19 Aralık 2023 16:00

6 soruda Kızıldeniz'de neler oluyor?

Yemen'deki Husi hareketinin gemilere müdahalesi, ABD'nin uluslararası askeri güç oluşturma planı… Kızıldeniz'deki askeri hareketliliği 6 soruda derledik.

Fotoğraf: ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı

Paylaş

"Gazze savaşı" gerekçesiyle halihazırda Ortadoğu sularına 20 yeni savaş gemisi göndermiş olan ABD, bu kez Yemen’deki Husi hareketini ve İran’ı gerekçe göstererek Kızıldeniz’de kendi öncülüğünde uluslararası askeri güç oluşturma planını hızlandırdı.

2014’teki silahlı ayaklanmalarından bu yana Yemen’nin önemli bir bölümünü yöneten Husi hareketinin “Gazze’ye yeterli gıda ve ilaç geçişi” sağlanmadığı sürece Kızıldeniz’deki gemileri engelleyeceğini açıklayarak başlattığı saldırılar, ticari gemilerin rotalarını değiştirmesine neden oluyor. Uluslararası silahlı güç oluşturarak Kızıldeniz’i kontrol altına alma çağrısında bulunan ABD, 40 ülke ile yapılan sanal toplantı ardından “Refah Muhafızları Operasyonu” adı altında silahlı devriye gücü oluşturma hazırlıklarını ilan etti.

1- HUSİ MÜDAHALESİ TİCARETİ NASIL ETKİLEDİ?

Husilerin kim olduğuna geçmeden önce son günlerdeki gelişmelere göz atalım.

Gazze Şeridi’nde İsrail kuşatması altındaki Filistinlileri desteklediklerini söyleyen Husiler, hayati önem taşıyan nakliye hatlarındaki gemilere saldırarak ve hatta Yemen’in başkenti Sana’dan 1600 km’den daha uzakta olan İsrail’e insansız hava araçları ve füzeler ateşleyerek İsrail saldırılarını engellemeye çalışıyorlar.

Husiler son olarak pazartesi günü bölgedeki iki kargo gemisine İHA saldırısı düzenlediklerini açıkladı.

Kızıldeniz, Avrupa ile Asya arasındaki en kısa nakliye rotasını oluşturan Süveyş Kanalı ile Akdeniz’e bağlanıyor. Dünya deniz trafiğinin yaklaşık yüzde 12 ila 15’i ise bu kanaldan geçiyor. Analist Albert Jan Swart, Reuters’e verdiği demeçte, gemilerin yönünü değiştiren şirketlerin toplamının “küresel konteyner taşımacılığı pazarının yaklaşık yarısını kontrol ettiğini” söyledi.

Husilerin kasım ayında başlayan saldırıları nedeniyle nakliye firmaları Süveyş Kanalı’ndan kaçınmak için Ümit Burnu’na yönelmeye başladı.

Hapag Lloyd, MSC ve Maersk, petrol tekeli BP ve petrol tankeri grubu Frontline gibi büyük nakliyeciler Kızıldeniz rotasından kaçınacaklarını ve Güney Afrika’nın Ümit Burnu üzerinden yeniden rota belirleyeceklerini açıkladılar. Danimarkalı Maersk grubu, Maersk Gibraltar gemisinin karıştığı bir “ramak kala” olayının ardından Kızıldeniz üzerinden tüm konteyner sevkiyatlarını durdurdu. Kızıldeniz’de demirli bulunan gemilerin bir kısmı Maersk’e ait.

Ancak pek çok gemi hâlâ su yolunda seyretmeye devam ediyor. Reuters’ın haberine göre, seyir halindeki birçok gemide silahlı muhafızlar bulunuyor.

LSEG gemi takip verilerine göre, Süveyş’ten geçerek Yemen’e yaklaşan ve Singapur, Malezya ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere tüketim malları ve tahıl taşıyan en az 11 konteyner gemisi şu anda Kızıldeniz’de Sudan ve Suudi Arabistan arasında demirlemiş durumda. Veriler, Kızıldeniz’deki dört MSC konteyner gemisinin muhtemelen tespit edilmekten kaçınmak için 17 Aralık’tan bu yana transponderlerini kapattığını gösteriyor.

2- ROTA DEĞİŞİMİ PİYASALARI ETKİLİYOR MU?

