STK Gemi Söküm Platformu: Asbest miktarları yanlış beyan ediliyor
Gemi sökümde çalışan işçi ve uzman görüşlerine de yer verilen STK Gemi Söküm Platformunun gemi söküm raporunda, asbest sökümündeki usulsüzlüklere, atık depolama alanlarındaki sorunlara dikkat çekildi.
İLGİLİ HABERLER
Aliağa Gemi Sökümde "denetimsizlik" onaylandı
Asbest gerçeği: Aliağa'da her yıl onlarca Sao Paulo sökülüyor
Ramis SAĞLAM
İzmir
STK Gemi Söküm Platformu, dünyadaki dördüncü büyük gemi geri dönüşüm endüstrisine sahip ve en büyük hurda ithalatçılardan biri olan Türkiye hakkında Rapor yayınladı.
Raporda, gemi söküm faaliyetlerinin yürütüldüğü, bölgedeki çelik fabrikalarına hurda sağlayan İzmir’in Aliağa ilçesinde yer alan 22 tesis mercek altına alındı. Gemi sökümde endişe yaratan iş kazaları, ölüm hızı oranları, çevre kirliliği, işçilerin asbest ve diğer toksik maddelere maruz kalması ve tehlikeli atıkların yanlış yönetimi gibi konuların detaylıca işlendiği rapor yedi ana bölümden oluşuyor.
Raporun giriş bölümünde Türkiye’de Gemi Geri Dönüşümüne Genel Bakış yapılırken, özellikle Gemi Geri Dönüşümü İçin Öneriler bölümünde geleceğe yönelik yol haritasıyla ilgili öneriler bulunuyor.
Editörlüğünü Ingvild Jenssen Helen Perivier, Aslı Odman ve Benedetta Mantoan'ın yaptığı rapor, Ekin Sakin tarafından kaleme alındı. Aliağa’daki gemi geri dönüşüm tesislerinin kamuoyunun şeffaflık taleplerine rağmen sektörün ilk kurulduğu dönemden beri kapalı kapılar ardında faaliyet gösterdiği belirtilen raporda, gemi geri dönüşüm faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini ve dayanıklılığını sağlamak için yükselen deniz seviyelerini de değerlendirerek kuru havuzları içeren bir Master Planı oluşturulmasına özel vurgu yapıldı.
KURU HAVUZLAR EN GÜVENLİ ARAÇLAR
Kuru havuzların gemilerin sökümü için en güvenli araçlar olduğuna dikkat çekilen raporda “Dayanıklı bir çalışma platformu olarak söküm boyunca tam kontrol sağlarlar. Gemilerin inşa, bakım ve onarım süreçleri kuru havuzlarda yapılmaktadır. Nihai sökümlerinin de aynı teknik koşullar altında gerçekleşmemesi için hiçbir neden yoktur” denildi.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yürütmüş olduğu bir projede gemi geri dönüşümü için potansiyel ve alternatif teknolojilerin incelendiği aktarılırken, rapor kapsamında, Aliağa’da kuru havuza geçilmesi ve uygulanan kesim tekniğinde değişiklik yapılması önerilerek geçişin ortak yatırımlarla gerçekleştirilebileceği değerlendirildiği aktarıldı.
TESİSLER ÇED SÜRECİNDEN ÇEVRE LİSANSINDAN MUAF
Gemi geri dönüşüm faaliyetlerine yön vermesi gereken usul ve esasları etkili bir şekilde tanımlayan bir çerçevenin bulunmamasının büyük bir sorun olduğu belirtilen raporda, hem ÇED hem de Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliğinden muafiyetin önemli endişelere yol açtığının altı çizilerek, “Çevre Bakanlığı her yıl tesislere Gemi Söküm İzni veriyor olsa da bu izin verilirken hangi kriterlerin nasıl kontrol edildiği açık değildir. Gemi geri dönüşüm faaliyetlerine yön vermesi gereken usul ve esasları etkili bir şekilde tanımlayacak bir çerçevenin bulunmaması büyük bir sorun" tespiti yapıldı.
KATI ATIK DÖKÜM ALANLARI
Aliağa’daki gemi söküm tesislerinde, bugüne kadar ömrünü tamamlamış gemilerde bulunan tehlikeli maddelerin sökülmesi, taşınması ve bertaraf edilmesiyle ilgili çevresel risklere dikkat edilmemesi nedeniyle çevre örgütlerinin, işçi sendikaların, basının ve uluslararası gözlemcilerin eleştirilerine neden olduğu biliniyor. Raporda özellikle işçilerin yaşadıklarını aktardıkları bölümler çevrenin ve işçi sağlığının nasıl hiçe sayıldığını gösteriyor.
