14 Aralık 2023 04:15

Ölümünün 44. yılında bizden bir ozan: Behçet Necatigil

Necatigil de herkes gibidir, orta halli ve fakir sınıfın bir ferdidir. Yaşamın her aşamasında sınıf farkını görür. Yalnız bunu yaparken slogan atmaz Necatigil’in şiiri, sadece sorgulatır bize düzeni.

Ölümünün 44. yılında bizden bir ozan: Behçet Necatigil

Behçet Necatigil. Evde, masa başında. 1 Haziran 1964 | Sevgilerde Sergisi, YKKSY

Tarık ÖZYILDIRIM

“Sanatta esas olan insansa benim de şiirlerimde insan pazarları görülür. Belli yerlerde, belli günlerde, sabah kurulup akşam dağılan pazarlar gibi. Filem, torbam hep bu pazarlarla doldu. Lüks mağazalarda, süpermarketlerde işim yoktur benim.” Behçet Necatigil, şiir dünyasını bu sözlerle dile getirir.

Çocukluğu ve gençliği hastalıklarla, yoksunluklarla ve savaşların yaşandığı bir dönemde geçer Necatigil’in. Çocuk yaşta olmasına rağmen yaşadıkları Necatigil’i erken olgunlaştırır. Onun deyişiyle “Hayat bütün bütün zalımdı.”

Behçet Necatigil birinci dünya savaşı yıllarında dünyaya gözlerini açar ve henüz iki yaşında annesini kaybeder. Yetersiz beslenme ve bakımsızlıkla berabere adenit tüberküloza yakalanır. Üvey annenin de evde psikolojik krizler geçirmesiyle Necatigil’in çocukluğu bir anda yok oluverir. Onun için çocukluğu ‘karanlık ve paslıdır.’

Selim İleri’nin kendisiyle yaptığı bir söyleşide şöyle der Necatigil: “Rahatlıktan gelseydim şair olamazdım. Belki olurdum… Gösteriş düşkünü bir müsvedde şair olurdum.” Bu nedenle şairin yaşantısı Avşar Timuçin’in deyimiyle ‘Şiirlerinde toplumcu bir öz bulunan bir şaire dönüştürür’ Necatigil’i. İlk şiir kitabı Kapalı Çarşı’dan başlayarak Çevre, Evler, Arada, Dar Çağ gibi şiir kitaplarında bu toplumsal öze ulaşmak mümkün. Toplumun ezilmiş insanları, özellikle yoksul çocukları Necatigil’de acılı ve acıklı görünümleriyle yaşarlar.

Çocukların toplumdaki yerini kendi çocukluğundan gelen duyarlıkla sorgular. Yoksul, çalışmak zorunda olan, açlıkla yüzleşen çocuklara dizelerinde nefes olur. Bilir ki dünya büyüklerden çok çocuklara acımasızdır. Evler şairi kadar çocukların da şairidir Necatigil. Onları anlatırken kaleminden onulmaz bir hüzün dökülüverir. Bu hüznün yaratmış olduğu çaresizlik onu da bir köşeye hapseder.

Behçet Necatigil'in çocukluğu. Kânunusani 1930 | Sevgilerde Sergisinden, YKKSY

Behçet Necatigil'in çocukluğu. Kânunusani 1930 | Sevgilerde Sergisinden, YKKSY

EVLERLE SAVAŞIMIZ SAVAŞLARIN EN ÇETİNİ

“Acının mayamızda olduğunu kim inkar eder?... Artık çok az beyazın yanında, size hâkim olan duygu siyahtır.” Necatigil, bu sözlerle insanı hüznün merkezine alır. Çünkü insanın en büyük savaşımı ekmekledir, karnını doyurma telaşıyladır.

