Uzmanlardan İstanbul depremine hazırlanması uyarısı: "Zamanımız azaldı"
Çınarcık'ta meydana gelen 4.1 büyüklüğündeki deprem, beklenen İstanbul depremini gündeme getirdi. Uzmanlara göre depreme hazırlık konusunda tablo karanlık.
Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel
Eylem NAZLIER
İstanbul
Yalova’nın Çınarcık ilçesinde meydana gelen ve İstanbul başta olmak üzere birçok ilde hissedilen 4.1 büyüklüğündeki deprem, olası büyük İstanbul depremini gündeme getirdi. Ancak gelinen noktada İstanbul açısından depreme hazırlık konusunda tablo karanlık. Maraş merkezli depremleri hatırlatan uzmanlar, İstanbul’da yıkımın bunun en az iki katı olacağına dikkat çekiyor. Gazetemize konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı (JMO) Genel Başkanı Hüseyin Alan ve Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisi Doç. Dr. Savaş Karabulut “Zamanımız azaldı” diyerek şehirlerin depreme dirençli hale getirilmesi gerektiğini vurguluyor.
"EN AZ 100 BİNİN ÜZERİNDE CAN KAYBI YAŞANACAK"
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı (JMO) Genel Başkanı Hüseyin Alan, bölgede meydana gelecek 7 ve üstü büyüklüğündeki depremde Marmara’ya kıyısı olan bütün illerin etkileneceğine dair uyarıda bulundu. İstanbul başta olmak üzere Yalova, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve Edirne’nin bu depremden etkileneceği, hatta bazılarının da yoğun hasar alacağına dikkat çeken Alan, “Maraş merkezli meydana gelen depremlerde aşağı yukarı 11 kentimizin doğrudan etkilendi. 51 binin üzerinde can kaybını yaşandı ve bu alanda yaşayan toplam nüfus miktarı 14 milyondu. Marmara Denizi’nde meydana gelecek olası bir depremde ise etkilenecek nüfus sayısı yaklaşık 30 milyona çıktı. Marmara’da meydana gelecek depremde kayıpları en az 2 ile çarpmamız gerekiyor. Bu da en az 100 bin üzerinde bir can kaybı demektir” dedi.
"EKONOMİ DURACAK"
Türkiye ekonomisinde Marmara Bölgesi’nin büyük bir yer tuttuğuna dikkat çeken Alan, “Bu bölgede nüfusunun neredeyse üçte biri, ticaretinin neredeyse yüzde 50- 60’ı, sanayisinin büyük bir kısmı yoğunlaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde 150 milyar dolar kaybın olduğu söylendi. Türkiye’de finansal sanayinin, ticaretin büyük bir kısmını burada olduğunu düşünüldüğünde bu rakamın 450-400 milyar dolardan aşağı olmayacaktır” şeklinde konuştu.
"İSTANBUL’DA NÜFUS ÇOĞALDI, RİSK ARTTI"
İstanbul’daki nüfusun azaltılıp sanayinin daha uygun alanlara taşınması gerektiğini vurgulayan Alan, “Bırakın bunu yapmayı sürekli orada konut inşa ederek, sanayiyi oraya toplayarak nüfusu yoğunlaştırarak kentsel risklerimizde gittikçe içinden çıkılmaz bir hale getirmiş durumdayız. Bakın 1980’li yılların başında 5 milyon olan İstanbul’un nüfusu yaklaşık 2000’li yıllara geldiğimizde 10 milyona 2023 yılında ise 16 milyona yaklaşmış durumda. 1999’dan sonra 23 yılına kadar nüfus yüzde 60 artırılmış. Böylece kentsel risklerimiz artmış” dedi.
"DEPREM TOPLANMA ALANLARI YETERSİZ"
İstanbul’da deprem toplanma alanlarının yeterli olmadığı uzmanlar tarafından sık sık dile getirilen bir durum. Deprem toplanma alanlarının sayısı ile birlikte niteliği de önemli. Birçok uzman, afet toplanma alanlarının çocuk parkları gibi yerlere yapılmaması gerektiğini, bu alanların insanlara yardım ulaştırabilme, insanları transfer edebilme, sağlık hizmetine yakınlığı gibi nitelikleri olması gerektiğine dikkat çekiyor. İstanbul’daki deprem toplanma alanlarının yetersizliğinden bahseden Alan, “Deprem sonrası insanların toplanma alanı, barınma alanı, kentten güvenli bir şekilde transferi mümkün gibi durmuyor. Marmara’da meydana gelen bir depremde insanlar daha uygun alanlara gitmek için çaba sarf edecek. Ancak biz o insanları nereye götüreceğiz, nerede barındıracağız? Bunun projeksiyonunu yapsak bile gerçekleştirme olanağının çok olmayacağını düşünüyorum. Köprülerin yıkıldığını, yolların kapandığını düşünün… Bunlar olacak. Biz 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde ne yaşadıysak onun en az 2 katı bir olguyla karşı karşıya kalacağız. Bu bölgelere hızlı bir şekilde dönüştürmemiz, afet dirençli hale getirmemiz gerekir” ifadelerini kullandı.
