12 Aralık 2023 04:00

İrem Şot ile TikTok'u konuştuk: Emeğin değersizleşmesi karanlığa kapı aralıyor

TikTok tartışmalarını konuştuğumuz akademisyen İrem Şot, “Çalışma şartlarının güvencesizleştiği günümüzde sosyal medyadan para kazanma cazip hale geldi” dedi.

Fotoğraf: Didem Mente/AA

Paylaş

Gözde TÜZER
İstanbul

TikTok tartışmalı mecralardan biri olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta TBMM Dijital Mecralar Komisyonu, TikTok’la beraber sosyal medya platformlarının hepsine ilişkin tartışmaları görüştü. Bir taraftan hükümet temsilcilerinin söyledikleri var. Bir yandan da kullanıcılar neden Tiktok’u tercih ediyor, ekonomik sorunların sosyal medyaya yansıması nasıl ve kara para aklama olaylarında sosyal medya nerede duruyor? Koç Üniversitesi ve Antwerp Üniversitesi Doktora Adayı İrem Şot ile TikTok özelinde sosyal medya mecralarını konuştuk.

FARKLI MOTİVASYONLAR

İnsanlar neden TikTok çekiyor ve kişileri Tiktok’a sürükleyen motivasyon ne? İrem Şot kiminin kafasını dağıtmak ve eğlenme amaçlı, kiminin sosyal meseleler hakkında farkındalık yaratma, kiminin kendi duygusal deneyimini paylaşan insanlarla bir aradalık hissi için, kiminin de profesyönel içerik üreticisi olma maksatlı bu platformda içerik üretmeyi tercih edebildiğini söylüyor.

Şot’a göre; TikTok’un popülerleştirdiği kısa video akımı sayesinde de içerik üreticileri, daha fazla zaman ve emek isteyen uzun videolar yerine kısa video çekmeyi tercih edebiliyor. Bunun yanı sıra, TikTok’un canlı yayın özelliğiyle, canlı yayın açan kullanıcılar izleyicilerden gelen hediyeler (uygulama içinde belli bir ücret ödenerek alınan sanal hediyeler) üzerinden para kazanabiliyor. 

TİKTOK’UN FARKI NE?

Son zamanların tercih edilen platformu Tiktok’u diğer sosyal medya platformlarından ayıran ne peki? Şot, Tiktok’un farkının algoritmaları olduğunu söylüyor ve devam ediyor: “İçerik üreticilerine göre, TikTok’un algoritmaları hem kullanıcı görünürlüğü hem de takipçi sayısını arttırma açısından daha elverişli. Facebook ve Instagram platformlarında, kullanıcıların ana sayfalarında görüntülediği içerik akışları, kendi takip ettikleri ya da arkadaş oldukları kişilerin içeriklerinden oluşuyordu önceleri. Fakat TikTok’ta kullanıcılar herhangi birini takip etmeden, algoritmalar tarafından önerilen içeriği izleyebiliyor. Kullanıcılar platformda vakit geçirdikçe, algoritmalar kullanıcılara daha da ilgilerini çeken içerikler sunuyor. Şimdilerde, Facebook ve Instagram da ana sayfa içerik akışlarını kullanıcılara bu şekilde sunmaya başladı. Ayrıca TikTok’un keşfet sayfasına videoları ‘düşen’ kullanıcıların içerikleri platformda viral olabiliyor.  Üretilen içeriğin TikTok’ta ön plana çıkarak viral olması, Facebook ve Instagram’a kıyasla daha olanaklı.”

TOPLUMSAL SORUNLARI TEKNOLOJİYE BAĞLAMA

Yasaklama tartışmaları da var çözüm gerçekten yasaklamak mı? Bir sosyal mecrayı yasaklamak mümkün mü? İrem Şot dijital teknoloji̇yi̇, toplumu tehdit edebilecek kapasitede bi̇r dış güç olarak konumlandıran tartışmaların TikTok’tan önce de var olduğunu, toplumsal sorunları teknolojik araçlara bağlamanın, bu araçlar yasaklanınca bu sorunlar da ortadan kalkacakmış gibi bir izlenim yarattığını söylüyor. Şot daha önceden Twitter, YouTube ve Netflix gibi mecraların, yine benzer şekilde eleştirildiğini ve kınandığını hatırlatarak “Dijital platformlara yönelik bu olumsuz duruşları takiben bu platformlar üzerindeki denetim artıyor. Örneğin, TikTok Türkiye’de 2020 yılında, bu sefer veri ihlalleri yaptığı gerekçesiyle inceleme altına alındı. Bunun sonrasında, sosyal medya platformlarına Türkiye’de yerel bir temsilci atamasını buyuran yeni sosyal medya yasası ülkede yürürlüğe girdi. TikTok, bu yasaya uyan ilk dijital platformlardan biri oldu ve ülkeye yerel bir temsilci atayacağını açıkladı” diyor.  

