklerin uluslararası toplumu uykusundan uyandıracağını umuyor. ABD ve Avrupa ülkelerinin tehlikeyi daha ciddiye aldıklarına dair ilk işaretler var. Devam eden Husi saldırılarına karşı savunma önlemlerini koordine etmek için daha sıkı bir çaba sarf ediyorlar. İsrail, dolaylı olarak İsrail şirketlerine ait olan gemiler Husi saldırılarının ana hedefi olmasına rağmen bu çabanın ön saflarında yer almak istemiyor.” (DIŞ HABERLER)