Londra deniz sigortası piyasası, pazartesi günü, Kızıldeniz’de yüksek riskli kabul ettiği bölgeyi genişleterek gemilerin ödediği primleri arttırdı.

Bu arada ham petrol fiyatları pazartesi günü bu endişelerle yükseldi.

Goldman Sachs yatırım bankası ise yaptığı açıklamada, Kızıldeniz’deki enerji akışının kesintiye uğramasının ham petrol ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) fiyatları üzerinde büyük etkileri olmayacağını, zira gemilerin yeniden yönlendirilebileceğini ileri sürdü. Banka, “Günlük brüt 7 milyon varil (Kuzey ve Güney) petrol akışının tamamının varsayımsal olarak uzun süreli yeniden yönlendirilmesinin, spot ham petrol fiyatlarını uzun vadeli fiyatlara göre varil başına 3-4 dolar artıracağını tahmin ediyoruz” dedi.

Frontline CEO’su Lars Barstad, Reuters’e verdiği demeçte, “Savaş riski sigorta primleri doğal olarak yükseliyor, ancak gemiler Afrika çevresinde yeniden yönlendirildikçe, kargolar daha uzun süre seyahat ettikçe nakliye arzı daha sıkı olacak. Bu da fiyatları yukarı yönlü güçlü bir baskı altına sokacaktır” dedi.

Norveçli enerji grubu Equinor da ham petrol ve sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) taşıyan “birkaç gemiyi” Kızıldeniz’den uzaklaştırdığını söyledi. Şirket kaç geminin etkilendiğini söylemekten kaçındı.

ING’de analist olan Rico Luman, konteyner gemileri için en az bir haftalık sefer süresinin ekleneceğini söyledi. Tipik olarak, Şanghay’dan Rotterdam’a mal sevkiyatı Süveyş Kanalı üzerinden yaklaşık 27 gün sürüyor. Luman, “Bu durum en azından aralık ayı sonunda gecikmelere yol açacak ve bir sonraki tur da gecikeceği için ocak ve muhtemelen şubat aylarında zincirleme etkileri olacaktır” dedi.

İhracat ve Uluslararası Ticaret Enstitüsü Genel Müdürü Marco Forgione, aksamaların özellikle Çin yeni yılı öncesinde tüketim mallarının tedarikini etkileyeceğini, gecikmelerin perakendecileri satılamaz stoklarla baş başa bırakacağını ve nihayetinde tüketiciler için fiyatları artıracağını söyledi.

Fransız gıda grubu Danone, sevkiyatlarının çoğunun yönlendirildiğini ve bunun da transit süreyi uzatacağını söyledi. Danone sözcüsü, “Durumun orta ve uzun vadede devam etmesi halinde devreye girecek hafifletme planlarımız var. Bu planlar arasında mümkün olan her yerde deniz veya karayolu üzerinden alternatif rotaların kullanılması da yer alıyor” dedi.

3- ABD’NİN KIZILDENİZ PLANI NE?

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Washington’un “Husi tehdidi”ne karşı bir koalisyon oluşturduğunu duyurdu.

40’tan fazla ülkeden bakanların katıldığı sanal bir toplantı gerçekleştiren Austin, “Kızıldeniz’de seyrüsefer özgürlüğünün temel ilkesini korumak için çok uluslu bir deniz görev gücüne liderlik ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İran’ın ticari gemilere yönelik Husi saldırılarına verdiği destek sona ermelidir. Biz bölgeyi istikrara kavuşturmaya çalışırken, İran terörist grupları ve milisleri desteklemeye devam ederek gerilimi arttırıyor” diyerek asıl hedeflerinin bölgenin İran’a karşı askeri olarak kontrol edilmesi olduğunu da itiraf etmiş oldu.

Austin, katılımcı ülkeler arasında Birleşik Krallık, Bahreyn, Kanada, Fransa, İtalya, Hollanda, Norveç, Seyşeller ve İspanya’nın yer aldığını söyledi.

Grup Kızıldeniz’in güneyi ve Aden Körfezi’nde ortak devriyeler gerçekleştirecek.

Norveç “görev gücü”ne 10 donanma subayı sağlamaya hazır olduğunu söylerken, diğer NATO ülkeleri de destek vermeyi düşündüklerini duyurdular. Danimarka Savunma Bakanı Troels Lund Paulsen Kopenhag’ın güvenliği sağlamaya yardımcı olmaya katılacağını söyledi, ancak ayrıntı vermedi.

