Gazzelilerin günlük mücadelesi: Ölüleri saymak
Gazze’deki hastanelerin çoğunun kapalı olması, yüzlerce doktor ve sağlık çalışanının öldürülmesi, yakıt, elektrik yokluğu ve iletişimin engellenmesi nedenleriyle kayıp rakamlarını derlemek zorlaşıyor.
İsrail, Gazze'nin Han Yunus kentindeki Nasır Hastanesi'nin çocuk bölümünü de vurdu. | Fotoğraf: Belal Khaled/AA
Gazze’nin güneyindeki Nasır Hastanesinin morgunda çalışanlar, İsrail’in hava saldırılarında ölen Filistinlilerin cesetlerini, ölüm kokusu içinde beyaz bir beze sarıyor. Ölüler hakkında bulabildikleri her türlü temel bilgiyi kaydediyorlar: İsim, kimlik numarası, yaş, cinsiyet. Bazı cesetler kötü bir şekilde parçalanmış. Sadece kimliği tespit edilenler ya da yakınları tarafından sahiplenilenler defnedilebiliyor ve Gazze Sağlık Bakanlığının savaştaki ölü sayısına dahil edilebiliyor. Geri kalanlar çoğu zaman haftalarca morgun buzdolabında saklanıyor.
Gazze’de yeni bir ateşkes yapılması için uluslararası çağrıların yinelendiği perşembe günü öldürülen Filistinli sayısı 20 bini geçmişti. Gazze Sağlık Bakanlığı, enkaz altında binlerce ölü daha olduğunu söylüyor. Ölenlerin yaklaşık yüzde 70’i kadınlar ve çocuklar. Ancak Gazze’deki hastanelerin çoğunun kapalı olması, yüzlerce doktor ve diğer sağlık çalışanının öldürülmesi, yakıt ve elektrik yokluğu ve iletişimin engellenmesi nedenleriyle kayıp rakamlarını derlemek giderek zorlaşıyor.
ZAİYAT DEĞİL İNSAN SAYIYORLAR
Reuters’ın haberine göre Nasır Hastanesindeki morg çalışanları; Gazze’deki doktorlar ve sağlık görevlilerinin yanı sıra dünyanın dört bir yanındaki akademisyenler, aktivistler ve gönüllülerin de dahil olduğu uluslararası bir çabanın parçası olarak, ölü sayısının savaşın giderek kötüleşen koşullarının bir zayiatı haline gelmemesini sağlamaya çalışıyor.
Hamad Hassan Al Najjar, bazıları gönüllü olan işçilerin aileleri için yeterli yiyecek ya da suları olmadığını, ancak öldürülen Filistinlilerin sayısını kaydetmek önemli olduğu için çalışmaya devam ettiklerini belirtiyor. Çalışmanın psikolojik bedeli büyük. Elinde ölülerden biri hakkında el yazısıyla yazılmış bilgilerin bulunduğu beyaz bir kağıt parçası tutan 42 yaşındaki Al Najjar, bir arkadaşının ya da akrabasının ağır hasar görmüş cesediyle karşılaştığında çoğu zaman şoke olduğunu söylüyor. Morg Müdürü Saeed Al-Shorbaji’nin cesedi getirildiğinde olduğu gibi... Bazılarının kafası ya da uzuvları olmayan ölü çocukların cesetlerini hazırlamak ise en acı verici görev: “Psikolojik dengenizi toparlamanız, bu şokun etkilerinden kurtulmanız saatler alıyor.”
GAZZE HÜKÜMETİNİN VERİLERİ GÜVENİLİR
Al Najjar ve meslektaşları tarafından kaydedilen veriler, Sağlık Bakanlığı tarafından Han Yunus kentindeki Nasır Hastanesinde kurulan bir bilgi merkezindeki çalışanlar tarafından derleniyor. Bakanlık personeli, İsrail güçlerinin kasım ayı ortasında Gazze’nin kuzeyindeki El Şifa Hastanesine girmesinin ardından buradaki ofislerini terk etmişti.