"ZAMANLAMASI YURT DIŞI İLE PARALEL"

Dünyada da yasaklama tartışmaları son hızla devam ediyor. Türkiye’deki TikTok’u yasaklama tartışmalarının zamanlaması yurt dışındakilerle de paralel. Fakat oradaki tartışma başka. Geçtiğimiz aylarda Amerika’da ve Avrupa’da hükümet çalışanlarının cihazlarında TikTok’u yasaklama girişimlerinin sebebi platformun veri gizliliği ihlalleri. İrem Şot “Çin menşeli bir sosyal medya şirketinin, veri toplama ve işleme rekabetinde Batılı rakiplerinin önüne geçmesi bir tedirginlik yaratıyor. Hindistan ise platformu daha önce 2019’da çocuk tacizine olanak sağladığı gerekçesiyle, daha sonra da 2020 yılında Hindistan ve Çin sınırında çıkan askeri çatışma sonucu, ülkenin ulusal dijital egemenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle yasakladı” diyerek anlatıyor. Şot’a göre kısaca, dijital platformların politik söylemlerin ve ulusal dijital güvenlik meselelerin bir parçası haline geldiği bir dönemdeyiz. Bu platformlar aynı zamanda, reklam gelirlerinin yüksek olduğu mecralar olmaları sebebiyle, yasal çerçeveler kapsamına denetime tabi tutulmak isteniyor.

"GÖRÜNTÜLERİN ÇIKMA SEBEBİ TOPLUMSAL BİR SORUN"

Çocukların videolarda kullanımını, şiddet görüntülerini, pornografiye varan videoları sadece TikTok’ta değil tüm sosyal mecralarda bulmak mümkün. Ne yapılabilir? İrem Şot YouTube, Facebook, Instagram gibi dijital platformların TikTok’a kıyasla daha eski olduğunu ve bu sebeple içerik denetimlerinin TikTok’a göre daha ileride olduğunu vurguluyor. Şot “Bu görüntülerin çıkma sebebi toplumsal bir sorun” diyor ve devam ediyor: “Her ne kadar Facebook ve Instagram gibi platformlar içerik denetim sistemlerinin gelişmiş yapay zeka teknolojileri ile desteklendiğini savunsa da aslında bu zararlı görüntüleri bu şirketlerin anlaşmalı olduğu (üçüncü taraf) şirketlerde çalışan bireyler izleyerek, yapay zekayı bu içerikleri yasaklaması için eğitiyorlar.”

DİJİTAL OKURYAZARLIK

Dijital okuryazarlık kavramını da yeniden hatırlamak gerekiyor. İrem Şot dijital okuryazarlığın online dolandırıcılık, yanlış haber tespiti, görüntülenen bir içeriğin ya da reklamın neden tavsiye edildiği, tetikleyici içeriğin yaratabileceği etkiler gibi konularda etkili olabileceğini belirterek “Sosyal medya platformları, kullanıcıları platformda tutabilmek için sundukları olanakları/özellikleri sürekli olarak arttırmak ya da güncellemek durumdalar (Örneğin Instagram’daki hikaye, canlı yayın ve reels özellikleri). Bu da kullanıcıların sürekli olarak dijital okuryazarlıklarını güncellemelerini gerektiriyor. Platform içi yapılabilecek faaliyetlerin çoğalması, platformlar tarafından daha da fazla içerik denetim zorunluluğu demek. TikTok’ta örneğin, sonsuz canlı yayın var ki genelde şiddet içeren görüntüler canlı yayınlarda paylaşılıyor. TikTok’un canlı yayın içerik denetimine dair herhangi bir bilgimiz yok maalesef” diyor. 

BİREYSELCİLİK VE NEOLİBERALİZM ETKİSİ

İrem Şot’un da belirttiği gibi insanların kullanıcı olmak için onlarca motivasyonu var. Ama bir yanda üniversiteli genç işsizler, bir yanda fenomenlerin hayatlarına özenen gençler, bunların arasında lüks hayatın içinde olmaya çalışan kadınlar ya da erkekler de yadsınamaz durumda. İrem Şot bu durumu “TikTok, tıpkı diğer görsel platformlar gibi, bireyleri sürekli online olarak, özel hayatlarını paylaşarak ya da reklamı yapılan ürünleri hayatlarının normal akışına dahil ederek para kazanmaya teşvik ediyor. Bireycilik ve neoliberal dönüşümün yoğunlaştığı bir dönemde, iş gücü piyasası da değişikliğe uğradı. Çalışma şartlarının gitgide esnekleştiği ve güvencesizleştiği günümüzde sosyal medyadan para kazanma da daha cazip bir hale geldi” diyerek açıklıyor. 