Fayların belirli bir periyotla hareket ettiğini ve deprem ürettiğini kaydeden Alan, “Marmara içinde deprem beklenen fay hatlarında yeteri kadar enerjinin biriktiğini söylenebiliriz. O yüzden tabii ki yarın hemen deprem olacak demiyoruz ama bugün de olabilir, yarın da olabilir” ifadesini kullandı.
"TOGG FABRİKASI FAYIN ÜZERİNDE"
Olası bir depreme ilişkin önlem alınmadığını anlatan Alan, “Deprem olmayacakmış gibi davranıyorlar. Bizim riskli alanlardan insanları korunma gibi bir plan da yok. Bütün sanayimizi, nüfusumuzun büyük bir kısmını bu bölgeye yığdık. Örneğin; TOGG fabrikasının götürdük Gemlik Körfezi’ne yaptık. Gemlik doğrudan fay hattı üzerine oturan ilçelerimizden. Fabrikayı resmen fay zonu üzerine oturduk. TOGG fabrikasıyla birlikte buna altyapı hizmetleri sağlayan çok sayıda tesisinde kurulacak. Bu bölgede çalışan insanların barınma sorunu çıkacak. Barınmayı fay zonu üzerine işaretlemiş yapılarda karşılamaya çalışacağız. Kısaca risklerimiz artırdık. 2013- 2014 yıllarında Bakanlar Kurulu, Gemlik’i doğrudan fayının üzerine oturduğu için riskli alan ilan etti. Yani ilçenin büyük bir kısmının taşınması gerekiyor. Bir bakın 2014’deb bu yana bir değişiklik yapıldı mı? Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararı bile yerine getirme gereği duyulmadı. Şimdi biz bu anlayışla kentsel risklerimizi azaltma yerinde sürekli büyüterek sorunlarımızı çözmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
"BU DEPREMLERİ İZLEMEK GEREK"
Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisi Doç. Dr. Savaş Karabulut ise gerçekleşen depremleri izlemek gerektiğini vurgulayarak, “Eğer yakın zamanda 5.0- 6.0 büyüklüğünde bir deprem meydana gelirse Kuzey Anadolu fay zonu kırılmaya daha çok zorluyor diyebiliriz. Bunun için mevcut aktiviteyi izlemek dışında bir seçenek yok!” dedi.
"YÜZ BİNLERCE İNSANIN HAYATI TEHDİT ALTINDA"
İstanbul’un depreme hazır olmadığını da anlatan Karabulut, “Sonuçta biz deprem olacağını söylüyoruz. Bu sözlerimiz bir şeyi değiştirmiyor? Uyarılarımız dikkate alınmıyor. Şu anda Marmara’da büyük bir deprem olursa komşu olan tüm illerde yüz binlerce insanın hayatı tehdit altında olacak. Kentsel dönüşüm projeleriyle depremin işini çözemediler. Bir an önce İstanbul’un depreme hazır hale getirilmesi gerekiyor” dedi.
"DOĞA ANA YÖNETENLERİ TEKRAR UYARDI"
Karabulut, deprem toplanma alanlarının neredeyse yok denecek kadar az olduğunu, olanlarında altyapısının hazır olmadığını dile getirip “Doğa ana yönetenleri tekrar uyardı” dedi.
479 TOPLANMA ALANI 77’YE DÜŞTÜ
TMMOB’nin 28 Ocak 2020’de olası İstanbul depremine ilişkin raporunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu verilerine göre kentteki 479 deprem toplanma alanının 77’ye düştüğü belirtildi. Acil toplanma alanlarının; Zaman gazetesi binası, Ağaoğlu My City, Torun Center, Selenium Plaza gibi yapılar olduğu belirtilmişti.