Necatigil de herkes gibidir, orta halli ve fakir sınıfın bir ferdidir. Yaşamın her aşamasında sınıf farkını görür. Zengini, fakiri; açlığı, tokluğu; yalın ayak insanı, kürk peşinde koşanı her şeyi yansıtır dizelerine. Yalnız bunu yaparken slogan atmaz Necatigil’in şiiri, sadece sorgulatır bize düzeni.

Memet Fuat, Necatigil için “Büyük kentlerde yaşamını güçlükle kazanan yoksul kesimlerin, onurlu bir yaşam sürebilmek için çırpınan, tükenircesine çalışan insanların içiyle dışıyla yansıtan şair” der. Aslında onun toplumculuğuna “küçük burjuva duyarlığı” eleştirisi getirenlerin çoğu Necatigil’in yaşamını kavrayamamış olanlardır. O bütün yaşamıyla halkın bir ferdiydi. Rauf Mutluay’ın da belirttiği gibi ‘bazılarının sezemediği gerçek bir toplumculukla’ karşımıza çıkar Necatigil ve dizeleri.

‘YAŞAMIN ŞAİRİDİR NECATİGİL’

Selim İleri, Necatigil’i anlattığı anılarında onun için şiirinin içerisinde günün siyasetinin eleştirisi olduğunu belirtir. Doğan Hızlan da ‘yaşamın şairidir’ der. Kimi zaman evine ekmek götürme derdinde olan bir baba, kimi zaman düşünce hürriyetini sansürleyenlere karşı olan bir aydın, kimi zaman da saatlerce durakta otobüs bekleyen bir öğretmen oluverir şiirlerinde.

Orta halli ve yoksul insanlardan bir parça taşır Necatigil. Bu yoksulluklardan, hüzünlerden, geçim derdinden sığınacağı bir yer arar durur. Sonunda sığınak olarak “ev”i görür bütün yaşamı boyunca.

Necatigil, kelimelerin saltanatını ve sefasını sürmek isteyen sanatçıları yadırgar, çağının sorunlarına dizelerine yön veren bir sıra adamı olmayı tercih eder. Bu, şiirlerinde gizli bir başkaldırı olarak karşımıza çıkar. Gizli bir başkaldırıdır bu, çünkü dönemin koşulları ve sorumlulukları Necatigil’i geride durmaya iter. Ama dizeleri geri durmaz ekmek kavgasında. Çünkü o, Tahir Alangu’nun deyimiyle sanatının gıdasını kendi hayat dramından alır.

‘CEBİNDE SOKAKLARI TAŞIR’

İsimler Sözlüğü çalışmasında sıra kendisine geldiğinde “Şiirde kırk yılını, doğumdan ölümüne, orta halli bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı” diye tanımlar. Bir şiirinde ise yazma amacını şöyle dile getirir: “Ve şairler boyuna kimlere yazarlar / Yıkılmış köprülerin başında / Ürkmüş boşluktan biri inliyorsa / Ve şairler onlara geldimlere yazarlar.”

Ve hâlâ ceketinin sol cebinde İlhan Berk’in deyimiyle insanlar, sokaklar taşır. Ve hâlâ şiir karalamalarıyla Beşiktaş sokaklarında dolaşır Behçet Necatigil. Barbaros Meydanı’ndan aşağıya iner her gün, gazeteci çocukları selamlar, otobüs durağında gazetesini okur ve hâlâ dizeler biriktirir ceketinin sol cebinde.

Kırk dört yıl önce bir 13 Aralık günü aramızdan ayrılan Necatigil’e alabildiğine insan sevgisiyle dolu dizeleriyle veda etmenin vakti geldi.

“Renklerde, emeklerde, ırklarda../ Yahudiler, işçiler, Zenciler.. Pan!/ Şu dünyada insanca yaşamak da yoksa/ Ne kalıyor geriye, yüzyıllardan?​”

*Behçet Necatigil, “Sevgilerde -Bütün Şiirlerinden Seçmeler” Yapı Kredi Yayınları 1. baskı İstanbul 2022

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et