İŞÇİ GÖRÜŞLERİ GEMİ SÖKÜMÜN ÇEVREYE VE SAĞLIĞA NASIL ZARAR VERDİĞİNİ GÖSTERİYOR
Rapora yansıyan işçi görüşlerinden bazıları şunlar:
“Gemi geldiğinde atıkların belli bir kısmı paketleniyor ve toplanıyor. Ama bunlar geminin toplam atığının sadece yüzde 10’una tekabül ediyor. Bir süre sonra bu kadar yeter diyorlar, geri kalanı bir yere gömülüyor. Bazen de yakılıyor. Eğer fırtınalı bir hava varsa denize döküyorlar. Metal parçalar da denize atılıyor.”
“Kablolar bazen yanıyor. Yanarken uzak durmaya çalışıyoruz ama yine de o dumana maruz kalıyorsunuz. Çöpler de yakılıyor. Komşu sitelerde de yakıldığını görüyoruz. Kendim yakmasam bile duman herkesi etkiliyor.”
“Yağ denize dökülür ve üzerine yangın köpüğü sıkılır, böylece yağın üzeri örtülür ve basınçlı su ile dağıtılır. Bunu birçok tesiste gördük”
“Kesime başladığımızda boya parçaları denize düşüyor. Sepet ya da başka bir şey yok. Olduğu gibi denize gidiyor.”
“Drenajda biriken su bir pompa vasıtasıyla denize akıtılır. Sadece üstte biriken yağ tanka aktarılır.” “Kablo yakma da var, onu yakıyoruz.”
YİNE ASBEST MİKTARLARI YİNE ÇELİŞKİLER
Hurdaya ayrılan gemilerde bulunan asbest miktarlarının belirtildiği tehlikeli atık envanterleri (IHM) ile Çalışma Bakanlığına sunulan bildirimler arasında çelişkiler bulunduğunun altı çizilen raporda, bir gemi söküm işçisinin, “Bir süre asbest söküm ekibindeydim. Fotoğraf çekimi için kıyafetler ve tüm kişisel koruyucu ekipmanlar giyildi. Fotoğraflar çekildikten sonra asbesti ekipman olmadan söktük. Başka sahalarda çalışan arkadaşlarım var ve asbesti normal kıyafetleriyle elle veya vinçle söktüklerini biliyorum” sözleri yoruma gerek bırakmıyor.
Son yayımlanan AB denetim raporlarında Çalışma Bakanlığına yapılan bildirimlerin incelenmesi sonucunda, bazı raporlarda belgelerin birbiriyle çeliştiği ve bu tutarsızlıklara ilişkin gerekçelerin eksik olduğunun ortaya çıktığına dikkat çekilirken, Bakanlığa yapılan bildirimlerin her zaman mevcut olmadığı aktarıldı.
IHM ve asbest miktarları ile ilgili çelişkiler, bertaraf ve denetime yönelik tespitler raporda "Aliağa'da asbest söküm faaliyetleri, kapasite eksikliği, sürecin her aşamasında asbest miktarlarının yanlış beyan edilmesi ya da tutarsız numune alma pratiği de dahil olmak üzere birçok yönden yetersizdir. Asbest sökümünde eğitimsiz işçilerin katılımı belirgin bir şekilde devam etmekte ve bertaraf prosedürleri mevzuatla uyumlu değildir. Bu sorunların çözümü, şeffaflık, yerel düzeyde sıkı denetim ve AB ile kamu kurumları arasında iş birliğini gerektirmektedir" diyerek yer aldı.
ATIK DEPOLAMA
Aliağa’da 2021 yılına kadar atıkların geçici depolanması Gemisander tarafından kurulan Atık Yönetim Merkezinde gerçekleştirilirken, bugün tesisler atıklarını kendi sahalarında depoluyorlar. Tesislerin tehlikeli atıkları geçici olarak depolayabilmeleri, bertaraf tesisini ayarlamaları ve atıkların taşınmasını sağlamaları için geçici atık depolama iznine sahip olmaları gerekiyor. Fakat yine rapora yansıyan gemi söküm sektöründe çalışan bir uzmanın, “Bakıldığında, evet, (geçici depolama alanlarının) Bakanlıktan izinleri var. Ancak bu izinlerin nasıl ve hangi koşullar altında verildiği ciddi şekilde sorgulanabilir. Depolama alanları hakkında temel mühendislik bilgisine sahip olan herkes bu alanların standartlara uygun olmadığını hemen fark edebilir. Tesislerdeki atık depolama alanlarında hiçbir standardizasyon yok” sözleri başka bir çarpıcı gerçeği ortaya koyuyor.
Raporda atlanmaması gereken belki de en önemli nokta asbestin sökümü ve bertarafı için, uygulanmasında sorunlar bulunsa da yeterli bilgi ve tanımlanmış prosedürler mevcut olduğu vurgulanırken, “diğer tehlikeli maddeler” söz konusu olduğunda, bunların “sökümü ve bertaraf” edilmesine ilişkin Türkiye’deki gemi geri dönüşümde kapsamlı gereklilikler bulunmamasına işaret edildi.
Evrensel'i Takip Et