Bakanlık Sözcüsü 50 yaşındaki Doktor Eşref Al Kidra basın toplantılarında rakamları okuyor ya da çatışmalar nedeniyle iletişimin engellendiği durumlarda onları sosyal medyada paylaşıyor. Bakanlık, İsrail saldırısı nedeniyle Gazze’de iletişim hizmetlerinin ve diğer altyapının çökmesi nedeniyle aralık ayı başından bu yana Gazze’nin kuzeyindeki hastanelerin morglarından düzenli rapor alamıyor. Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre çarşamba günü itibarıyla Gazze’deki 36 hastaneden sadece altısı yaralı kabul ediyordu ve bunların hepsi de güneydeydi. DSÖ, Gazze’deki önceki çatışmalarla kıyaslandığında rakamların daha fazla sivilin öldürüldüğünü ve bunların arasında kadın ve çocukların oranının daha yüksek olduğunu gösterdiğini vurguluyor.
Avrupa, ABD ve Hindistan’daki akademisyenler, hak savunucuları ve gönüllüler de Gazze Sağlık Bakanlığı tarafından sağlanan verileri analiz ederek öldürülenlerin ayrıntılarını doğrulamaya ve sivil kayıpların sayısını belirlemeye çalışıyor. Bu çalışmaların büyük bir kısmı isim, kimlik kartı numarası ve diğer ayrıntıları içeren 26 Ekim tarihli listeye dayanıyor. Diğer bazı araştırmacılar ise sosyal medyayı “kazıyarak” orada paylaşılan hesapları gelecekteki analizler için kaydediyor.
Londra merkezli Airwars, Londra Üniversitesi Goldsmiths Medya ve İletişim Bölümüne bağlı ve çatışmalarda sivil ölümlerini araştıran kâr amacı gütmeyen bir kuruluş. Sosyal medyayı ve bakanlığın 26 Ekim tarihli belgesini kullanarak kayıpların ayrıntılı bir kaydını derliyor. Airwars Direktörü Emily Tripp, projede düzenli çalışan personelin yanı sıra 20 kadar gönüllünün çalıştığını ve şu ana kadar çatışmalarda ölen 900 kadar sivilin kimliğinin kesin olarak tespit edildiğini söylüyor. Çatışmalar bugün dursa bile araştırmanın tamamlanması bir yıl daha sürecek.
Londra’da Tıp doktora öğrencisi olan Zeina Jamaluddine, Gazze Sağlık Bakanlığının 26 Ekim tarihli listesine dayanarak geçen ay Lancet tıp dergisinde bir analiz kaleme aldı. Filistinli sağlık yetkililerinin veri toplama sistemlerinin birçok savaşta test edildiğini ve Birleşmiş Milletler destekli çabalarla revize edildiğini söyledi: “Hiçbir veri yüzde 100 mükemmel olmasa da Filistin yüksek kalitede verilere sahip. Listedeki her isim bir insanı, bir hayatı, bir hikayeyi temsil ediyor. Her biri hatırlanmayı hak ediyor.”
IRAK İŞGALİNDE BİLE BU HIZDA KATLİAM OLMADI
ABD’nin 2003 Irak işgalinden kaynaklanan ölümleri kaydeden bir kuruluş olan Irak Ceset Sayımından (IBC) Hamit Dardağan “7 Ekim’den bu yana bir haftalık ateşkes dışında her gün en az 200 olan sivil ölümlerinin hızı, bu yüzyılda eşi benzeri görülmemiş bir durum ve Irak işgalinin zirvesinde bile görülmemişti” diyor.
Teksas’taki Rice Üniversitesinde Modern Arap tarihi doçenti olan Abdel Razzaq Takriti ise, silinme korkusuyla mücadele etmek için kayıtların kullanılmasının Filistin kültüründe derinlere uzandığını hatırlatıyor. Filistinli Şair Mahmud Derviş’in bir şiirinden alıntı yapıyor: “Hiç yaşamamış gibi unutulacaksın.”
Takriti ekliyor: “Bugünün, geleceğin ve geçmişin iyiliği için rakamların doğru bir şekilde yorumlanmasına ihtiyacımız var.” (DIŞ HABERLER)