Bu mektubu geleceğe dair hayallerimi paylaşmak için yazıyordum....
Ben, aileme nasıl “benim için 30 bin TL daha öder misiniz?” diye soracağımı düşünürken sömestr tatilinde hangi Avrupa ülkesine gideceğini konuşan öğrencilerden görüyorum.

Kaynak: Freepik
Bilkent Üniversitesi öğrencisi
Merhaba, bu mektubu arkadaşların ricası üzerine yeni yıla girerken geleceğe ve ülkeye yönelik hayallerimi Türkiye'nin dört bir yanındaki gençlerle paylaşmak için yazıyorum ancak her geçen gün hayal kurmanın dahi imkansızlaştırıldığı bir ortamdayız. Böyle şeyler bile lüks kalabiliyor bazen. Birkaç gündür yazıyı nasıl yazacağımı kurguluyordum kafamda ancak Bilkent sağ olsun her şeyi netleştirdi benim için. Derslerimizin bittiği ve final haftamızın başladığı, yani başımızı derslerden kaldırmamızın oldukça zor olduğu bir aralıkta okulumuz; bahar dönemi ücretlerine yaptığı zamla çoğumuzu finallere çalışıp çalışmamak konusunda şüpheye soktu. Enflasyon sebebiyle yapılan zamlara karşı kemer sıkmak ne kadar mantıklı, çoğumuz bunu düşünüyoruz şu an. Yeni yılda bir zam geleceğini biliyorduk ancak okula kayıt olurken yıllık ücreti peşin ödeme şansımız olmadığı için zamanı gelince bakarız demiştik ve geldi. Ne kadar da adil değil mi? Finallere hazırlanan çoğu Bilkentli gelecek kaygısına boğulurken özellikle okuduğum bölümde gördüğüm bazı insanların yalnızca sınavlar veya her zamanki uğraşlarıyla meşgul olması.
Zammın açıklanması gerçekten çok planlı. Zaten yapılan zammın meşruiyeti öğrenciler arasında yüksek. Ayrıca çalışılması gereken finaller var, hâl böyle olunca, durumdan memnun olmayan öğrencilerin de durumu protesto etmesi zor oluyor. Sonuç olarak, harika bir zamanlama. Ancak ne kadar harika olsa da gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Bunu da ben aileme nasıl “benim için 30 bin TL daha öder misiniz?” diye soracağımı düşünürken sömestr tatilinde hangi Avrupa ülkesine gideceğini konuşan öğrencilerden görüyorum.
BU DÖNEMİ DE HÂLLETTİK, SENEYE NE OLACAK?
Dahası, hadi bu dönem ailemi ikna ettim. Bunun yazı var, hadi onu da hallettik sonraki bahar zammı... Ne kadar gidebilir ki böyle? Üstelik, aylardır “fiyat istikrarı” diye bas bas bağıran ekonomi bakanımızın yeni hedeflerinden biri de enflasyonu düşürmek için Temmuz ayında işçi ve memur ücretlerine yapılan ek zammı kaldırmakmış. Hâl böyle iken yatay geçiş planları yapmamak çok zor oluyor. Ailem okuturuz dese de önümüzdeki dönem kamu emekçilerinin de ekonomik kriz altında yoksullaştığı, 90'larda mücadeleyle kazandıklarının törpülendiği bir dönem olacak. Mücadele edelim desem, bunu yapabileceğimiz kanallar da tıkanık.
Bu atmosferde karalar bağlamaktan doğal ne olabilir? Öğrencilerin haklarını savunmaktan mükellef Öğrenci Konseyi'nin içi boşaltılmış durumda. Gazımızı almakla görevlendirilen bu konseyin temsilcilerine de hesap soracak bir öğrenci hareketi dilerdim. Hatta yeni yıla girerken bir dileğim bu olsun. Diğer yandan, okuldaki sayılı öğrenci örgütleri ve kampüs aktivistleri de öğrencilerin ekonomik kriz altında her gün daha da yoksullaştırılmasındansa okula gelen burjuva muhalif ve iktidar mensubu siyasetçileri protesto etmekle meşgul! Protesto edilmesinler demiyorum zira Türkiye'de sosyalizmin temsilcisi olduğunu iddia edip okulda bir “hayalet” gibi dolaşan örgütler de var. Ancak her gün daha da yoksullaştırıldığımız, Bilkent Holdinginse daha çok zenginleştiği bir ortamda bu zammı da protesto ederler mi, sanmıyorum.
Bir dönem öğrenci mücadelesinin içinde örgütlü bir şekilde yer almış biri olarak bu örgütlerin tutumunu da karakterleri gereği doğal karşılıyorum ancak bir yönüyle de suçlular çünkü öğrencilerin kendi seçeneğini yaratma potansiyelinin de karşısında saf tutuyorlar. Yaptıkları cılız protestolar ve öğrenciler tarafından burjuva muhalefete karşı tepkinin gelişkin olmadığı şu günlerde giriştikleri işler bağımsız öğrencileri itiraz, protesto, örgütlenme gibi düşüncelerden daha da uzaklaştırıyor. Direnişten bahsetmek mümkün bile değil keza yapılan bu işler “hiçbir şey yapmamış olmayalım” motivasyonuyla yapılıyor. Bir talebi kazanmak veya bir kitleyi aydınlatmak... Buralardan oldukça uzağız.
SEÇİMLE SINIRLI OLUNCA ÜMİTSİZ OLMAK DA DOĞAL
Yeni yıla girerken bir dileğim de okulumuzdaki “öncü”lere olsun. Gerçek öncü, öğrencilerin ne bir adım önünde ne de bir adım gerisinde; öğrencilerin tam içerisinde olmalıdır. Bunu anlayabilmelerini ve öğrencilerin kendi bağımsız seçeneğini yaratması için efor sarf etmelerini diliyorum. Zira bu koşullarda “Bilkentli Öğrenciler” imzasını kullanmak anlamlı olabilir.
Nitekim, tabii ki de ümitsiz olmak doğal. Muhalefetin yok ettiği protesto-direniş kültürü, 5 yılda 1 oy atmakla bir de müşahit olmakla sınırlı tutulmaya çalışılan mücadele anlayışı ve bütün bunlara rağmen iktidarda olan ve her şeyin sorumlusu görünen AKP. Bu ortama rağmen, yeni yılda hem bu siyasi atmosfere hem de bu kurumların temsilcisi olduğu ve bizim cebimizdeki üç kuruşa göz dikmiş “masum” holdinglere karşı mücadele fikrinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Bunu da küçük burjuva akımların değil öğrencilerin tekelinde olduğu bir şekilde yapmak lazım. Yoksa kim ister yatay geçiş yapmayı, yahut bir işe girip part-time çalışmayı! Bu kürsüyü sunan dostlarıma ve beni azıcık anlayan herkese mutlu ve umutlu bir yıl dilerim.
Evrensel'i Takip Et