19 Aralık 2023 05:32

Et ve çamur | Gebze'den bir işçinin mektubu

"Eziyeti, ezayı, sıkıntıyı, açlığı, yoksulluğu yaşayan bizler, sana bana nasihat çekenlerin, sana bana sahte umut dağıtanların ise keyfi yerinde. Bak Meclis bahçesinde mangal partisi bile yapıyorlar"

Sevda Karaca fotoğrafı: Evrensel - Suna Kepolu Ataman fotoğrafı: twitter.com/Kepoluasuna

Paylaş

Gebze’den bir işçi

Memlekette siyaset ak mı ak vallahi, pirüpak. Ekonomi tıkırında, para çok, aylık yerinde. Çarşı dolu, pazar dolu, marketler açık. Et istediğin kadar, kıyması, pirzolası yak mangalı pişir ye. Üç tarafımız denizle sarılı, balık bol ister tavasını yap, ister ızgarasını yap, ister imanlı, ister imansız gönder gitsin mideye.

Peynir dersen kilo kilo, yağlısı, yağsızı, ister Ezine ister Kars kaşarı. Manava git elma armut, muz, avokado, ejder meyvesi sudan ucuz, fasulye, patlıcan, domates taze taze. Yediğin önünde, yemediğin ardında. Tatile de çıkıyorsun, turlara da katılıyorsun. İstediğin restoranda yiyip içiyorsun. Ne diyelim çalsın sazlar dolsun kasalar!

Keder yok, tasa yok. Hastane bedava, ilaç bedava, ulaşım bedava. Şairin dediği gibi “Bedava yaşıyorsunuz!” sayın vekillerim. Mangal partiniz de hayırlı olsun.

Amma velakin iş bize gelince, ekonomi bozuk, maaşlar düşük, yaşam pahalı. Asgari ücrete mahkum edildik, ayın sonu uzadıkça uzuyor. Semer senin benim sırtıma bindirilmiş. Üç beş yerden maaş alanlar ceplerini doldururken, bizler işsizlikle boğuşuyoruz. Patronlara vergi affı bizlere çifte vergi. Onlara uçaklar, korumalar, son model arabalar, bize tasarruf genelgeleri.

Gıdaya, temizlik maddelerine, ulaşıma, elektriğe, suya, gaza, beze, ilaca, kiraya zam üstüne zam maaşlara gelince olanaklar kısıtlı bahanesi! Önümüzdeki ay, olmadı önümüzdeki yaz her şey düzelecek; bolluk, bereket gelecek, sıkıntılar bitecek, sık dişini, hep aynı hikaye, “-cek, -cak…”

Yani bizler, emekliler, emekçiler, köylüler, dar gelirliler, asgari ücrete çalışan biz işçiler ne haldeyiz? Açsak, yoksulsak, çarşıya, pazara çıkamıyorsak, gelirimiz açlık sınırının altında ise sesimizi yükseltmiyor, sesini çıkaranı, hakkını arayanı, mücadele edeni sahiplenmiyorsak suçun büyüğü de bizde değil mi?

Eziyeti, ezayı, sıkıntıyı, açlığı, yoksulluğu yaşayan bizler, sana bana nasihat çekenlerin, sana bana sahte umut dağıtanların ise keyfi yerinde. Onların geçim derdi, gelecek kaygısı yok. Bak Meclis bahçesinde mangal partisi bile yapıyorlar.

Hani derler ya, iki sınıf vardır. Sermaye sınıfı ve işçi sınıfı ve emekçiler.

O zaman Mecliste de iki sınıfa ait vekiller vardır. Bir tarafta Meclis bahçesinde mangal keyfi yapan AKP Diyarbakır Milletvekili Suna Kepolu Ataman, diğer tarafta Urfa’da sendika hakları için direnen Özak Tekstil işçileriyle, TOMA’lardan sıkılan suya ve biber gazına maruz kalan Emek Partisi Milletvekilleri Sevda Karaca ve İskender Bayhan...

sevda karaca

Bir tarafta mangalda pişen etin kokusu ve dumanıyla zevki sefa yapan vekiller, öbür tarafta TOMA’dan sıkılan gaz ve suyla gözleri yanan giysileri çamur içinde kalan işçilerin safında duran Sevda Karaca ve İskender Bayhan.

Şimdi bizim gerçek vekillerimiz kim ve biz kimin safındayız?

ÖNCEKİ HABER

Hamas’ın Türkiye’deki mali kaynakları İsrail istihbarat belgelerinde

SONRAKİ HABER

Başakşehir'de hamile öğretmene ve güvenlik görevlisine saldırı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa