Patronlar, İş Kanunu’ndaki kimi maddeleri işçilere karşı bir silah gibi kullanıyor: Patronun sopası: Kod 44, Kod 46
İş Kanunu’ndaki işten atma kodlarının kimileri patrona hiçbir kanıt sunmaksızın işçiyi tazminatsız bir şekilde işten atma imkanı sağlıyor.
Fotoğraf: Evrensel
Hilal TOK
İstanbul
Güllü, fıstıklı, cevizli, paşa lokumları… Koska mağazalarında turistlere, müşterilere tadımlık servis edilen o lokumları yapan işçilerin lokumu yemesi yasak. İşçinin Koska’da yediği lokumlar, tazminatsız bir şekilde, “hırsızlık” suçlamasıyla işten atılma gerekçesi oluyor. İşçiler, lokumun bahane olduğunu asıl meselenin sendikalaşmaları olduğunu söylüyor. Koska’da sendikalaşan işçiler, önce sürgün ediliyor, ardından sendikalaşma faaliyetini devam ettirdiği anlaşılırsa “hırsızlık”, “cinsel taciz” gibi kodlarla işten çıkarılıyor. İş Kanunu’ndaki bu maddeler patronların kullandığı bir silaha dönüşerek işçiyi mağdur ediyor.
“SÜRGÜN, BASKI, MOBBİNG…”
Koska’da yaklaşık bir yıl önce Gıda-İş’e üye olup fabrikada örgütlenme çalışması yürüten bir işçi yönetim tarafından fark edilince önce sürgün edildi. Sonra şekeri düşünce bir lokum yediği için “hırsızlık” suçlaması barındıran Kod 46 ile işten atıldı. Aylarca mağdur edilen işçi mahkeme yoluyla haklarını geri alsa da ona mahkeme sürecinde şahitlik yapan ve fabrikada sendikal mücadeleyi sürdüren bir başka işçi de şimdi Kod 44 ile işten atıldı. İş yerinde kadınların maruz kaldığı tacize karşı kadın işçilerin hakkının savunulması için kullanılması gerekilen Kod 44, patronun işçiden tazminatsız bir şekilde kurtulmasının aracı haline geldi.. 31 yaşındaki Oğuz, 6 senedir Koska’da çalışıyordu, DİSK’e bağlı Gıda-İş üye olduktan sonra “İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması” suçlamasıyla madde 44 ile işten çıkarıldı. Oğuz işten atılıncaya dek yaşadıklarını “Bir lokum ne demek ya, şekeri olsun veya olmasın canı çekmiş yemiş olsa ne olur? Ben de arkadaşımıza mahkemede tanıklık yaptım. Sonra daha da ağır işler vermeye başladılar bana. Bir gün çağırdılar ‘Senin yürüttüğün faaliyetlerden haberdarız. Niye böyle şeyler yapıyorsun, sadece işine bak, bu faaliyetlerini bırak’ dediler. ‘Hangi faaliyetler’ dedim, ‘Sen biliyorsun hangi faaliyetler olduğunu’ dediler. Baskı yapmaya başladılar. Başka bölümlere geçirmeye çalıştılar. 9 ay sonra dayanamadım baskılara artık başka bölüme geçmek mecburiyetinde kaldım. Reçel bölümüne verdiler beni, normalde 4 kişi orada çalışırken bu sayıyı üçe düşürdüler bir de. İki kişinin işini ben tek başıma yapmaya başladım” diye anlatıyor.
SENDİKALAŞAN İŞÇİYE TUTANAK ÜSTÜNE TUTANAK
Oğuz’un cezası sürgün ve angarya ile bitmemiş, “Reçel döküldü bir gün, vananın vidasının gevşemesi ile döküldü, benim sorumluluğum değil yani, bakım onarımcıların sorumluluğu. Sigortadan para almak için tuttukları tutanakta ‘vana gevşemesi’ yazdılar, ama bana tuttukları tutanakta ‘Vanayı açık unutmuş’ diyerek bana yüklemeye çalıştılar sorumluluğu. Ben buna karşılık ihtar yolladım, çalıştığım bölümde kendi isteğim dışında çalıştırılıyorum dedim. İhtarnameden sonra yeniden baskı, 20 gün sonra emre itaatsizlikten tutanak tuttular, tutanaktan hemen sonra da beni kod 44 ile işten attılar” diyor.
NE İŞSİZLİK MAAŞI NE TAZMİNAT İŞÇİYE TACİZCİ DAMGASI
Daha sonra birileri Oğuz’un iş yerinde kadınları sözlü taciz ettiği hakkında şikayette bulunmuş, “Birileri işverene şikayette bulunmuş. Kadın arkadaşla görüştüm, dedim böyle bir şey olmuş. Haberinin bile olmadığını, kendisinin şikayetçi olmadığını, kendi kulağına hiç böyle bir şey gitmediğini, kendisinin de yönetime çağrılıp şikayetçi olması için baskı yapıldığını ama kendisinin şikayetçi olmadığını söyledi. Zaten söyleyen kim, şikayetçi olan kim belli bile değil. Yapmadığım, işlemediğim bir suçtan sonunda attılar beni. Mahkeme yoluna gittim. Bugüne dek defalarca yerim değiştirilmeye çalışıldı, tutanaklar tutuldu, bilmediğim yerlere verildim. Baskı, mobbing, sürgün ve en sonunda böyle bir kodla işten attılar beni, utanç verici, aşağılayıcı bir durum bu. Üstüne 6 senelik tazminatım içeride kaldı, işsizlik maaşı alamıyorum, gidip ‘Bari bu koddan atmayın beni’ dediğimde, ‘O zaman kendin çıkış yap, biz de seni bu koddan atmayalım’ dediler. Sendikalaşmanın önüne geçmek ve beni tazminatsız işten atmak için yaptıkları buradan bile belli” diyor.
“SENDİKALI OLMAYALIM DİYE, KOŞULLAR DÜZELMESİN DİYE…”
Koska’daki kadın işçilere ulaşıyoruz, Oğuz’u doğruluyorlar. Haramidere Koska’da 300’e yakın işçi çalışıyor. Sabah 7.30 akşam 5.30 çalışma sistemine bir de fazla mesai yapılıyor. Daha çok kadın işçi çalışılan gıda fabrikasında işçilerin geneli asgari ücretli. Fabrikadaki diğer işçiler, sendikal mücadele nedeniyle sürgün yiyen başka işçilerin de olduğunu söylüyor. Bir işçi, “Sendikalı olmayalım diye, koşullar düzelmesin diye, türlü sürgünler oluyor. Zaten bugüne kadar Koska’nın hiç tazminatlı işçi çıkardığını görmedim, allem eder kallem eder o işçiyi tazminatsız kapının önüne koyar” diye anlatıyor.
AVUKAT ERGİN: İŞÇİYE GÖZDAĞI VERMEK İÇİN KULLANILIYOR
Avukat Ahmet Ergin, sık sık bu davalarla karşılaştıklarını, işçileri korkutmak, mücadeleyi baskılamak için patronların bu kodlara sarıldığını, işçilerin mağdur edildiğini söylüyor. Ergin: Kod meselesi Türkiye’deki mevzuatta çok yanlış kurgulanmış ve tek taraflı beyana dayandırılıyor. Yanlışlığı, sahteliği hesaplandığında dahi işverene bir yaptırım getirmeyen bir uygulama. İşveren hangi kod ile SGK’ye bildirirse o oluyor, SGK burada destekleyici bir belge bile istemiyor. Bu çok önemli bir problem ve işçileri de çok fazla mağdur ediyor. Biz davalarda bu kod ile işten atmaların çoğunun aksinin ispatlandığını görüyoruz, çoğunluğunun işe iadesi oluyor. İşe iadesini kazanamasa bile tazminatını kazanıyor. Ama sonuçta bu kodlar işçiyi mağdur eden hem tazminat almasını engellediği hem de primini önceden ödediği işsizlik sigortasından yararlanamadığı bir noktaya getiriyor. Sendikalaşmayı engelleme ve işçilere gözdağı vermek için bu çok daha fazla kullanılıyor. Patronlar, ‘İşten çıkarırım, bir kuruş tazminat vermem, işsizlik maaşını da alamazsın, ayağını denk al’ diyerek işçiye bu mesajı veriyor. Sıklıkla karşılaşıyoruz bu davalarla, sendikalı işyerlerinde dahi, sendikayı zayıflatmak için böyle işler yapıyorlar. Koska işçisinin başına gelen spesifik bir iş değil, kötü yanı şu; davasını kazansa bile işçi, geçmişe dönük mali sonuçlardan yararlanıyor ama, işsizlik ödeneğini faizsiz alıyor. 5 sene sonra dava sonuçlanıyorsa bugünün ödeneğini faizsiz alıyor, o da enflasyon karşısında kayba uğruyor.