12 Aralık 2023 04:10

Halkçı belediyecilik için halk meclisleri

Çalıştaylar, sorunların o kentte yaşayanlarca çözülmesini sağlayacak bir anlayışı, ortaklaşmayı, halk meclisleriyle ortaya koymak istiyor.

Fotoğraf: TİP

Paylaş

Halil İMREK
Emek Partisi GYK Üyesi

Hatay’ın Defne, Samandağ ve Arsuz ilçelerinde sol, sosyalist partiler, seçimleri beklemeden birleşik bir hareketi örmek için kolları sıvadı. Baskıların arttığı, ekonomik krizin giderek derinleştiği ve geniş halk kitleleri üzerindeki yıkıcı etkilerinin her gün daha da arttığı bir dönemde, 31 Mart 2024 yerel seçimlerine nasıl hazırlanılacağı, nasıl bir belediyecilik ve mücadele üzerine tartışılıyor. En geniş halk güçlerinin ortaklaşması ve emekten yana, demokratik, halkçı bir belediye programının belirlenmesi için bir süredir yerel çalıştaylar yapılıyor. Üç ilçedeki çalıştaylarda, depreme karşı dirençli kentler, ranta dayalı olmayan halkçı ve demokratik bir belediyecilik anlayışı ile yerel seçimlere hazırlanmanın adımları atıldı.

Hatay’da CHP dışında toplamda 18 siyasi parti, demokratik kitle örgütü, kurum bu cumartesi-pazar Yerel Yönetim Çalıştayında buluştu. Bu birliğin içinde CHP yok. Çünkü Hatay’da CHP’li Büyükşehir Belediyesi, Defne, Samandağ ve Arsuz Belediyesi depremden sonraki süreçte kötü bir sınav verdi. Bu halk tarafından ifade ediliyor. Kentin depreme hazırlıksız yakalanmasında yereldeki CHP yönetiminin de payı olduğu vurgulanıyor. Deprem sonrası su, ulaşım, altyapı ve halkın dayanışma ve örgütlenmesinde özellikle Defne ve Samandağ’da CHP’li belediyelerin iyi bir sınav vermediği belirtiliyor.

YERELİN ÖZGÜNLÜĞÜNE GÖRE İTTİFAK

Çalıştaylar, sorunların o kentte yaşayanlarca çözülmesini sağlayacak bir anlayışı, ortaklaşmayı, halk meclisleriyle ortaya koymak istiyor. Bunun için siyasi parti merkezlerinin yukarıda kuracakları ittifaklar yerine her yerelin kendine özgü yapısıyla, bileşenleriyle bu sürecin aşağıdan halkla birlikte örgütlenmesini hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Çalıştaylarda EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan’ın bu sürecin 21 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın politikalarıyla da hesaplaşmanın adımları ve yerel yönetimlerde kararların doğrudan halkın katılımıyla alınması vurgusu öne çıktı. Yine TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın “Ne yapacağız, nasıl yapacağız ve kimlerle yapacağız” formülüyle anlattığı program ve ilkelerle “Belediyeleri de tek adam yönetiyor. Bunu değiştirelim” çağrısı anlamlıydı. Bu vurguyu diğer konuşmacılar Alper Taş, Perihan Koca da destekledi. Batman Belediye Başkanı Mehmet Demir ise kazandıkları belediyelere kayyum atanmasının zorluklarını anlatırken, kurdukları demokratik modelle halkın yönetime katılmasının koşullarını yarattıklarını, yanlış yapan belediye başkanlarını geri çağırma hakkı ve halkın müdahalesinin koşullarının geliştirilmesini aktardı.

Dersim Belediye Başkanı Maçoğlu ise Fikri Terzi Fatsa halk belediyeciliği, Mehti Zana Diyarbakır belediye yönetim modeli, Osman Güven Dikili Belediyesi, Ovacık, Pertek ve Dersim’de yaşanan halkçı belediye örneklerine vurgu yaptı. Halkın sürece katılımının, kooperatifleşme ve örgütlenme açısından belediyelerin önemli bir imkan olduğuna değindi. 

İŞÇİ SINIFININ MÜDAHALESİ

Üç toplantı da katılanlardan sorular geldi. Sol ve sosyalistler örgütlerin tespitlerinin doğru olduğu, ama pratikte neden güç olunamadığı, halkçı belediyecilik örneklerinin neden artırılmadığı eleştirileri yapıldı. Ancak işçilerin sürece nasıl katılacağı pek konuşulmayan bir konu oldu. Bunda Defne, Samandağ ve Arsuz’un işçi kentleri olmamasının da payı var. Ancak işçi sınıfının yerel seçimlere nasıl müdahale edeceği belli başlı büyük sanayi bölgelerinde gündem yapılarak bu eksiklikler giderilebilir.

TEK ADAMA VE YOKSULLUĞA KARŞI MÜCADELE

Öncelikle genel seçimlerde AKP’ye kaybettirememiş olmanın halkta yarattığı bir moral bozukluğu ve depremin yarattığı kayıp ve yıkımların acısı ve öfkesi olsa da halk bir çıkış arıyor. O yüzden bu süreç, 2024 yerel seçimlerinde sadece belediye başkan ve yöneticilerinin belirlenmesi değil, aynı zamanda ‘tek adam rejimi’ne karşı demokrasiyi savunmak bakımından da özel bir anlam taşıyor. Ülkedeki sürecin ne kadar kötü gittiği ortada. Ciddi bir yoksullaşma var. Bu açıdan yerel seçimler AKP’nin iddia ettiği gibi yerel bir hizmet yarışından ziyade yoksullaşmaya karşı mücadelenin örgütlenmesi için bir imkan olarak ele alınabilir.

Sonuç olarak, sermaye egemenliğinin geriletilmesi, halk egemenliğinin önünün açılması için, 31 Mart’tan demokrasi güçlerinin başarıyla çıkmalarının önemi büyüktür. Bunun için halkın seçimden seçime oy kullanması değil, her gün siyaset yapması gerektiğini söylüyoruz. Sadece başkanı değil bu düzenin değiştirilmesi emekten, barıştan ve demokrasiden yana tüm güçlerin ortak mücadele cephesi olarak birleşmesiyle mümkün olabilir.

ÖNCEKİ HABER

Av. Hülya Yalçın: Hayvanları koruyan kanunları örnek alın

SONRAKİ HABER

İrem Şot ile TikTok'u konuştuk: Emeğin değersizleşmesi karanlığa kapı aralıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa