Hikmeti Tabiyeci'nin Çoğunluk sergisinden: Birey ve toplum kavramları iç içe
Kendimizi özel hissetmenin yolunun ayrıcalıklı olmaktan geçmediğini, bu yanılgının bir tuzak olduğunu ve dönüp dolaşıp kendimizi, kişiliğimizi hedef alacağını sanat anlatabilir.

Hikmeti Tabiyeci'nin Çoğunluk sergisinden (Fotoğraf: Kübra Kırımlı)
Kübra KIRIMLI
Ankara
İllüstrasyon ve Grafik Sanatçısı, Hikmeti Tabiyeci adıyla tanıdığımız Ozan Bolat’ın “Çoğunluk” adını verdiği sergi Çankaya Belediyesi Fikret Otyam Sanat Merkezinde 17 Aralık’a kadar seyircisini bekliyor. 17 Kasım’da açılan sergiyi son haftasında ziyaret ettiğim için salon oldukça sakindi. Sanatçının uzun süredir üzerinde düşündüğü bir itirazdan doğan sergi, çeşitli sorularla izlerken de düşündürdü.
Sanatçı, toplumun içerisinde kaybolmaya yüz tutan yüzlerce insanın serzenişleri, kaygıları ve çabalarını görünür kılıyor. Sokakta bir ağaca yahut bir direğe astığı yazılı ve çizili eserleri ile yakından tanıdığımız Hikmeti Tabiyeci bu kez sokağın aksine dört duvarı çevrili bir alandan eserlerini sergileme şansı bulmuş. Toplumun aksine bireyin ön planda tutulduğu günümüze bir eleştiri getiren bu sergide sanatçı; görmediğimiz, adlarını bilmediğimiz, ancak her gün bir şekilde bir arada olduğumuz insanlara yer veriyor. Belki bir kasiyer, bir şoför ya da bir memur olan ve sergiye de adı konan o çoğunluğu oluşturan insanların çabalarını gördüğünü ifade ederek; "Sen de hatırlanmaya değersin, her insan hatırlanmaya değer" mesajını veriyor.
ÇOĞUNLUK VE SEN AYNI KİŞİ Mİ?
Serginin bir köşesinde serginin amacını anlatan sanatçı açıkça bir tartışma yaratmak istediğini şöyle ifade ediyor, “Günümüz medya dili birey ile toplumu farklı iki unsur gibi algılamamıza sebep olmaktadır. Her insanda olan özel hissetme ve ayrıcalık görme arzusu suistimal edilerek her bireye içten içe 'Sen sensin geri kalanlar ise çoğunluk’ gibi patolojik bir fikir aşılanmaktadır. Oysa birey ve toplum kavramlarının iç içe olduğu, birey olmanın toplum olmaktan farklı bir durum olmadığı yine aynı medya dili ile hatırlatılabilir. Sanat bunu başarabilir. Kendimizi özel hissetmenin yolunun ayrıcalıklı olmaktan geçmediğini, bu yanılgının bir tuzak olduğunu ve dönüp dolaşıp kendimizi, kişiliğimizi hedef alacağını sanat anlatabilir. Aynı medya dilini kullanarak tanıtılan bu sergi bir tartışmadır ve şunu tartıştırmak istemektedir; ‘Çoğunluğun ve sen’in aynı kişi olma ihtimali var mı?”, diyerek soran sanatçı; günümüzde beğenilirlik kültürünün içinde yer bulmaya çalışan bireylerin depresyon hikayelerinden kesitler veriyor.
“Ben o erkek değildim, Ben sevişmeyi bilmezdim, Havalı değildim, Çirkindim, Hiç takipçim yoktu, Benim öz güvenim yoktu...”, gibi daha pek çok derdi de yanında götürerek yaşamını yitiren, hatırlamadığımız insanların mezarlarının da sergilendiği sanat merkezinde, Hikmeti Tabiyeci yaşanan durumu tersine çevirmek istediğini göstererek her insanın kıymetli olduğunu anlatma gayretini sürdürüyor.
Evrensel'i Takip Et