20 Aralık 2023 11:01
Son Güncellenme Tarihi: 20 Aralık 2023 16:51

Boğaziçi'de Benim Çocuğum belgeseline sansür | "Artan baskıya karşı bir araya gelelim"

Boğaziçi Üniversitesinde Benim Çocuğum belgeselinin gösterimi yine engellendi. Belgesele izin verilmediği gösterime 2 saat kala bildirildi.

Benim Çocuğum belgesel afişi. Arka plan fotoğrafı: Nazım Çapkın

Paylaş

Nisa Sude DEMİREL
İstanbul

Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübünün (BÜSK) dün yapmayı planladığı, yönetmenliğini Boğaziçi Üniversitesinde ders vermesi engellenen akademisyen Can Candan'ın yaptığı “Benim Çocuğum” belgeselinin gösterimi üniversite yönetimi tarafından sansürlendi. Kulübün yaptığı açıklamaya göre gerekli izinler günler öncesinden atılmış olmasına rağmen etkinliğe izin verilmediği bilgisi gösterime 2 saat kala haber verildi. Okuldan bilgi alınmak istendiğinde ise “aynı belgeselin gösterilmesine daha önce izin verilmediği gibi şu anda da verilemeyeceği” söylendi. 2022’de de açık hava gösterimleri kapsamında belgesel gösterimi yine sansürlenmiş ve ilerleyen süreçte kulüp 1 ay süreyle kapatılmıştı. BÜSK, sansür karşısında tüm öğrenci kulüplerini dayanışmaya davet etti. Dayanışma çağrısı karşısında Yıldız Teknik Üniversitesi Sinema Kulübü, 5 Ocak’ta belgeselin gösterimini yapacağını duyurdu.

"HERKESİN SANSÜRE KARŞI SES ÇIKARMASI GEREKİYOR"

Boğaziçi Üniversitesinde ders vermesi engellenen, Benim Çocuğum belgeselinin yönetmeni Can Candan Evrensel’e konuştu. Çektiği belgeseli anlatan Candan, “Yönetmenliğini yaptığım ‘Benim Çocuğum‘ çocukları LGBTİ+ olan 7 ebeveynin yaşadıklarını anlatan ödüllü bir uzun metraj bir belgesel film. Şubat 201’te Atlas Sineması’ndaki muhteşem galasından bu yana belgeselimizi ülkemizin ve dünyanın yüzlerce yerinde gösterdik. Kültür Bakanlığından eser işletme belgesine sahip olan belgeselimiz sinema salonlarında gösterime girmiş, belgeselimizin 3. baskısı yapılan ve tamamen tükenen DVD’leri aylarca piyasada satılmıştır. Mayıs 2013’te akademik galası, son seçilmiş rektörümüzün desteği ve katılımı ile Boğaziçi Üniversitesinde yapılan belgeselimiz Türkiye’de ve dünyada birçok üniversitede gösterilmiş ve de gösterilmektedir” dedi.

Diğer üniversitelerde olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi’nde de ‘Benim Çocuğum’un derslerde ders malzemesi olarak halen kullanıldığını söyleyen Candan, Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü (BÜSK) tarafından Temmuz 2022’de düzenlenen açık hava gösteriminin kayyum yönetim tarafından sansürlendiğini hatırlattı. Bu hafta da Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü (BÜSK) tarafından, Can Candan’ın da hayata geçirilmesinde emek verdiği sinema salonu SineBU’da düzenlenen gösterimin son dakikada bir kez daha sansürlendiğini anlatan Candan, “‘Benim Çocuğum’un kayyum yönetim tarafından gerekçesiz ve sözlü olarak sansürlenmesi, başta öğrencilerimizin olmak üzere herkesin film izleme hakkını ihlal eden ayrımcı, homofobik, keyfi ve zorbaca bir uygulamadır. Bu da bir kez daha Boğaziçi Üniversitesinin yönetilemediğini, özgürlüklere karşı devam eden bir saldırı altında olduğunu göstermektedir. Bu yaşananlar da herkesin sansüre karşı durması, sesini çıkarması ve özgürlüklerimizin korunması için mücadele etmesi gerektiğini gösteriyor” diye konuştu.

Belgeselde yer alan ailelerin çalışmaları konusunda bilgi için Listag'ın web sitesi ziyaret edilebilir.

"BASKIYA KARŞI GÜÇLÜ BİR TEPKİYE İHTİYACIMIZ VAR"

BÜSK üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Tuluyhan da kulübün uğradığı sansüre dair gazetemize konuştu. Kulüp olarak 2022 yazında açık hava gösterimlerinde üç farklı filmin sansürlendiğini hatırlatan Tuluyhan, “Benim Çocuğum o üç filmden biriydi. Hem okul içinde hem okul dışında ciddi bir farkındalık oluşturabilmiş ve tüm kulüplerin desteğiyle perdeyi açamasak da gösterimi gerçekleştirmiştik” dedi. Son iki yılda Boğaziçi'nde bu sansürlerin, engellemelerin, alan kapatmaların sayısının arttığını ifade eden Tuluyhan, “Etkinliğin izni günler öncesinden gönderilmesine, kayyum yönetimin kulüpler üzerinde bir yıldırma politikası olarak kurduğu evrak işlerinin hepsinin onların istediği zamanda istediği şekilde hazırlanmasına rağmen etkinliğe iki saat kala etkinliği yapamayacağımızı öğreniyoruz. Gidip neden yapamayacağımızı sorduğumuzda verecek bir cevapları olmadıkları için bir süre etkinlik izinsiz diye diretiyorlar ancak sonunda ‘Burası bir devlet üniversitesi her şeyi gösteremeyiz burada’ sözleriyle sansürcü tutumlarını afişe ediyorlar” diye konuştu.

Benim Çocuğum belgeselinin ilk gösterimlerinin 2013 yılında Boğaziçi Üniversite'sinde yaptığının altını çizen Tuluyhan, “Son iki yılda x müdürlüğü y koordinatörlüğü gibi makamlara gelip üniversiteye çöreklenen bu kadrolar şu ana kadar burada yapılanlardan bihaber. Bu kadrolaşma ve üniversite imkanlarının öğrencilerden alınıp farklı yerlere aktarımına aktif bir direnişle dur demedikçe kulüplerin sansürlenmesi, öğrencilerin alanlarının daralması maalesef daha da artacak ve gündemde daha da eriyen, yer tutmayan bir hal alacak. O yüzden bu baskıya karşı Boğaziçi'nin tüm bileşenlerinin direniş örmesine çok ihtiyacımız var” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Eğitim İş, Bakan Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu

SONRAKİ HABER

Ümraniye katliamı davası beraatla sonuçlandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa