Üniversitede öğrenci iktidarı: ÖTK deneyimi
Öğrenciler, ÖTK aracılığıyla derslerin müfredatından yemekhanede çıkan bir yemeğe, yurtlardaki şartlardan ring sıklığına kadar üniversitenin her alanında söz sahibidir.
Fotoğraf: Mürsel Ç.
Sualp ÖZEL
ODTÜ
Öğrenciler aldıkları dersin müfredatında değişiklik yapabilir mi? Öğrenciler yemekhanede çıkacak yemekleri belirleyebilir mi? Aslında bunlar gibi birçok sorunun cevabı: Evet. Öğrenciler, kendi adlarına kendilerine sorulmadan alınan her kararın karşısında kendi sözünü söyleyebilir. Üniversitelerimizden fakültelerimize, mahallelerimizden yurtlarımıza kadar bulunduğumuz her alanda, hayatlarımızı yeniden ürettiğimiz her yerde, yerellerimizde kurduğumuz karar mekanizmalarıyla kendi kararlarımızı alabiliriz. Peki nasıl olacak bu? Nasıl karar vereceğiz? Bu ve beraberindeki birçok sorunun cevabını öğrenci mücadelesi tarihinden bulmak mümkün: Öğrenci Temsilciliği Konseyleri yani ÖTK.
ÖZERK VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN YOLU
Öğrencilerin bölümlerinden fakültelerine kendi yerellerinde fiili olarak kurduğu öğrenci temsilcilikleri, öğrenci kitlelerinin bir araya gelip kendi hayatlarına, kendi üniversitelerine ve kendi ülkelerine dair hararetli tartışmalar yürütüp bu tartışmaları bir potada eriterek ortak kararlar aldığı yerler olmuştur. Temsilciliklerin kararlılığı ve kitleden aldığı güç, önce üniversite yönetimlerini ardından merkezi iktidarı, Öğrenci Temsilciliği Konseylerini resmi olarak tanımaya mecbur bırakır.
Öğrenciler, ÖTK aracılığıyla Rektörlük ile doğrudan görüşme talep etme yetkisine sahip olurken derslerin müfredatından yemekhanede çıkan bir yemeğe, yurtlardaki şartlardan ring sıklığına kadar üniversitenin her alanında söz sahibidir. Örneğin yemekhane ile ilgili alınacak bir kararda Mühendislik Fakültesi temsilcisi 1000 kalorinin altında çıkacak bir öğün için şerh koşabilir, bahar şenliğinin planlanmasıyla ilgili bir toplantıya İİBF temsilci doğrudan katılabilir veya öğrenci topluluklarına ayrılacak bütçenin tasarlanması için Hazırlık temsilcisi Rektörlük ile görüşme talep edebilir.
ÖTK NASIL ORTAYA ÇIKTI?
60’lı yıllar dünyada olduğu gibi Türkiye’de de emekçi hareketin ve beraberindeki öğrenci hareketinin yükseldiği yıllardır. Aynı yılların başı, üniversiteli gençlerin yönetime dahil olma, kendi temsiliyetlerini sağlama tartışmalarının da başladığı zamanlardır. ODTÜ içerisinde, ODTÜ-DER öncülüğünde çalışan öğrenci birliklerinin ve karar mekanizmalarının varlığı söz konusu olsa da bu deneyimler, öğrenci hareketi açısından kendi kendini yönetme biçimi olarak tanımlanacak düzeyde değildir.
2 Ekim 1968 Türkiye öğrenci hareketi açısından bir dönüm noktası olacaktır. Dönemin öğrenci hareketini süregelen biçimden çıkartıp ilerletecek metin Mimarlık Fakültesi öğrencileri tarafından kaleme alınır. “...Direnin, tek güç sizsiniz. Fakülte ve bölüm forumları kurarak bu sahteci gidişe son verin!” Direnen Mimarlık Öğrencileri* imzasıyla paylaşılan çağrının en vurucu noktasıdır.
Mimarlık öğrencilerinin çağrısına ilk karşılık, o dönemki adıyla, İdari İlimler öğrencilerinden gelir: “3 Ekim 1968 Perşembe günü İdari İlimler Fakültesi öğrencileri halka dönük ve açık eğitim, akademik özerklik ve öğrencilerin yönetime katılması konularıyla ilgili tüm sorunlarımızı aramızda tartışmak ve istediklerimizi elde edebilmek için çalışmalar yapmak üzere fakülte forumu kurup derslere gitmeme kararı aldık.”* Öğrenciler bu çağrının ardından aldıkları forumda sömestr harcının kaldırılması, burs ve yardımların artırılması, daha ucuz basılı kitaplar ve eğitim gereçlerinin üniversite tarafından karşılanması gibi temel talepler ortaya koyar.
Öğrenci hareketinin iktidar tarafından devletin her türlü aygıtıyla en şiddetli şekilde bastırılmaya çalışıldığı bu dönemde öğrenciler fakültelerinden başlayan forumları daha geniş öğrenci kitleleriyle buluşturarak okul genelinde aldıkları forumlar ve bu forumlardan çıkarak örgütledikleri protestolar, yürüyüşler ve boykotlar ortaya koyar. Bu birikim, demokratik, kalıcı mekanizmaların kurulması noktasında Öğrenci Temsilciliği Konseyleri tasarlanmasıyla kazanıma dönüştürülür.
ÖTK BUGÜN AÇISINDAN NE İFADE EDİYOR?
İktidarın öğrenci hareketini her türlü baskı ve yasakla dağıtma çabası YÖK’ün kuruluşu ile daha sistematik bir düzleme otururken iktidar, YÖK aracılığıyla üniversitelerin müfredatını kendi politikaları üzerinden yazmaya, kendi çizgisinin dışındaki akademisyenleri sürgün etmeye, öğrencilerin bir araya geldiği alanlar olan toplulukları dağıtmaya çalışmıştır. Tüm bunlara en güçlü cevap üniversiteler içinde yine öğrenciler tarafından ÖTK’lerin örgütlü gücüyle verilmiş olsa da 2018’e geldiğimizde tek adam yönetimi YÖK üzerinden üniversitelerdeki ÖTK seçimlerini süresiz olarak ertelemiştir.
Bugün birçok üniversitede ÖTK seçimleri gerçekleştirilmiyor, gerçekleştirilenler örneklerde de birçok problem gözlemlenebiliyor. Örneğin, Hacettepe’de yalnızca birkaç saat önceden öğrencilere haber verilerek yapılan seçimde öğrenciler aday olabileceğini bile bilmezken iktidar yanlısı isimler kendi adaylarını gösterip kendi adaylarını seçtiriyor. Ancak yine resmi ya da fiili olarak temsilcilik talebini elde eden örnekler de mevcut. Boğaziçi yıllar sonra gerçekleştirilecek seçimlerle öğrencilerin temsilciliği tekrar kazanma mücadelesi somut çıktılarından birini sunuyor. ODTÜ ise resmi olarak bir ÖTK’den söz edemiyoruz ancak fiili temsilcilikler gün geçtikçe artmaya ve güçlenmeye devam ediyor. Biyolojik Bilimler ve Matematik bölümlerinde fiili olarak çalışan bölüm temsilciliklerine geçtiğimiz hafta Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencilerinin kurduğu temsilciliğin eklendiğini gözlemliyoruz.
Bizler, her fırsatta karar mekanizmalarından çıkarılmaya çalışılırken kendi tarihimizden aldığımız kararlılıkla kendi sözümüzü söylemekte ısrarcı olmalıyız. Üniversitelerimizdeki ÖTK seçimlerini bir mücadele alanı olarak görerek aday olalım, sıra arkadaşlarımızı seçimin bir öznesi haline getirelim. Bizim adımıza bize sorulmadan alınan her kararın karşısında kendi sözümüzü söylemek için birleşelim. Kendi karar mekanizmalarımızı kuralım!
Önümüzdeki hafta birçok üniversitede ÖTK seçimleri gerçekleşecek. ÖTK mücadelemizin önemli bir adımı yapılacak seçimlerde kendimizi bir özne olarak görerek adaylığımızı koymak ve seçimlere sıra arkadaşlarımızı en geniş katılımla dahil etmek olabilir. Adaylığımızı koymak bu süreçte öğrenciler olarak kendi sözümüzü söyleyeceğimiz alanları açacak; derslerde kantinde veya içinde bulunduğumuz herhangi bir alanda temsilcilik tartışmalarını en doğal biçimiyle yürütmemize olanak sağlayacaktır. Bizim adımıza bize sorulmadan alınan her kararın karşısında kendi sözümüzü söylemek için birleşelim! Kendi karar mekanizmalarımızı kurmaktaki ısrarımızı büyütelim!
KAYNAKÇA:
Nurettin Çalışkan, “ODTÜ Tarihçe: 1956-1980”