Canımız ve sağlığımız kârınızdan daha kıymetli!
Bugün genç bir işçi aldığı azıcık maaşın bile bir kısmını ailesine vermek zorunda kalıyor. Bu ülkede genç işçilere ancak bir simit ve çayı reva görülüyor.
Genç bir tekstil işçisi
Tuzla/İstanbul
Merhaba, ben Esenyalı’dan 18 yaşında bir tekstil isçisiyim. Sizlere patronun işçiler üzerindeki baskı ve sömürüsünü anlatmak istiyorum.
Çalıştığım yerde 14 yaşında bir işçi var. Ne kadar kötü bir durum okumak yerine çocuk yaşta işçi olmak. Oysaki daha çok küçük. Öğrenci değil de çocuk işçi olmak bu ülkedeki gençler için kötü bir kader.
Anlattığım arkadaşım daha önce Esenyurt'ta bir tekstilde çalışıyormuş. Bir gün makinanın altından bir şey alırken makina patlamış ve kızda büyük bir hasar bırakmış. Öyle bir hasar ki ani bir seste kalbi sıkışıyor, panik atak geçiriyor. Tabii Esenyurt'taki patron hiçbir şekilde kızın neyinin olduğunu bilmiyor, sormuyor bile.
O olaydan 2 hafta sonra ise Esenyalı’ya taşınıyorlar ve Esenyalı’da yine bir tekstilde işe giriyor. Bahsettiğim arkadaşımla ben de o zaman tanıştım. Henüz ben bu hikâyeyi bilmezken bir işçi arkadaşımız bir poşet şişirip patlattı. Patlatmasıyla kızın kalbini tutması bir oldu. Usta başı kızı dışarı çıkarttı. Kızla beraber kendisi de çıktı. Bizim patron böyle çok da olmasa arada gelir kontrol eder işi. Kız dışarı çıktığında patronla karşılaşıyor ve patron usta başına soruyor ne oldu diye. Durumu anlatıyorlar ve patron o arada usta başına şunu söylüyor, “Tamam, olabilir, sen niye benim işimi bırakıp da dışarı çıkıyorsun?” Bu sefer de kıza dönüp diyor ki, “Biraz dinlen daha sonra işe devam et. Eve gidemezsin, kötü oldukça dışarı çık 1-2 dakika dinlen gel.” Ardından, kızın ablası patronla konuştu eve gitmesi için. Ama “Benim bugün bir tır dolusu siparişim var kimse bir yere gidemez” dedi patron. Kız da eve gitmedi hâliyle.
PATRON KAZANIRKEN İŞÇİ CAN HAVLİYLE ÇALIŞIYOR
Gerçekten orada bir işçinin sağlığı söz konusu değil, önemsemiyorlar. Tabii her yerde patronlar işçileri sömürüyor ama biz genç işçiler daha yolun başında olduğumuz için fark etmiyoruz. Patron bizim üzerimizden gelir kazanırken bir işçi orda can havliyle çalışmak zorunda kalıyor.
Yetmiyormuş gibi bunca baskı ve ağır koşullar karşısında aldığımız maaş asgari ücretin altında kalıyor. Çocuk işçilere asgari ücret bile vermiyorlar. Şimdi de asgari ücret açıklanacak yeniden. Ne kadar olur bilmiyorum ama bizim hayatımızı düzeltmez. Bugün genç bir işçi aldığı azıcık maaşın bile bir kısmını ailesine vermek zorunda kalıyor. Kendi cebine sadece harçlık kalıyor. Benim gibi birçok arkadaşım günde bir simit yiyip çay içerek karnını doyuruyor. En ucuzu bu çünkü. Ama o bile pahalı aslında. Simit 12 lira. Çay en ucuz yerde 10 lira. Bu ülkede genç işçilere ancak bir simit ve çayı reva görülüyor.