"SİSTEMİN ARKA PLANINI BİLMİYORUZ"

Şot, bu noktada her ne kadar sosyal medyadan gelir elde etme biçimi, 9-5 işlerine karşı bir çekici alternatif gibi sunulsa da bu gelir sisteminin arka planındaki çalışma şartlarına dair pek bir bilgimiz olmadığını söylüyor ve örneklerle açıklıyor: “Örneğin sosyal medya menajerleri ve ajanslarının sayısı çoğaldı. Fakat anlaşmalı olduğu içerik üreticileriyle nasıl anlaşma (anlaşma şartları vs.) yaptıklarına dair herhangi bir bilgi yok. Aynı zamanda içerik üretmeden gelir elde etme şeklinin, bireylerde yarattığı etkilere dair bir araştırma da yok. Bu kişiler günlerinin belli bir kısmını sosyal medya platformları için içerik üretmeye ayırıyorlar. Dijital zorbalık, tehdit, iş-çalışma dengesinin bozulması ve dijital yorgunluk ve anksiyete içerik üreticilerin deneyimledikleri sorunlardan bazıları. Ayrıca sosyal medyada sergilenen özenilesi hayatlar her zaman gerçeği yansıtmayabiliyor. Yurt dışında, kullanıcılar sırf lüks hayat stilleri sergileyebilsin diye kurulan Instagram stüdyoları var örneğin. Son olarak da sosyal medyadan para kazanabilme hali sanıldığı kadar kolayca erişebilir bir hedef olmayabilir. Sosyal medya platformları, kendi platformlarına özgü şöhret ya da ünlenme biçimi yarattı. Örneğin Instagram, özenilecek hayat stilleri sunan (gerek tüketim gerek dış görünüş açısından) kullanıcıları daha fazla görünür kılan bir mecra. Her ne kadar, herhangi bir insanın istese sosyal medyada meşhur olabileceği düşünülse de Instagram’da görünür elde edebilmek için belli bir sosyal çevreye erişim, normatif güzellik standartlarına uyum ve belli bir gelir seviyesinde olmak gerekiyor. Yani, her ‘Sosyal medyadan para kazanmak istiyorum’ diye niyetlenen birey bu hedefe erişemeyebiliyor.” 

JETONLAR, HEDİYELER, ELMASLAR…

En tartışmalı nokta kara para aklama... Instagram’da Polatlarla başladı ve şimdi bir sarmal halinde devam ediyor. Dijital mecralarda kara para aklamanın sadece TikTok platformuyla sınırlı olmadığını; Spotify ve Twitch gibi platformların da kara para aklama suçlamalarıyla karşılaştığını belirterek Şot olayı şöyle anlatıyor: “Twitch ve TikTok gibi platformların, uygulama içi sanal para birimleri var. Tiktok da zamanla kullanıcıları hem para harcamaya hem de para kazanmaya teşvik eden bir platform haline geldi. TikTok kulanıcıları adeta video oyunu oynar gibi ödeme yaparak ‘jeton’lara sahip oluyor. TikTok’ta bu ödeme aşamasına/sekmesine iki tıkla gelebililyorsunuz, bu arayüz oldukça renkli, insana para harcadığını hatırlatmaktan ziyade, sanki bir mobil oyun oynuyormuş hissi veriyor. Kullanıcı, üçüncü taraf uygulama (Apple Store, Google Play Store) aracılığıyla kredi kartı bilgilerini girdikten sonra uygulama içi jetonlar satın alabiliyor. Bu jetonlarla kullanıcılar fiyat aralığı 0.33 TL- 13.858 TL arasında olan hediyeler alabiliyor. Kullanıcılar hediyelerini, TikTok’un canlı yayın özelliğinde, canlı yayın yapan içerik üreticilerine ‘hediye edebiliyorlar’. Canlı yayın açanlar, yayınları bittikten sonra, aldıkları bu sanal hediyeleri, yine uygulama içi sanal birim olan ‘elmas’a çevirebiliyorlar. Elmaslar paraya çevrilebiliyor ve kazancın yüzde 50’si platforma, yüzde 50’siyse içerik üreticisine gidiyor. Bu parayı çekerken, içerik üreticilerinin kimlikleri yine üçüncü taraf uygulama (Shufti Pro adlı kimlik doğrulama platformu) tarafından denetleniyor. Platformda kara para aklamaya ilişkin çıkan haberler de kötü niyetli şahısların, çalıntı kredi kartlarıyla uygulama içi hediye alıp, önceden anlaştıkları içerik üreticilerine canlı yayın esnasında farklı hesaplardan hediyeler gönderdiğinin üzerinde duruyor.” 

ÖNCEKİ HABER

Halkçı belediyecilik için halk meclisleri

SONRAKİ HABER

Yayaya çarpan eski Yemen Savunma Bakanı'nın oğlu hakkında ev hapsi kararı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa