Özak direnişi gençliğin de geleceği
Özak işçilerinin mücadelesine saldıran aynı iktidar, bizleri dört tarafı atanmış rektörlerle çevrili, nitelikli ve bilimsel eğitimden uzak üniversitelerde yetiştirmeye çalışıyor.
Fotoğraf: Deniz Kar/Evrensel
Berfin
Hacettepe Üniversitesi
27 Kasım’da bir işçinin işten atılmasıyla başlayan akabinde Özak Tekstil fabrikasında insanlık dışı çalışma koşulları karşısında Öz İplik İş’ten ayrılarak BİRTEK-SEN ’de örgütlenen ve günlerdir bütün engellemelere rağmen kararlılıkla sürdürülen Özak Tekstil işçilerinin direnişi devam ediyor. Direnişin ilk gününden beri dozunu arttırarak devam eden saldırılar, valisinden jandarmasına bütün gücünü patronlar için seferber eden saray rejiminin burjuvazinin arkasına yedeklendiğini de bir kez daha bizlere gösteriyor. Öte yandan birçok işçinin ve sendika yöneticisinin süreç boyunca göz altına alınması, Özak patronunun tehditleri sendikal haklar için verilen mücadeleyi geriletmiyor; işçilere gazla, tomayla saldıran sermaye iktidarı Özak işçilerinin örgütlü mücadelesini baltalayamıyor.
ÖZAK DİRENİŞİ GENÇLİK İÇİN NE İFADE EDİYOR?
Liselerden üniversitelere Türkiye gençliği bir yandan en temel ihtiyaçları olan beslenme ve barınma gibi sorunlara karşı hayatta kalmaya çalışırken diğer yandan iktidarın “Kendinizi kurtarmaya bakın, çok çalışın ve yükselmeye odaklanın” gibi safsatalarına maruz bırakılıyor.
Bizler biliyoruz ki çok çalışırsak kapitalist değil kapitalizmin daha iyi sömürdüğü çalışanlar olacağız. Ve yine biliyoruz ki üretim, bu kadar toplumsal ve kolektif iken kurtuluşumuz da örgütlü bir sınıf mücadelesiyle mümkün. Bugün Özak işçilerinin örgütlü mücadelesine dört kolda saldıran aynı iktidar, bizleri dört tarafı atanmış rektörlerle çevirili, nitelikli ve bilimsel eğitimden uzak üniversitelerde ve her geçen gün korku ve kaygının büyüdüğü bir sistemde, yarınlarının kalifiye emeği olarak yetiştirmeye çalışıyor.
Ekonominin ağır yükü burjuvaziyi ve patronları beslerken fatura emekçilere ve genç kuşaklara kesiliyor. Sınıfsal çatışmanın her geçen gün derinleştiği, tıpkı Özak direnişinde olduğu gibi emek sermaye çatışmasının bu denli net görüldüğü, kapitalizmin çelişkilerinin keskinleşmesiyle artan baskı ortamı ve hayatı yaşanılmaz hâle getiren zamlar karşısında genç kuşakların kurtuluşu için işçi sınıfıyla beraber hareket etmesinin ve kendi mücadelelerini bu noktada birleştirmesinin gerekliliğini açıkça görüyoruz. Çünkü biz öğrencilerin bugün Özak işçileri için göstereceği bir mücadele sadece geleceğimiz için değil, bugün yanı başımızda olan haksızlıklara, sömürüye karşı olan duruşumuzu da belli edecektir. Oluşturulan bütün korku ortamına rağmen kendi alanlarında kendi taleplerimizin örgütleyicisi olarak hareket etmeliyiz. Çünkü bizler ancak beraber bu düzeni değiştirebiliriz.