Urfa işçisi tarih yazıyor
"İşçilerin moral üstünlüğü ile morallerini haklılıklarından ve birliklerinden alan bir üstünlük bu, iki tarafın bazen ileri atılarak, bazen geri çekilerek sürdürdüğü bir mücadele bu."

Fotoğraf: Evrensel
İLGİLİ HABERLER

İstanbul’da 16 sendika Özak Tekstil işçileri için eylem yaptı: Özak işçisi yalnız değildir!

Özak Tekstil direnişinde 19'uncu gün | "Hakkımızın peşindeyiz, vazgeçmeyeceğiz!"

Öz İplik İş, Özak işçileriyle dayanışmayı da engellemeye çalıştı

Antep, Antalya, Bursa, Eskişehir ve Maltepe'den Özak işçilerine destek: Sonuna kadar yanlarındayız

Özak işçilerinin tamamı ‘direnişe devam’ dedi
Deniz KAR
BİRTEK-SEN Örgütlenme Uzmanı
Özak Tekstil’de direniş yirminci gününde, fabrikanın bir kilometre berisinde, Urfa-Antep yolunda, karşıda jandarma kalkanı, içimizde ‘emniyetten arkadaşlar’ sürüp gidiyor. İşçilerin moral üstünlüğü ile morallerini haklılıklarından ve birliklerinden alan bir üstünlük bu, iki tarafın bazen ileri atılarak, bazen geri çekilerek sürdürdüğü bir mücadele bu.
TARAFLARIN BELLİ OLDUĞU MÜCADELE
Bir tarafta birliğiyle, sendikasıyla, vekiliyle, dayanışma gösteren kardeşleriyle işçilerin birliği, bir tarafta sermaye. Direniş boyunca müdahalelerde sendikacılar alıkonuluyor, temsilci işçiler mücadelenin başına geçiyor. Temsilci işçiler alıkonuluyor, işçi kendi komutanını çıkarıyor, kalanların arasından. İşçinin vekili yol gösteriyor, direniş alanının dışından gelen destekler güçlendiriyor işçinin birliğini.
Bir tarafta da işin başında müdür, patron, sarı sendika var. Vali, jandarma, patron basını, polis, müftü, savcı, hakim de işin içinde. İşin içindekilere sorsan ‘İşçi aslında haklı’. Hiçbiri emir kimden, nereden bilmiyor. Alanda dipçik, sorguda şeker uzatan askerin ‘Olaydan gerçekten haberi yok’. Kendine verilen emirlerin nereden geldiğini bilmeyenler, işçiye ‘Bölgede kaos ortamı oluşturma’ emrinin nereden geldiğinin peşine düşmüş. İşin içinde olanlar çoğu zaman gizliyor tarafını. İşçinin yüzüne bile bakamıyor bazen. Biliyor çünkü utanılacak işler yaptığını.
MÜDAHALE, GÖZALTI VE KANAAT ÖNDERLERİNE KARŞI İŞÇİNİN KARARLILIĞI
Biber gazı işe yaramadığında yargıyı devreye sokuyor karşı taraf. Gözaltı, tutuklama istemi, savcılık talimatı... Yargı sopası sökmedi mi tatlı dil devrede. Urfa’nın kanaat önderleri işçilerin evlerini geziyor, ‘Alanı terk etmelerinin kendileri için hayırlara vesile olacağını, haklıyken haksız duruma düşmemek gerektiğini’ nasihat ediyor. Tatlı dil olmadı mı, rüşvet giriyor işin içine. Sarı sendikacı, tıpkı iş yeri yöneticisi gibi tek tek işçileri arayıp ‘Gel tazminatını al’ diyor. Aranan işçiler tazminatsız işten atılan işçiler. Kafası karışana işçinin birliği müdahale ediyor, patronun, sarı sendikanın ne kadar sıkıştığını, nasıl aciz duruma düştüğünü anlatıyor.
Rüşvet de sökmedi mi sürgüne yollanıyor işçi. Şehirler arası yola sürülüyor. Ama Urfa işçisi baştan söyledi sözünü, barikatın tam karşısında, direnişin üçüncü gününde, ilk müdahalede: Vazgeçmeyeceğiz, direne direne kazanacağız! Tam demokrasiyi uygulayan işçi söyledi sözünü: Oy birliğiyle direnişe devam.
Çünkü Urfa işçisi yalnız iş, ekmek, onur için değil; Urfa işçisi tacize, baskıya karşı da direniyor. Urfa işçisi ‘Bizim anamız bacımız evde’ diyenlere inat direniyor. Urfa işçisi, açlık sınırının altında kalan ücretleri için direniyor.
URFA İŞÇİSİ TARİHİ DE DİRENİŞLE İLERLETECEK
20 gündür Urfa’da tarih sıçrıyor. 20 günde bayrak mı düşmedi yere tazyikli su sonucu, ezan mı dinmedi müftülük camiyi kapayınca. 20 gündür Urfa işçisi tarihi yazıyor, belki biz şu an anlamasak da. Belki boğacak direnişi devlet tazyikli suyla, biber gazıyla. Belki çırpınıp kurtulacak 500 işçi birbirine tutunup. Ancak yenilgi de kazanım da ilk olmadı, son da olmayacak. Kendisi nasıl ilerliyorsa bu direnişte Urfa işçisi, tarihi de öyle ilerletmeye devam edecek.
Evrensel'i Takip Et