Bazı Batılı analistler de Husi operasyonlarından İran’ı sorumlu tutuyor. Örneğin S&P Global Market Intelligence’dan Jack Kennedy, “Husiler ve dolayısıyla onların ana askeri destekçisi İran, muhtemelen Kızıldeniz’deki saldırı kabiliyetlerini, İsrail’in Gazze’deki savaşını etkilemenin yanı sıra bölgede daha fazla jeopolitik etki yaratmak için kullanıyor” dedi.

Bu arada ABD’nin Kızıldeniz’de zaten askeri gücü bulunuyordu. Ayrıca ABD, iki uçak gemisi savaş grubunun öncülüğünde yaklaşık 20 savaş gemisinden oluşan bir donanmayı da Ortadoğu’ya göndermişti. Cumartesi günü de ABD’nin Arleigh Burke sınıfı güdümlü füze destroyeri USS Carney, Yemen’den fırlatılan bir düzineden fazla insansız hava aracını vurdu.

Kızıldeniz’de uluslararası askeri güç oluşturulmasıyla ABD’nin Ortadoğu sularını işgali genişlemiş ve güçlenmiş olacak.

4- İSRAİL İLE ULUSLARARASI TİCARET ETKİSİ OLDU MU?

Husi saldırıları bazı firmaları da İsrail ile bağlantılarını yeniden düşünmeye itti. Örneğin Tayvanlı Evergreen Marine, İsrail kargolarını kabul etmeyi geçici olarak durdurma kararı aldığını açıkladı.

5- HUSİLER KİMDİR?

Peki Kızıldeniz’e ticaretin yönünü değiştiren Husiler kimdir?

1990’larda Zeydi Şii hareketi olan İnanan Gençlik’ten ortaya çıkan Husi ya da Ensarullah hareketi 2004 yılında İnanan Gençlik’in kurucusu Hüseyin el-Husi’nin Yemen güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi ile hareketlendi. 2011 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da diktatörleri deviren halk ayaklanmaları sırasında barışçıl hükümet karşıtı gösterilere katıldılar. Sonunda Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in otuz yılı aşkın iktidarına son verildi.

2014 yılında ise dönemin Yemen hükümetine karşı silahlı ayaklanma başlatarak üç büyük vilayeti ele geçirdiler. Bugün başkent Sanaa dahil Yemen’in önemli bir bölümünü yönetiyorlar. Mart 2015’te ise Suudi Arabistan devreye girerek devrik Yemen hükümetini desteklemek üzere Husilere karşı savaş açtı. Suudiler ABD ve Birleşik Krallık’tan askeri destek alarak Yemen’e şiddetli hava bombardımanlarına başladı. Binlerce Yemenli sivil öldürüldü, göç etti, aç bırakıldı. Bu arada Husiler de İran’dan siyasi ve maddi destek gördü. İran liderliğindeki “Direniş Ekseni”nin kilit bir üyesi haline geldi.

Husiler ile Suudi Arabistan arasında çeşitli müzakerelerle Yemen savaşında durulma yaşanırken, Husiler, kasım ayında İsrail’in Gazze saldırılarına karşı Kızıldeniz’de İsrail’e giden gemileri engelleyeceklerini ilan etti.

Yemen’in İsrail’le savaşa verdiği tepkinin tüm bölgesel aktörler arasında en etkili tepki oldu.

6- KIZILDENİZ’DEKİ SİLAHLANMAYA HUSİLER NE DİYOR?

Husilerin üst düzey müzakerecisi Muhammed Abdüsselam Reuters’a yaptığı açıklamada, ABD’nin planı nedeniyle Gazze konusundaki tutumlarını değiştirmeyeceklerini söyledi.

ABD liderliğindeki deniz ittifakının “esasen gereksiz” olduğunu söyleyen Abdulsalam, “Filistin’e yönelik haksız saldırgan savaş” nedeniyle İsrail gemileri ya da İsrail’e giden gemiler dışında Yemen’e komşu tüm suların güvenli olduğunu sözlerine ekledi. (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

ODTÜ öğrencileri: Özak işçilerinin mücadelesi hepimizin mücadelesi

SONRAKİ HABER

Malatya'da otomobil, işçi servisine çarptı: 2 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa